- 28-12-2015 20:09
- 68
Batman Sonsöz Gazetesi olarak Cumartesi Buluşmalarımız bu hafta da devam etti.
Bu haftaki konuğumuz Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı Sayın İbrahim Halil Kırşan’dı.
Sayın Kırşan’ı basından çok iyi tanıdığım halde tanışma ve sohbet etme imkânım olmamıştı. Bu program sayesinde kendisini yakından tanıma fırsatım oldu.
Cumartesi Buluşmalarımıza gitmeden önce genel olarak konuklarımız hakkında araştırma yaparım.
İbrahim Halil Kırşan ile ilgili araştırma yaparken hemşerisi olarak gerçekten gururlandım. Okuduğu okulların çoğunu birincilikle bitirmiş.
Başarılı bir eğitim hayatından sonra iş hayatında da başarıyı yakalamış bir bürokrat.
Diğer arkadaşlarımız İbrahim Beyine kadar başarılı bir bürokrat olduğunu köşelerinde yazarak bahsettiler.
Ben bambaşka bir yönünü, Batman’a olan sevdasından bahsetmek istiyorum.
Benim her zaman önemsediğim ve her koşulda dile getirdiğim bir düşüncem vardır.
Bir insan kendisini geliştirip belli bir seviyeye getirmişse, memleketine karşı olan borcunu ödeme zamanı gelmiş demektir.
Doğduğumuz topraklar ile gönül bağımız hiçbir zaman kopmamalı.
Öncelikle yaşadığımız coğrafyaya karşı bir vefa duygumuz olmalı. Eğer bu vefa duygusu yoksa o zaman birlik ve beraberlik duygusu da olmaz.
Çok az sayıda kişi bürokratik olarak böyle bir seviyeye gelebiliyor. Kendisi doğduğu topraklardan uzak yaşamasına rağmen memleketi ile gönül bağını koparmamış memleketine hizmet etmeye devam eden bir insan.
Sayın Kırşan’a sordum “Sayın Başkanım, Batman birçok sanayici ve birçok bürokrat yetiştirmiş bir şehir ama çoğu bölgeyi ve Batmanı terk ettikten sonra bu toprakları unuttular. Ama sizin gibi belli bir seviyeye gelmiş ve memleketinden uzakta yaşamasına rağmen hala memleketine bağlı olan bazı istisnalar var. Bu bağlılığın sebebi nedir?”
Sayın Kırşan “Ben bu güzel soruyu tüm samimiyetim ile cevaplamak istiyorum. Bir riyakârlık taşımadan gönlümden geçeni konuşmak istiyorum. Biz bu topraklarda doğduk, bu topraklarda büyüdük. Belli bir noktaya bu topraklar bizi getirdi. İnsan doğduğu yere bir aidiyet duygusu içinde yaşamalı. Şöyle bir yaklaşımı yanlış buluyorum. Burada doğdum sonra gittim büyük şehirlerde gezdim dolaştım, büyük mevkilere geldim büyük paralar kazandım, sanayici veya iş adamı oldum. Bu tür bir yaklaşım sağlıklı ve doğru değil bence. Kendi varlığımıza kendi benliğimize karşı minnet ve şükran içinde olsak istediğimiz kadar yükselelim bu bir anlam ifade etmiyor. İnsan kendi çevresine kendi hemşerisine iyilik yaptığı ölçüde gururlanır, onurlanır ve gelişir. Şimdi biz bu hasretleri içimizde barındırmasak diyelim ki, ben boğaz kenarında yaşıyorum keyfim sıhhatim yerinde bunlar hem insani değil hem de sağlıklı duygu ve düşünceler değil. İnsanda vefa duygusu olmalı. O vefa duygusu çerçevesinde hareket etmeli. Bizde o çerçeveden hareketle kendi hemşerilerimize ve dostlarımıza belli bir noktaya geldikten sonra bizde ki o bilgi, birikim ve deneyimi onların hizmetlerine sunma anlayışıyla hareket ettik. Bizi bu noktaya o anlayış getirdi. Bunun arka planında ne bir menfaatlenmene de bir siyasi hesap yoktur. Çünkü bürokratik olarak istediğimiz noktalara gelmişiz. Eğer bir insan bir bölgede bir yörede doğmuş ise o doğduğu toprağa karşı vefa hissi ile hareket etmesi lazım. Bu vefa duygusunu kaybetmemesi gerekir. Çünkü sınırlı sayıda insan siyasi olarak ve bürokratik olarak bir yerlere geliyor. Bu sınırlı sayıdaki insanda sırtını dönüp bu topraklara karşı borcunu ödemezse bu vefasızlık olur, doğru olmaz. Bende bu anlayışla batman sevdasını bu noktaya getirdim”
Sayın Kırşan’ı dinlerken Batman’a olan sevdası ve memleketine olan aidiyet duygusu çok net anlaşılıyordu. Kendisi Ankara da yaşamasına rağmen Batman’da yaşayan pek çok siyasetçi ve bürokrata göre Batman’a dair çok daha fazla bilgiye sahip bir insan.
Şu bir gerçek ki kendini geliştiren ve belli seviyelere gelmiş insanların memleketlerini sahiplenmeleri ve memleketleri için elini taşın altına koymaları sayesinde şehirler gelişir ve büyür.
Eminim İbrahim Beyin de memleketimize çok faydası dokunmuştur ve dokunmaya da devam edecektir. Samimi ve güzel bir sohbet eşliğinde sorularımıza verdiği içten cevaplardan dolayı Sayın İbrahim Halil Kırşan’a teşekkür ederim.