- 07-09-2020 16:29
- 22642
(Dünden Devam)
6 aydır evde kalmıştı Korona illeti yüzünden. Bayramını bile bahçeden kutlamıştık el sallayarak. Çocuklarının elini öpmesini ve onların başını öpmeyi çok severdi. 6 aydır hiç öpemedik.
Güçlüydü, dayanaklıydı, pes etmiyordu ama nefes almasını kısıtlıyordu bu illet. Mecbur hastaneye yatırdık. Doktorlar yoğun bakım dedi biz servis dedik. Çünkü nefret ediyordu yoğun bakımdan. Sakın beni oraya yatırmayın diyordu. Yatırdık, 1 hafta dayanabildik doktorların ısrarına…
Bu 1 haftalık süreçte babama yakın olma fırsatı bulmuş, belki de ilk defa beraber bu kadar uzun zaman geçirmiştik.
Arada konuşurken, Hakk’a yürüyeceğini söylemişti aslında, hakkını helal ettiğini ve yapmamız gereken görevleri de sıralamıştı. Ben inanmamıştım. Çünkü o dağ gibi bir adamdı, küçücük bir virüs ona hiçbir şey yapamazdı. (Gerçektende dağ gibiydi benim babam, mezara sığmamış, ayağının altındaki briketi kırıp çıkarmak zorunda kalmıştık.)
Abi ve kardeşimle nöbetleşe kalıyorduk yanında. Ama eve gittiğimde de hep onunlaydım. Çünkü ben hep O kokuyordum. Abdest alırken, duş alırken, uzanırken, ben babam kokuyordum ve bu çok hoşuma gidiyordu.
Yoğun bakımla ayırdılar bizi. Babanız iyi, biraz uyutup dinlendirip vereceğiz dediler. Anneniz ise çok kritik dediler. Çok şükür annem döndü ama iyi dedikleri babam Hakka yürüdü…
Aşura günü tüm evlatları olarak oruç tutup dua edelim, dualar kabul olur demiştik. Orucumuzu tuttuk, Kuran ve dualarımızı okuduk onu bize ver Ya Rabbi dedik…
Yüce Yaradan onu bizden çok seviyordu muhtemelen, onu yanına aldı. Giderken gülüyordu. Mutluydu, huzurluydu, görevini layıkıyla yapmış, karşılığını almaya gidiyordu.
Sonrasında rüyada kardeşlerime de söylemiş, Xewa vedre zahv xoşe(buranın uykusu çok güzeldir) demiş. Diğer kardeşime caminin önündeki geniş yoldan gelerek selam vermiş rüyasında.
Camiyi çok severdi, defni cami avlusunda oldu. Bu hafta cumayı ayağının tam dibinde kıldı tüm oğulları ve erkek torunları. 5 vakit ezan dinliyor kabrinden. Dedesi Hz. Hüseyin gibi Muharrem’de yürüdü Rabbine. Arkasında 13 aslan gibi evlat ve onlarca torun bıraktı. Mezar başında dikkatimi çekti de çoğunun elinde Kuran vardı. Elinde Kuran olmayanlarda ya hafızdı yada Yasin ve diğer bazı süreleri hafızalarında tutacak kadar ilim okumuş kimselerdi.
Kuran’ın okunmasının ve öğretilmesinin yasak olduğu dönemlerde sen bizi her gün farklı yerlere de olsa çok uzaklara da olsa riskli de olsa gönderirdin. Bu evde Kuran okunacak derdin.
Okuduk çok şükür, hepimiz okuduk, hatta her gün biz ve eşlerimiz birer cüz okuyoruz sana. Torunların bazılarını da ekleyince, bir hatim oluyor her gün. Akşam mezarına gelince, topluca okuyoruz hatim duasını.
Bizimki çok küçük bir hediye baba, sana tanımadığımız kişilerden yüzlerce hatim binlerce Yasini Şerif geldi.
Onlar seni çok seviyorlardı. Bizden çok ağlayanlar vardı başında, arkanda, gıyabında…
Defin yerini ve zamanını ilan etmememize(pandemiden dolayı) ve vefattan sonra 90 dakika içinde defni tamamlamamıza rağmen yüzlerce insan gelmişti. Nasıl geldiler, nasıl duydular anlamamıştık. Mezarcı da mezarlık komşuları da şaşırmıştı bu kalabalığa.
Sen sadece bizim babamız değildin ki babam. Sen çok kişinin babasıydın, bilmediğimiz kadar çok.
Hepsi aradı baba, hepsi, okudular, dua ettiler…
Bizde gururlandık, seni daha çok sevdik. Sen gerçekten sevilmeye layık bir adamdın. Adam gibi adamdın. Senin adamlığının zekatı bile hepimize yeter.
Mert olun derdin, misafirsiz sofranın bereketi olmaz derdin, bir mekana oturunca hesabı asla başkasına ödetmeyin derdin.
Sen adamdın baba ve en büyük korkumuzda ne biliyor musun?
Artık senin gibi adamlar yok baba, teker teker uğurluyoruz onları…
Senin gibi adamların olmadığı toplumlarsa çok sıkıntılı olur!
Seni iyi okumak gerekir babam. Senin gibi adamlar yetiştirmek gerekir. Senin yolundan yürümek gerekir. Sen olmak gerekir.
Sen, tek bir tanesinin bile tek bir kötü alışkanlığı olmayan 13 evlat yetiştirdin. Kuran okuttun, namaz kıldırdın. İyileri sevmelerini, kötülerden uzaklaşmalarını söyledin. Zulme asla boyun eğmemeyi, dürüstlüğü, adamlığı, helal rızkı tebhiledin.
Ah babam ah, mezarının başında duran birbirine kenetlenmiş, gözleri şişmiş, dudakları kurumuş ve yüzleri solmuş evlatlarını görünce, helal rızkın ne kadar önemli olduğunu tekrar anlıyorum. Sen bize helal rızık yedirmişsin ki biz bugün kendimize adam diyebiliyoruz, arkanda durabiliyoruz, seninle gurur duyabiliyoruz.
Gittiğin yerin, ayrıldığın yerden kötü olduğu ile ilgili zerre şüphem olsa, yıkılırdım be babam!
Çok şükür ki tüm göstergeler senin çok huzurlu ve mutlu olduğun yönünde.
Bizde huzurluyuz babam, bizde.
Emanetin başımız üstüne, bayrağın yere inmeyecek, sofran toplanmayacak, hayır kapıların kapanmayacak İnşallah…
Allah’ım seni Sevgili Peygamberimiz (sav)’e komşu eylesin inşallah.
Değerli okuyucularımdan da Yasin ve Fatihalarını esirgememelerini istirham ediyorum.