Batman’ı Tanıtamıyoruz

Batman’ı Tanıtamıyoruz

Merhabalar sevgili Sonsöz gazetesi okurları;

Batman’ın bir tanıtım sorunu var.

Bunu her kesim ve herkes biliyor.

Maalesef tanıtım içinde hiçbir kimse üzerine düşen görevi yapmıyor.

İstanbul’da  yaşayan bir arkadaşım ardı.

“Yeni kapıda bir çok şehrin tanıtım günleri var neden Batmanlılar bunu düşünmüyor. Geçtiğimiz senelerde yapılmıştı ilk tanıtım günleri ve ilk olmasına rağmen Batman güzel tanıtılmıştı.”

Demesiyle ne kadar haklı olduğunu gördüm.

Efendim,

Batman nüfus bakımından Türkiye’nin 21. büyük şehri.

Sadece bu açıdan bile baktığımız zaman kentin onlarca ulusal basın yayın kuruluşunda bir şekilde kendisine yer bulması gerekirken nerede bir olumsuzluk, nerede Batmanın imajını daha kötü hale getirecek bir olay, bakıyorsunuz ülkenin gündemde.

Batman dendi mi Allah zeval vermesin yaygın medyanın büyük katkılarıyla akla gelen ilk üç şey: işsizlik, intihar…

Bunların duruma ve zamana göre sıralaması değişebiliyor.

Batmanı tanıtmak için bir önerim tabi şehrimizi büyük kentlerde tanıtmak yerine, büyük şehirlerde yaşayanları Batmana getirmek lazım.

Getirmek içinde Batmanda bir çok etkinlik yapılması gerekir.

Batmanı tanıtabilmek için herkesin görevi diyor ve sosyal medyada güzel bir öğretiyi sizlerle paylaşıyorum.

 

***

GÜZEL BİR ÖĞRETİ

Bir gün insanlardan kaçan, yalnız yaşamayı tercih eden yaşlı bir adama sorarlar.

“Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?”

Yaşlı adam cevap verir:

" Yapacak çok işim var. İki şahin eğitmem gerekiyor.

Ve iki kartal.

İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek.

Eşeği motive etmek ve aslanı evcilleştirmek.””-Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz!”

“-Neredeler?”

“Onlar içimizde yaşayan hayvanlardır.”

"İki Şahin" gördükleri her şeye saldırıyorlar.

İyi-kötü, faydalı-zararlı onlara ayırt etmeyi öğretmeliyim.

Çünkü onlar benim GÖZLERİM.

“ İki kartal" dokundukları her şeyi mahvediyor, yaralıyor, parçalıyorlar. Onlara hizmet etmeyi ve zarar vermeden yardım etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim ELLERİM.

“Tavşanlar" her zaman korkarlar, kaçarlar ve saklanırlar. Onları sakinleştirip, zor durumlarla başa çıkmayı öğretmeliyim, beladan kaçmayı değil. Çünkü onlar benim AYAKLARIM.

En zor kısmı "yılanı" izlemek.

Sıkı bir kafeste, güvenli bir şekilde kilitli olsa da her zaman saldırmaya, sokmaya, yakın olan herkesi zehirlemeye hazır. Bu yüzden onu takip edip, disiplinli olmalıyım. Çünkü bu benim DİLİM.

“Eşek" herkesin bildiği gibi çok inatçı, sonsuza kadar yorgun ve işini yapmak istemiyor. Bu yüzden ona şükretmeyi ve akışta olmayı öğretmeliyim. Çünkü bu benim VÜCUDUM.

Ve sonunda kral olmak ve herkese emretmek isteyen bir "aslanı" evcilleştirmek istiyorum. Gururlu, kibirli ve dünyanın kendi etrafında dönmesini istiyor. O aslanı terbiye etmeliyim. Çünkü bu benim EGOM.”

“Gördüğünüz gibi yapacak çok işim var”

Soru sorulan yaşlı adam,

Lev Nikolevic TOLSTOY'dur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ