Batman’da Alman usulü dönemi…

Batman’da Alman usulü dönemi…

Üç arkadaş lokantaya gider, yemek sonrası hesap ödeneceği sırada hesabı ödeme kargaşası yaşanır.

Üç arkadaştan ikisi kasanın önünde parayı ödemek için kıyasıya bir rekabete girer.

Üçüncü arkadaş ise olup bitenleri izler.

Hesabı ödemek isteyenler namus üzerine yemin ederler ‘hesabı ben ödeyeceğim’ diye.

İkisinden biri yemin ederse diğerinin yemini yerine gelmemiş olur, dolayısı ile yemin eden her iki kişinin bir seçeneği kalır, o da olup bitenleri bir köşede izleyen arkadaşlarıdır.

Yeminli arkadaşlar, yemin etmeyen arkadaşlarına tam da ‘hesap sende kaldı’ diyecekken o da yemin etmeye başlar.

Böylece üç yeminli, yemin ettiklerinden dolayı hesabı ilk kez ortak ödemek zorunda kalır.

Batman’da yaşanan bu hikaye dilden dile yıllardır anlatılır.

Bu hikâyenin benzerleri şehrimizde kafe, lokanta ve benzeri yerlerde hep karşılaşılan bir durumdu şimdiye kadar.

Neredeyse kişinin yemek ve içerecek parasını öderken sadece kendi yediğini ödemesi ayıp sayılırdı.

1 kişi de de olsa, 50 kişi de olsa genelde hesabı tek kişi öder.

Ama  son zamlarla birlikte bu gelenek de yavaş yavaş ortadan kalkacak gibi…

Çünkü bir porsiyon yemek 75 lira, cafelerde bir çay 7.50 TL, su 10 lira, gazoz, kola, meyve suyu 15 lira, kahve ise 15 lira olmuş.

Bir arkadaş grubu yemeğe otursa 3–5 kişi 400–500 lira hesap tutuyor.

Bir avukatın anlattıkları aslında gelinen noktayı özetliyor.

Eskiden duruşma çıkışında biz avukat ve müvekkiller genelde toplu yemeğe giderdik.

O zamanlar yemek parası 150–200 tutardı, şimdi ise en çok şimdi bin tl’ yi bulduğu için duruşma sonrası yemekleri bırakmak zorunda kaldık.

Son fiyat artışları toplumun gelenek, görenek ve yaşam biçimine de yavaş yavaş etki etmeye başladı.

Misafirlikler seyrekleşmeye başladı.

Evde misafiri yemekte kabul etmenin faturası da epey kabarık.

Nasıl olmasın ki.

Etin kilosu olmuş 100 lira.

Yemeklik yağın litresi 40 lira,

Domates 12 lira,

Pilavlık pirinç kilosu 25 lira.

Evde 4-5 kişiyi yemeğe almanın faturası da lokantadan geri kalmıyor.

Bu durumda geriye bir seçenek kalıyor;

O da Alman usulü.

Yani kafe ve lokantada herkes kalkışta kendi hesabını ödeyecek. 

Aslında Batman’da emeklilerin uğradığı birkaç çay ocağı benzerindeki kıraathanelerde bu uygulamaya geçilmiş bile.

Herkes, kalkışta içtiğinin parasını ödüyor.

Kasanın önünde kargaşa ve hesap ödeme tartışması yaşanmıyor.

Tabi Batman’da alışık olmadığımız bir durum.

Bu zamlar, birçok Batmanlının mertlik damarını derinden vurdu.

Batman’da yeni bir döneme giriliyor.

Artık birçok işyerinde Alman usulü ile hesaplar ödeniyor.

Yani anlayacağız Batmanlıların geleneğine, yaşam biçimine ve karakterine uymayan Alman usulü hesap ödemesi, Batmanda da mecburiyetten yavaş yavaş hayata geçmeye başladı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ