- 06-08-2015 22:05
- 120
Lise yıllarımın psikoloji dersinden birçoğumuzun aklında kalan nadir bilgi cümlelerinden biri: Fiziksel ihtiyaçlar, kültürel ihtiyaçlardan önce gelir.
Kürt coğrafyasında bu böyle işlemiyor yalnız ve hala bunu bilmiyor devleti yönetenler ya da demokrasi, adalet, hukuk basiretsizliklerini yıllar sonra yeniden silahla çözmeye çalışanlar.
Şerefi tanımayıp doğru tanımlayamayanlar çıkıp kendilerinden olmayanda bilmediklerini arayacak, sonra çıkıp meydanlara edepsizliğe vurup şerefsiz diye bağıracak.
Sonra bir diğeri “İster erken seçim olsun isterse olmasın HDP’ye verilen emanet oyların önemli bir kesiminin ortadan kalkacağına inanıyorum. Hele hele 3 gün elektriksiz kaldığında bunu doğru değerlendireceğine inanıyorum” diyecek.
Kürt toplumunu yoksulluk, açlık, işsizlikle terbiye etmeye din ile ehlileştirmeye çalışanlar şimdi de sanıyorlar ki elektrik olmayınca Kürtlerin HDP’ye verdikleri oylar azalacak. Baksanıza yaklaşık 2 haftadır telefonlarda 3g sıkıntısı, ev ve işyerlerimizde internet sıkıntısı da başladı.
Bu da terbiye etmenin yeni yöntemi mi acaba demeden edemiyor insan.
Siyaseti doğru okusalar belki biraz daha erken farkına varabilirlerdi gerçeğin.
Yıllardır en kötü belediyecilikle hala bütün belediyeleri elinde tutabiliyorsa HDP, yıllardır dağlarda çocukları eşleri, kadınları, babalarıyla canını feda ediyorsa bu halk neyi esirgeyerek onları tercihlerinden vazgeçirebileceklerini sanıyorlar.
Her şeyi tersten okuyorlar, doğrudur elektriklerimiz kesilince, suyumuz akmayınca, aç kaldığımızda telefonlarımız çekmediğinde, sokakları pislik götürdüğünde, derme çatma yollarda telef olduğumuzda tercihlerimiz değişir ama şimdi değil.
Ne zaman tercihlerimiz yukarıda saydıklarıma endekslenir?
Ne zaman ki her bir Kürt anayasal ve hukuksal olarak bir Türk vatandaşının sahip olduklarına sahip olur işte o zaman tercihlerimiz cıvık cıvık siyasetten arınıp yaşam kalitesine endekslenir. O zaman kimsenin silaha kimsenin silahlı güce ihtiyacı kalmaz.
Çoktan ve hatta b..tan seçmeli bilinmeyenli bir denkleme döndü bu coğrafyada yaşadığımız. Hiçbir cevap anahtarında yok cevabı. Hiçbir formül hiçbir tez çözemiyor ya da çözmüyor artık ruhumuza kadar inmiş nefesimize sinmiş bu karamsarlık ve kötümserliği.
Daha önce de söyledim hiçbir savaşın kazananı olmadığı gibi hiçbir barışın kaybedeni olmaz. Hiçbir savaşın haklısı barışın da haksızı olmaz. Çünkü yaşamak ve yaşatmaktan daha büyük hak yoktur. Ve iktidardakiler bu en büyük hakkı esirgediği bu halkı elektrik, telefon vesaireden esirgeyerek iki arada bir derede dağdaki silahlı gücü altında ezilen bir siyasi partiye oy vermekten alıkoyamaz. Eş değil nerdeyse beşbaşkanlık sistemiyle siyaset yapmaya çalışan bir hareketten uzaklaştıramaz.
Çünkü bunu hala inada, kan davasına, çeviren, solcusu, sağcısıyla fark etmeksizin milliyetçi ırkçı Türk zihniyeti, Kürtler değil. Çünkü hala milliyetçi Türk zihniyetinin, Kürtleri en temel haklarından esirgemesine Türk değil Kürt sorunu diyen sizsiniz.