- 19-02-2020 15:44
- 126
Okuduğum kitaplardan belleğimde çok az şey kalır sanıyorum ama galiba ihtiyaç olduğunda bellek o bilgiyi parlatıp önümüze çıkarıyor.
Yıllar önce okuduğum Doğan Cüceloğlu’nun İnsan İnsan’a adlı kitabında geçiyordu. İnsanlar arasındaki ilişkiyi trafiğe benzetiyordu.
“Türkiye’deki trafiğin temelinde bulunan ve onu biçimlendiren kurallar, toplum yaşamını yöneten temel anlayıştan kaynaklanır.”
Diyen Cüceloğlu’nun bu sözleri üstüne uzun uzadıya yorumlar yapılabilir ki zaten yazar kitabında bunu yeterince yapmış olduğu için bizimki gevezelik olur. Okumanızı tavsiye ederim. Ama uzun olmasa da şu aralar birkaç kelam etmek istiyorum. Şu aralar diyorum çünkü 2020 yılının başından bu yana trafiği muma çeviren uygulamalar var.
Bir toplumda nizamı sağlamaya dönük örf gibi yazılı olmayan kurallar, ya da din gibi yazılı olduğu halde doğrudan yaptırımı olmayan kurallar işlevini ne denli yitirirse yaptırımı olan yazılı kurallara o denli ihtiyaç duyulur.
Klişe ifadesiyle yüzde 99’u Müslüman bir toplumda (yalan) nasıl oluyor da geriye kalan yüzde 1 bu denli hırsızlık, tefecilik, faiz, tecavüz, yalan günahı ve de suçunu işleyebiliyor. Demek ki sadece yüzde 1 değil yüzde 99’un da bu suçlarda parmağı var.
Ki zaten daha en başında yüzde 99’u Müslüman deyince başlıyor yalanlarımız ve günahlarımız.
Cüceloğlu’nun toplum ilişkilerini trafikteki ilişkilerimize benzeten yaklaşımına dönersek siz de mutlaka farketmişsinizdir, trafikte kimi hanzolar sürdükleri arabanın parasal değerine göre öncelik beklentisi içerisine giriyor ve bu öncelik onlara tanınmadığı zaman kızıp köpürüyor, zıvanadan çıkıyorlar.
Toros’un haddine mi Mercedes’e yol vermemek, ya da haddine mi Doğan görünümlü bir Şahin’in Ford’a korna çalması. Herkes yerini bilecek.
Ki bu toplum içerisindeki ilişkilerimizde de öyle ki Nasrettin Hoca’nın Ye Kürküm Ye başlıklı fıkrasıyla anlatılır.
Mümkün olsa 3 yaş ve altı lüks otomobil sahipleri, şehir içerisinde bazı yolların, 10 yaş ve üstü ucuz otomobillere yasaklanmasını talep edecekler. Onlara şose yolların tahsisiyle şehir trafiğinin rahatlatılabileceğini savunacaklar.
Diyecekler ki daha fazla MTV daha fazla sigorta daha fazla kasko bedeli ödüyoruz üst teknoloji yeni motorlarımız çevreyi daha az kirletiyor madem o zaman sadece bize tahsis edilmiş yollar istiyoruz.
Atalar da haklı çıkarır onları “Davul bile dengi dengine” der mi der. O zaman kazaysa dengimizle trafikse yine dengimizle yaşamak isteriz.
Neyse şaka bir yana da Batman’da trafiği muma çevirdiler. Nasıl mı? Cezalarla tabi yılın ilk 2 ayında ceza yemeyen şoför var mı bilmiyorum ama yılın ilk ayında iki ceza yemiş olsam da iyi oldu diyorum.
Yeni Emniyet Müdürü bütün polisi sahaya çıkarmış her köşe başında hatanızı kolluyorlar.
Yok kızmayın, kızmaktansa kurallara riayet edin daha dikkatli olun derim bu hepimizin hayrına olur.
Keşke cezaya gerek kalmaksızın kurallara ihtiyaç duymaksızın birbirimize karşı biraz daha nazik olsak ve birbirimizin hakkına saygı gösterebilsek. Din bize bunu söylüyor, örf de aynısını diyor ama yok postacı elinde yüksek miktarlı ceza makbuzuyla gelmeyene kadar anlamıyoruz.
Biz anlamayıp uymadıkça makbuzların sayısı artacak ya da son zamanlardaki gibi cezalardan korkup trafikte muma döneceğiz.
Trafik ekiplerini ve bunu uygulamaya koyan Emniyet Müdürü Köroğlu Kıraç’ı başarısından dolayı takdir etmek lazım.
Son olarak hangi yollarda hız limitinin kaç olduğuna dair de net bir şekilde bilgilendirilebilseydik keşke. Bununla ilgili nasıl bir çalışma yapılabilir bilmiyorum.
Tamam kurallara uymayanlara cezalar kesilsin ama bir yandan da kuralların ne olduğuna ilişkin çalışmalar yapılsın. Malumunuz bir dönem kasaplardan ehliyet alan çok şoför var trafikte.