- 01-08-2022 07:22
- 6670
Batman Düşünce ve İnanç Özgürlüğü Platformu, Temmuz Ayı Toplantısında görüşülen konuları bir basın açıklaması ile kamuoyu ile paylaştı.
Gündemdeki güncel konuların yanı sıra uzun süredir benim de aklımdan olan, değinmek istediğim ve açıkça hep bazı hassasiyetlerden dolayı ertelediğim kılık kıyafet mevzusu ile ilgili bir açıklamaya yer vermişler.
Yapılan açıklamada belirtilen hususlarda katıldığım ve katılmadığım hususlar var elbette.
Tabi ki bir insanın giyimi ve kuşamı, kişinin kendisini bağlar.
Ayrıca bir insan sadece giyinme şekli, karakterini, düşüncesini ve inancını belirlenemez.
Kişisel olarak bu yaşıma kadar kim ne düşünür, neyimi beğenir, neyimi beğenmezden ziyade bedenim için uygun ve kullanışlı olanı giysileri tercih etmişimdir.
Kıyafet, saç modeli, makyaj, aksesuar ile kendini değiştirmeye çalışan ve başka bir görünüm kazandıran bir insanın bu yöntemle bir yere gelebileceğine, değer bulduğuna da inanmıyorum.
O yüzden insanın dış görünüşünden ziyade iç dünyası, bilgi ve birikimine önem verenlerdenim.
Sanırım insanların inancına, düşüncesine ve fikrine karşı yaklaşımımı bu tespitlerden sonra anlamışsınızdır.
Batman Düşünce ve İnanç Platformunun açıklamasına gelecek olursak;
Açıklamada, “yaz mevsiminin gelmesiyle şehrimizde sokaklara taşan çıplaklık manzaralarının haya ve edep sahiplerini derinden utandırması ve huzursuz etmesi gerekirken maalesef kanıksama hali gözlemlenmektedir” denilerek önemli sosyal bir meseleye dikkat çekilmektedir.
Batman’da da toplumsal yozlaşma olgusunun, sosyal yapıyı derinden etkilediğine, toplumun ruh sağlığını ve kimlik bütünlüğünü sarstığına, gelecek nesilleri hızlı biçimde çürütme potansiyeli taşıyan bu sinsi ve kuşatıcı tehdidin yeterince dikkate alınmadığına da vurgu yapıldı.
Benimde dikkatimi uzun süredir çeken kadın erkek fark etmez, abartılı buluğum açık seçik ve vücut hatlarını dışa vuran giyim tarzına çıplaklık denilmesine katılmıyorum.
Bu açıklamayı okuyan ve Batman’ın bilmeyenler ‘acaba Batman sokaklarında çıplak dolaşanlar mı var?’ diye düşünebilir.
Ancak benim gibileri de rahatsız eden şu abartılı giyim meselesine gösterilen hassasiyet ve yapılan açıklamayı önemli buldum.
Evet, gerçekten abartıya kaçan, kültürel yozlaşmaya yol açan, cinsel duyguları tahrik eden tarzda giyinen ve neye hizmet ettiği anlaşılmayan kişileri görünce şahsen rahatsız oluyorum.
Erkek kadın fark etmez, bedenin özel noktalarını ulu orta sergileme çılgınlığına bir anlam veremeyenlerdenim ben de.
Çünkü bunu sadece dini açıdan değil, her yönüyle ahlakı bir erozyon, yozlaşma ve lümpenlik olarak görüyorum.
Kimse açık seçik giyinmeyi ve vücudun hassas bölgelerinin teşhir edilmesinin, çağdaşlık, elitlik veya özgürlük olmak olduğunu savunmasın
1980 öncesi gömleklerin ikinci düğmesi açık olan erkekler, siyasi ağabeylerinden nasıl tokat yedikleri halen anlatır.
Kadın erkek ilişkileri de o zamanlar seviyeli ve kontrollüydü.
Gelinen aşamada ise içinde bulunduğumuz sosyal, siyasal ve ruhsal durumu gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.
Bu sorunun yasaklarla, cezalarla ve siyasi müdahalelerle çözüleceğine inanmıyorum.
Bu meseleyi sosyolojik olarak görüp, bireylerin maneviyatına ve değerlerine bağlı olmalarını sağlayacak nedenler üzerinde durmak gerekir.
Fikri, düşüncesi, bilgisi ve gelecek kaygısı olan sorumluluk sahibi bir nesle ihtiyaç var.
Kimisine göre bu mesele kişisel tercih ve özgürlükler kapsamında düşünülebilir ama bana göre bu mesele özgürlükten ziyade, kişinin inancı, siyasi kimliği, cinsiyeti fark etmeden ahlaki ve kültürel boyutla ilgilidir.
Meseleye bu şekilde bakıldığında konunun vahameti daha net anlaşılır.