- 21-11-2017 21:02
- 26
İlk insan ve günümüze toplumun oluşumu iki farklı tanımla izah edilmeye çalışılır.
Evrim süreci, çağlar ifadesi ile izahı edilmeye çalışılması.
Müslümanların, hak ve batıl sistemler olarak tanımlaması.
Aslında toplumdaki ekonomik gelişmelere paralel olarak, ilkel çağdan, orta çağ... Modern çağ hata bilgi, uzay çağı ile yapılan tarifler, toplumların yapısı ve buna paralel olarak ekonomik gelişmelere ve yaşam standartları üzerindeki ilerlemeleri üzerine yapılan tanımlamalar dır.
Toplumun genel kabul görmüş ilkeleri olan; adalet, ahlak, edep, anane... Gibi konularda ki değişimler ilerlemeden çok, yozlaşma olarak kabul görür, eleştirilir ve ıslah edilmeye çalışılır.
Islah çalışmalarında başarılı olamayan devletler yıkılmış ve tarihin tozlu raflarında yerlerini almış ve bundan sonra da böyle olacaktır.
İslâmiyet, işin ekonomik boyutundaki gelişmeleri insanlara bırakır. Müspet ilimde terakki etmeyi teşvik edip manevi boyutuna daha çok önem verir.
Kassas 77 ayet; “Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.”(diy. Meal)
Allah'ın sevmediği bozgunculuk, kişiyi cehenneme götürdüğü gibi, toplumları helak eder ve devletleri de yıkar.
Bozgunculuk geniş manası ile batıl olarak kabul edilir.
Batıl, hakkın zıddı dır. Hakkın olmadığı yerde Batıl var demektir.
İsra suresi 81 ayet: "De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”
Hak; İslam in ta kendisi, uyulması gereken Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimiz sallallhu aleyhi ve sellem in sünneti dır.
Yüce Allah Nahıl 90 ayette ile hakkı şöyle tarif edenler;
"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor."
İman ile hakkı kabul eden kişi mutlak uyulması gereken kurallar bunlardır.
Yoksa hakkı kabul ettiği halde batıl bir yaşayışa sahiptir. Bu da dünyası için bir Felak, ahireti için büyük bir tehlikedir.
İnançsız ile hakkı kabul etmeyen kişi, ayette belirtildiği ilkelere uyarsa hakka uygun yaşadığı dır. Dünyasını mamur ve müreffeh ettiğidir.
Din müspet ilme, toplumun yaşayışını kolaylaştıran teknolojik gelişmelere ve ilerlemeye karşı değildir.
Yüce Allah Bakara suresi 201 ayet; "Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru” diyenler de vardır."(Diy. Meal.)
Hak ile batıl bir arada olamaz, biri diğerini bitirir.
Hak ile yönetilen kayı aşireti, cihan devleti Osmanlı olmuş, batılılaşma hareketleri ile kocaman Osmanlı yıkılmış tarihin tozlu raflarında yerini almıştır.
Bedüzzaman; “Bil ey ikinci Avrupa! Sen sağ elinle sakîm ve dalaletli bir felsefeyi ve sol elinle sefih ve muzır bir medeniyeti tutup dava edersin ki, beşerin saadeti bu ikisi iledir. Senin bu iki elin kırılsın ve şu iki pis hediyen senin başını yesin ve yiyecek.” Lemalar - 115
Maalesef Avrupa hala yıkılmamış ancak onun pis hediyesini kabul eden ülkeler ya yıkılmış ya da yıkılmaya namzet olduklarıdır.
Müslümanların çoğunlukla yaşadıkları ülkeler, batıl rejimleri kabul edip, devlet felsefesi olarak icra ettikleri günden beri huzur yüzü göremez olmuşlardır.
Batı medeniyetine hayran eğitim sistemleri ve rejimleri felaketi yaşamalarına sebebiyet olmuştur.
Baas rejimi ile idare edilen Irak, Libya, Suriye, Layık rejime sahip, Mısır, Afganistan, Tunus, Cezayir... En çok acı çekenler.
Ya diğer ülkeler?
Huzur ve güven.
Adalet ve refah.
Sıkıntılar, sıkıntılar.
Bitmeyen iç hainler ve dış düşmanlar.
DUA VE SELAMLARLA