- 02-11-2015 00:59
- 116
Yurt içinde 53 milyon 765 bin 231, yurt dışında ise 2 milyon 867 bin 658 seçmen sandığa gidiyor.
Ben bunları yazarken siz gitti diyecek ve sonuçları da biliyor olacaksınız.
Batman’da ise 312 bin 681 seçmen var. İfade biçimimde bütün seçmeni sandığa gidiyor saysam da 7 Haziran seçimlerine baktığımızda, gerçekte Batman’da seçime katılım oranı yüzde 90 oranında iken Türkiye genelinde yüzde 86,6 oranında katılım sağlandı.
Seçime katılım oranının farklı biçimlerde anlamlar taşıdığını hepimiz biliyoruz.
Dünya genelinde kimi ülkelerin seçime katılım oranlarına ilişkin birkaç sonuca bakalım.
ABD yüzde 58, Almanya 73, İngiltere 36, Fransa 62, Hollanda 37, Rusya 63, İspanya 71, İtalya 51 seçime katılım oranıyla Türkiye’nin seçime katılım oranının gerisinde kalıyor.
Seçime katılım oranının yüksek ya da düşük olmasının sosyal açıdan birçok farklı olguyla ilişkisinin olduğunu düşünüyorum.
Belki toplum refahının yüksek oluşu, toplumun nazarında onları kimin yönettiğini ve o refahı kimin sağladığını önemsiz kılıyor.
Belki de artık olgunlaşmış rüştünü ispatlamış bir demokrasi iç dinamikleri ve kurumlarıyla başındaki aktörleri kendini yönetmeye başlamıştır.
Onu da geçelim toplum düzeni açısından, demokrasi, adalet, eşit gelir dağılımı, ekonomik zenginlik gibi devlet yönetiminin temel konuları artık çözülmüş, toplumun tüm aktörleri tarafından işleyen şekliyle öyle bir kanıksanmış ve kavramlarıyla net bir şekilde tanımlanmış ki başına kim gelirse gelsin sosyal devlet mekanizmasının kusursuz işleyişine karşı tek bir hamle yapabileceğine dair endişe ve korkular ortadan kalkmıştır.
Ve bu durum gençlerden başlayarak bütün toplumu apolitik kılmıştır.
Türkiye gerçeğine baktığımızda seçime katılımın bu denli yüksek olmasının en temel nedeni hala demokrasi kültürünün gelişmemiş olması ve toplumdaki adaletsiz ve hukuksuz uygulamaların devam etmesinden dolayı halkın her seferinde iktidarı ve gücü elinde bulunduranı cezalandırma arzusudur derim.
Ya da siyasi hareketlerin özelde tabanını genelde ise tüm seçmeni yukarıda belirttiğim yönde harekete geçirmek için toplumu kutuplaştırması ve kamplaştırmasıdır.
Gücü ve iktidarı elinde bulunduranlar bu yönlendirmeyi çoğu kez ötekine karşı korkutarak ve kışkırtarak yaparken kimi zaman da baskıyla yapıyor olduğunun çok farklı örnekleri vardır. 2002 yılında Saddam yönetimindeki Irak’ta seçime katılım oranı yüzde 100 oluşu bu örneklerden en bariz olanıdır. Y
ine aynı şekilde, 12 Eylül Darbesi'nden sonra hazırlanan 1982 Anayasası için yapılan referandumdur. 7 Kasım 1982’deki halk oylaması ile 1982 Anayasası, yüzde 8.63 'hayır' (1.626.431 seçmen) oyuna karşılık, yüzde 91.37 'evet' (17.215.559 seçmen) oyuyla kabul edilmiş ve 20.690.914 seçmenden 18.885.488 kişisi sandığa gitmiş ve seçime katılım oranını yüzde 91’in üstüne çıkarmıştı.
Demokrasi kültürü ve yaşam kalitesiyle birlikte refah seviyesi yükseldikçe seçime katılım oranının düştüğü bir gerçek.
OECD ülkeleri içerisinde seçime katılım oranıyla 2. Sırada yer alan Türkiye gerçeği böyleyken, Türkiye geneli içerisinde Batman ili nasıl bir profil ortaya çıkarıyor birde ona bakalım.
7 Haziran seçimlerin 81 il içinde seçime katılım oranı en yüksek il olarak ilk sırada yüzde 93,05 oranıyla Hakkâri yer alırken, 2. Sırayı 91,98 ile Şırnak, 90,44 ile 3. Sırayı Bilecik, 90,21 ile 4. Sırayı Uşak ve 5. Sırayı da 90,21 katılım oranıyla Batman aldı.
Buradan ilk çıkacak sonuç Bilecik ve Uşak’ta gizli bir Kürt nüfus mu var?
Tabii bu işin latifesi ama öyle görünüyor ki Türkiye’nin 81 ili içerisinde politik yaşam biçimi ile Batman ilk sıraları Hakkâri ve Şırnak lehine kaybetse ilk beşte yerini almış.
Bu iyi bir şey mi hiç sanmıyorum ve iyi olmayan hallerini de yaşıyorum sokakta beni her tanıyanın kendi desteklediği partisine oy vermem noktasında boğazıma yapışması bunun göstergesi.