BATMAN’DAN İSRAİL’E YARDIM KAMPANYASI!

BATMAN’DAN İSRAİL’E YARDIM KAMPANYASI!

Kulağa hoş gelmiyor olabilir lakin gerçekler, kulağı da yüreği de acıtır!

Niye bir yardım kampanyası insanı rahatsız eder ki?

Yardım, kişinin rahmet ve merhamet duygularından doğan bir fiildir.

Bu fiil, din, dil, ırk ayırmadan, ona muhtaç olan herkese yönlendirilmelidir.

Buna bazı istisnalar koyabilmek mümkün müdür?

Tabii ki evet!

“Zalime merhamet, mazluma zulümdür” dediğimizde, sanırım ne demek istediğimiz anlaşılır.

Bir kuduz köpeği sevip okşamak, yaşam mücadelesini uzatmak, hayvan sevgisi, insanlık, merhamet veya mantık çerçevesinde değerlendirilemez.

O köpeğin yaşam alanını genişletmek, başta köpeğe olmak üzere, size, çevreye ve tüm topluma çok ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Bazen yardımı bu minvalde değerlendirmek gerekir.

İyi de İsrail kuduz köpek kadar tehlikeli mi?

Bence çok daha tehlikeli!

Kendinden olmayan hiç kimseyi yaşamaya layık görmüyorlar.

O kişilerin yaşamlarını ve yaşam alanlarını, kendilerine hizmet için kullanmaları gerektiğine inanırlar.

İstedikleri zaman, bunu kısıtlamanın, kendilerine verilmiş bir hak olarak görürler.

Bunun için de her istedikleri eve, işe, aşa el koymaya ve istedikleri cana kıymaya kendilerini yetkili görürler.

Evlere el koyar, hastane ve okulları yıkar, kadın ve çocuklara kıyarlar!

Bu kıyanlara yardım etmek caiz mi?

Tabii ki değil!

Zulme destek olmak, ona ortak olmaktır!

Kim destek oluyor, ben, sen, o, Batman Diyarbakır, Ankara, İstanbul!

Nasıl, onların gücünü sağlayarak.

Güç nedir, para.

Onlar güçlerini paradan alırlar.

 Dünyadaki hakimiyetlerini ve bu hakimiyetten doğan pervasız zulümlerini, paraya olan hakimiyetleriyle sağlarlar.

Biz de onlara para sağlıyoruz.

Onlara müşteri olarak, onlara bağımlı olarak, onlara her şeyimizi vererek...

Markalarını almayın, müşterileri olmayın diyoruz, biz bir şey yemeyelim mi diyorlar!

Af edersiniz ama zıkkım yiyin.

Özür diliyorum ama mazlum kardeşine sıkılan silahın kurşununu finanse edecek kolayı, cipsi, sigarayı, hamburgeri, bankayı, tişörtü, şapkayı, tursili, parfümü tercih ediyorsanız, siz bu zulme ortaksınız!

Hâlbuki bunların tümünün yerli ikamesi var.

Hem siz yabancı menşeili olanı almaz, yerlisine yönelirseniz, yerli ürün kalkınır, kaliteyi artırır, onları geçer.

Geçmese bile siz kola, cips, hamburger, çok beyazlatan tursil, 5 gün süren koku, 3 yıl giyilen ayakkabı almazsanız, ölmezsiniz!

Ama siz bunları aldınız diye kardeşleriniz ölüyor.

1973 yılında Suudi kral Faysal Bin Abdülaziz, İsrail’e karşı verilen savaşa destek için petrol ambargosu başlatmış, ABD’li başkanın tehdidine ise şöyle bir cevap vermişti;

“Bizim dedelerimiz, çöllerde çadırlarda yaşayıp, hurma ve deve sütü ile beslenirdi. Biz yine bu şekilde yaşayabiliriz. Ama siz petrolsüz yaşayamazsınız!”

Bu sözlerinden sonra da ABD’den yeni gelen yeğeni tarafından sarayında suikasta uğrayıp, şehit edilmişti (1975).

Onların hayatı paradır.

Ticaretlerini kasada uğrattığınızda paraları kesilir.

Paraları kesildiğinde, can damarları kesilir.

Peygamberimiz (sav)’de Hayber’de öyle yapmamış mıydı?

Direnen Yahudilerin direncini kırmak için ticaretlerinin lokomotifi olan, “hurma ağaçlarını devirin” demişti. Hurma ağaçları devrilince de hemen teslim olmuşlardı!

Bugün biz onların hurma ağaçlarını suluyoruz!

Onlar da o hurma ağaçlarından elde ettikleriyle, kardeşlerimize bomba yağdırıyorlar!

Kola içmesek ölmeyiz ama kola içersek kardeşlerimiz ölür!

Sadece o değil diğer tüm markalarda da aynı şey geçerli.

Onların arama motorlarına girip, aratırsanız, tüm markalar çıkar.

İnanının bu markaları kullanmazsanız size hiçbir şey olmaz ama onlara çok şey olur!

Tersi ise onlara yardım kampanyası olur.

Hem de kamyon kamyon...

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ