BAŞLIK

 

 

Şey... Basmakalıp yargılarınıza basmaktan çok korkuyorum. 
Biliyorum siz de kalıplarınızın değiştirilmesinden korkuyorsunuz. 
Hem çocuklarınızı pistten almassanızda olur. Her hüner gösterilmeyi arzular. Yeryüzü Allah’ın.  Kedi olsam mesela ulaşamadığım ciğere murdar demezdim. Hayırlısı derdim. Bu hayatta hayallerimin çoğunluğu hayırlısı ile bittiğinden. Buna inanarak söylüyorum elbette. Biraz da burukça.  Geçen gün kemoterapi servisine girdim. Bir çocuğun sallanan ağaç dalına asılması gibi hayata asılan gülüşlere tanık oldum. Tezim adına birçok bilimsel soru sormalıydım. Ama üzmeden ve usulca ‘hep böyle güzel mi gülerdi gözleriniz’? Demekle yetindim.  
Ne gereği vardı kötü şeyleri konuşmanın. Elbette bir anda gelin gıybetini yaparken bulacağımı bilemezdim kendimi. Sonra bu fırsatı tanıyan Fatih Abi… Hem şair, hem eğitimci, hem bu hastalara ruhunu bağışlayan, yorgunluğu karşısındakini incitmesin diye güzler yüzüyle harmanlayan abi...  ‘Saksıda çiçeği solan yalnız kadınlar cennetlik sayılsın’ diyor. 
Öyle yüreği büyük…  
İşte böyleleri şairler ki gerçek hüzün sahipleri. Anlatabildikleri için nisbeten şanslı canlılar. Ellerinde olsa hastalara verdikleri acıların yarısını üzerlerine alırlar. Kimdir şair?  Yeryüzündeki tüm yitik hüzün sahipleri… Hastalık. Babama en çok yakıştıramadığım kelime olarak kalmış yorgun hafızamda. Her birey hasta adayı. Öyle bilmek lazım. Öyle davranmak…  Allah’ım ince düşünmekte günahlarımıza kefaret sayılsın. Mesela hesapsızca sevdiğimiz yürekler yaşama aşkımızı arttırsın. Tuttuğumuz eller uçurumda beklesin bizi. Üç kere öpüp başıma koyduğum ekmek parçası şükürsüzlüğüme kefaret olsun. Annesiz arkadaşımın yanında kendime haram kıldığım anne kelimesi söyleyemediklerimin zekatı olsun. Yuvalarda çizilen aile resimleri gerçek olsun. Tüm babalar güçlü, tüm anneler merhametli, tüm evlatlar vefalı olsun. Müslüman alemi zalime İbrahim’in baltası kadar keskin olsun.  Ha birde Allah Amerika’nın belasını versin.  Ülkemizde Suriyeli istemiyoruz diyenlere de vicdan versin. Suçu insana değil de etnik kimliğe indirgeyen kim varsa… 
Neyseki sevgili ülkem birçok insandan daha vicdanlı davrandı. Sınır kapılarını o mağdur ve mazlumlara açtı. Ama insanlar bir gönül kapılarını açmakta zorlandılar. Sizi seviyoruz Suriyeli kardeşlerim. Ekmeğimizi bölüşmek onu yemekten daha güzel bizim için. İnanın. Sonra mahallelinin tukakasına aldırmadan kız kuran kursundaki öğrencileriyle maç yapan İrem. Ellerinde güllerle hayata ve İslam’a davet eden İrem. Ah İrem kız… Yaptığın iş durduğun nokta alnından öpmelik. Böyle kazanacağız. Sevgiyle ve aşkla. Önce yüreklerinden tutacağız sonra ellerini avuçlarımızda bulacağız o çocukların. Öyledir ya… Bir kere yüreğinden tuttuğun bir insan ellerini bıraksa da bir ömür aradığı yine yüreğindir, ellerindir. Öyle bilirim. Doğruluğunu hayat ispatlayacak bana. Bu haftam öyle geçti işte.  Hafif dumanlı ve birkaç güzel insanlı… Yazıya da başlık bulamadım zaten. Yeter ki gönlünüz olsun diye alınız başlık

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ