- 11-10-2023 09:19
- 11-10-2023 09:57
- 56
Avrupa Ülkelerine Batman’dan büyük bir göç yaşanıyor.
Yasadışı yollardan her gün insan ticareti yapanlara 5 ile 10 bin dolar ödeyen gençler hatta çocuklu aileler, Avrupa’nın çeşitli ülkelerine göç ediyor.
Avrupa’ya göç sadece Batman'dan değil, bölge genelinde de yaşanmaktadır.
Yasal yollardan gidenler de var, kaçak yollardan gidenler de var.
Legal yollarla gidenler üniversitelerle ve iş bağlantılarını kullanarak oturum izinlerini alıyor, sonra uçağa binip gidiyorlar.
Batman’da kamuda çalışan sağlıkçılar başta olmak üzere hukukçular, mühendisler, her meslekten insanlar göç ederken, diğer bir taraftan da bir geleceği olmayan ve siyasi açıdan problemi olanlar göç ediyor.
Avrupa’ya gidenler sanırsın askere gidiyormuşçasına uğurlanıyor.
Kimisinin arkasında ağlanıyor, kimisi için arkasından davul zurna çalınıyor.
Kimse çıkıp bunlara ‘yaptığınız yasadışıdır, hop nereye gidiyorsunuz’ demiyor.
Dur denilmeyince de büyük bir beyin ve nitelikli nüfus göçü yaşanıyor.
Yaşamının baharında pırlanta gibi meslek ve iş gücüne sahibi gençler, tek tek gidiyor.
Avrupa’ya gidişlere alenen göz mü yumuluyor, göçle baş mı edilemiyor?
Ortada kafaları karıştıran soru işaretleri var.
Akla iki seçenek geliyor.
Bu bir proje de, bir ihmal de olabilir.
Ya bilerek göz yumuluyor ya da gidenlerle baş edilemiyor.
Bütün bunlardan bağımsız olarak akla, Avrupa Türkiye’ye sırtını çevirdi diye Türkiye Avrupa’yı göçle zor durumda bırakmaya mı niyetli, sorusu geliyor.
Göçlerin sebebi ne olursa olsun, yaşanan beyin ve nüfus göçü politikası doğru değildir.
Göçün yaşandığı ülkelerde ve Batman’da bir süre sonra meslek erbabı ve beden işçisi sorunu baş gösterebilir.
Gidenlerin yerini komşu ülkeler ve Afganistan’dan gelenlerin doldurması ile bir kültürel değişim ve erozyon yaşanabilir.
Dönem dönem Türkiye ve dünyada göçler yaşanmaktadır.
Türkiye ve dünyadaki göçlere bakıldığında Avrupa Ülkelerine göçler genelde ekonomik, siyasal, ülke içi çatışma ve savaş halinde olan ülkelerden yaşanıyor.
1970, 1980 ve 1990’lı yıllarda hem yoksulluk ve işsizlik hem de siyasi göçler yaşandı.
Gidenlerin neredeyse hiçbiri geri dönemedi ve gittikleri ülkelerin vatandaşlığına geçti.
Şimdi yine bir göç dalgasıdır, almış başını gidiyor.
Kimse çıkıp durun nereye gidiyorsunuz demiyor.
Çeşitli yollarla Avrupa’ya göç edenlere gelecek olursak;
Çeşitli sebeplerle çok çok zor durumda olanlar hariç, Avrupa’ya göç bana göre bir maceradan ibarettir.
Ne olursa olsun herkesin memleketi, dünyanın en güzel yeridir.
Vatan gibisi yoktur.
Memleketinden, arkadaşlarından, ailenden, sevdiklerinden, toprağından uzak kalmak kolay değildir.
Zorunlu haller dışında hiçbir göç hak değildir, olmamalıdır.
Mülteci kamplarında yaşam, cezaevi koşulları gibidir.
Oturum izni almak için binbir minnet rica ve plan yapıyorlar.
Kötü ve kıt imkanlar içerisinde yaşıyorlar.
Oturum hakkı alanlar ağır işlerde çalışıyor.
Çoğu Avrupa’daki yaşama adapte olamıyor.
İmkanı olanlar düşünmeksizin geri dönüyor, bir çok kişi dönüş yollarını arıyor.
Gidenlerin çoğu mutsuz durumda.
Avrupa hayali kuran gençlere çağrım;
Avrupa’ya göç sevdasından vazgeçin.
Bana göre bir maceradan ibaret olan bir sevdadan başka bir şey değildir.
Ülkemiz, şehrimiz, toprağımız hepimize yeter artar da.
Yeter ki kardeşçe barış içerisinde yaşamayı bilelim.
Bereketli topraklarda hepimizi doyuracak kadar doğru üretimi yapabilirsek, bununla mutlu olmasını bilirsek, cennetten bir köşedir memleketimiz.
Yeter ki bunu unutmayalım ve bu gerekçe ile hareket edelim.