BARIŞ EN HAYIRLI OLANDIR!

 

Hafta sonu 724 sivil toplum kuruluşu ve 56 kanaat önderi Diyarbakır’da bir araya gelip “barış en hayırlı olandır” dedi.

Aslında en hayırlı olan ve barıştan da öte bir anlam taşıyan mevzu, bölgedeki bütün dini grup cemaat cemiyet ve unsurların bir araya gelmesi ve tek çatı altında toplanmasıydı.

Yüzyıllardır haçlı zihniyetinin ve siyonist kafaların engellemeye çalıştığı tablo, tam olarak buydu.

Çünkü Müslüman toplumlar, hiçbir zaman kılıçla yenilip dağıtılamamış, bilekleri bükülememiştir. Her zaman ekilen nifak tohumları bu toplumları içten içe kemirmiş, kardeş kardeşin kanını akıtmış, güçsüz ve takatsiz kalınınca da bilekler yerlerden toplanmıştır.

Nifak, toplumlar için en tehlikeli hastalıktır. Düşmana gerek kalmadan, bir toplumu yer bitirir. Bu hastalığın virüsünü de birileri çok iyi enjekte ediyor, bu toplumun böğrüne.

Virüslü bedenlerden, mütevellit güçsüzlüğümüzün üzerine de nifak gökdelenleri inşa ediliyor! Bu gökdelenlerde nifakçıların ayakçıları toplantılar yapıyor, elçiler kabul edip, görüşmeler yapıyor, anlaşmalar imzalıyor, hakkımızda kararlar veriyorlar!

Biz neredeyiz, biz yokuz! Biz sarık sağa mı gidecek, sola mı, sakal farz mı sünnet mi, namaz kılınırken el ne kadar kaldırılır diye birbirimizle kavga ederken, onlar oooooo…

Bugün bizim adımıza başkaları konuşup, kararlar veriyor. Harçları bizden olsa da zihniyetleri, ideolojileri, dünyaya bakışları, İslam’a bakışları bizden çoook farklı birileri…

Lezbiyen gay ve transların haklarını Müslüman fertlerin hakkından üstün gören birileri!

Ben onları kınamıyorum. Hatta onları tebrik ediyorum. Adamlar çok iyi organize oluyor, sıkı çalışıyor, dostlarını düşmanlarını iyi tanıyorlar. Koluna bile girse düşmanını biliyor, hesabını ona göre yapıyorlar. Sistemlerini mükemmele yakın bir şekilde işletiyorlar.

Biz ise, elimizde mükemmel bir sistem, olağanüstü bir örnek ve vaat edilen ilahi yardıma rağmen, birbirimizle didişip, bayrağı onlara devrediyoruz.

Onun için de bugün onlar, “bağcı” koltuğuna oturmak istiyorlar.

Bağcıya da çok ters bakışlar atıyorlar! Kırk yıllık bağ sahibi kendileriymiş gibi.

Müslüman adam korkmamalı, kardeşi ile didişmemeli, kavgadan yana olmamalı, birliği sağlamak için çaba sarf etmeli, kardeşine hüsnü zanla bakmalı, kendisini İslam düşmanlarının temsil etmesine izin vermemeli…

Müslüman sadece yaptıklarından değil, yapmadıklarından da sorumludur.

Meydanı komünist, ateist ve cinsel sapkınlıkları tescillenmiş kişilere bırakmaktan, hepimiz sorumluyuz!

Barışı hepimiz savunuyoruz, silahlar gömülsün, kan akmasın! Ama bunun için bir toplumun dini, kültürü, ahlakı ve namusu masaya yatırılmasın. Pazarlık için, bunlara önem vermeyenler, masaya oturmasın.

Hiç olmazsa, sadece onlar oturmasın.

İslamiyet barış dinidir, barışı en iyi Müslümanlar bilir. Barış sürecinde Müslümanları pas etmek, sadece Müslümanlara değil, barışa da haksızlık etmektir.

Herkesin dilinin, dininin ve kimliğinin hakkını verdiği bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ