- 13-02-2018 22:49
- 19728
Hz. Adem(as) ile Hz. Havva’nın, günümüzde, yeddi milyar’lık (6.931.075.597) bir nesle sahip olmaları. Eminim mezarlarında dirilip nesline bakarlarsa kocaman bir maşaallah diyecekler. Onlar, günümüzdeki nesliyle övünecek mi, yoksa; savaş, ölüm, soy kırım, sömürü, kapitalizm ve daha nice haksızlıkları bakıp de üzülecek mi? Merak edilecek bir konu. ABD’de deki Pew Araştırma Merkezi’nin “2010 Dünyanın En Önemli Dini Gurupların Büyüklüğü ve Coğrafi Dağılımı” şirketi, 230 ülkedeki araştırmada dünyada her 10 kişiden 8 kişinin bir dine mensup olduğudur. 2,2 milyardan fazla Hıristiyan, 1,6 Milyardan fazla Müslüman, 1 Milyar Hindu, 500 Milyon Budist, 14 Milyon Yahudi, 400 milyon değişik dinler. 1,1 milyardan fazla da herhangi bir dini guruba bağlı olmayanlar. Ancak bunların içinde büyük bir kesim Tanrıya inancı olduğu bir kısmının da kutsal ruha inandığıdır. 1,1 Milyardan fazla dinsiz veya kendini bir dini guruba bağlı kabul etmeyenlerin ölüm ve sonrası inançları nasıldır? Kendilerini ateist kabul eden bu gurup, her gün ölümleri gördükleri halde ölümü pek düşünmediklerini söylerler. Öteki dünyayı hayal ürünü kabul edip, anı; en iyi biçimde yaşama felsefesi üzerine hayatlarını devam etmeye çalıştıklarını söylerler. Ahret ve sonrasını boş bir hayal olarak kabul ederler. Oysa ateistler; dava ve yoldaş dedikleri kişilerin “ölümsüzlük”, “davan, davamızdır”, “davanı sonsuzluğa kadar yaşatacağız,” “Ölmedin içimizdesin”, heykel yapmaları, anma günleri düzenlemeleri, ölen için tören yapmaları, “ebedi israhatgahı” gibi kavramları, davalarını kutsamaları, liderlerine bağlılıkları… Aslından bu kesim de, her ne kadar bir dine inançlarının olmadığını söyleseler de, farklı bir inanç ve ölümden sonraki bir hayatın varlığına inandıklarını net biçimde ortaya koymaktadırlar. İddia ettikleri gibi, anı yaşamak doğru olan ise hayatını sınırlayan kaide ve kurallar olmamalıdır. Oysa önem verdikleri davaları, yaşamlarına sınırlama getirmekte, hayatlarına yön vermekte ve onlara manevi baskı kurmaktadır. Aslında, Allah’a inanç yerine davaya inanç yer almış, Peygamber yerine de liderleri yer almıştır da pek farkında değillerdir. Yine madem ölüm ve sonrası yok, o zaman ölen için tören yapmaları, mezara koymaları, heykel yapmaları, anısını yaşatmaları gibi bir dertleri olmamalıdır. Hanı çok sevdiğimiz kedimiz, kuşumuz, tavşanımız ve daha nice canlılar ölür ya işte öyle bir biçimde olmalıdır. Doğrumu, yanlış mı yapıyorlar öldükten sonra görecekler. Doğru yapmışlarsa hiçbir kazançları olmayacak, ya yanlış iseler eyvah ki ne eyvah “son pişmanlık fayda” etmeyeceği gerçeği ile cehennem azabı onları beklemektedir. 14 Milyon nüfusa sahip Yahudiler ölüm ve sonrasına inançları tamdır. Yahudi inancına göre Talmudistler ölüm öncesi itirafta bulunanların bir sonraki hayatta yer alacaklarıdır. Ölüm sırasında, kişi yalnız bırakılmamalı, boş ve esası olmayan konularda konuşulmamalı, ölmeden önce cenaze hazırlığı yapılmamalıdır. Cesedin bulunduğu yere yemek türü şeyler sokulmamalı, su içilmemelidir. Cenaze defin gününe kadar yalnız bırakılmamalıdır. Ölüm haberi alan ve yas tutacak yakınları giysilerini kol tarafından yırtarlar. Birinci derece akrabaları yas tutulan yeddi gün boyunca her gün bir elbise giymeli ve giydiği tüm elbiseler yırtılmalı ve bir daha dikilmemelidir. Şabat günü farklı bir elbise giyilmelidir. Kefen hazırlandıktan sonra cenaze yıkanır, mümkün mertebe, şabat, bayramın ilk günü değilse ertesi gün gömülmelidir. Eski Yahudi mezheplerinden Samirilere göre (M.Ö 420) Ölüler dirilecek ve mükafat ve cezanın verileceği öç ve mükafat günü olacak. Öldükten sonra dirilmenin, ruhun ölümsüzlüğü gibi farklı düşünceleri olsa da Yahudilikte asıl olunan ahretin varlığıdır. Ortodoks Yahudileri ise öldükten sonra diriliş inancını ibadetlerinin bir parçası olarak kabul ettikleridir. Şalom gazetesi internet) Şu bir gerçek ki farklı inanma biçimi de olsa ölüm ve sonrası inancının her insanda var olduğudur. Yazının devamında İslam, Hıristiyan, Budist ve diğer dinlerin ahret inancı yazılmaya çalışılacaktır. Selam ve dua ile