- 15-03-2020 16:41
- 30
İnsanları doğrulardan çok algılar yönetir. Siz algıları yönlendirebiliyorsanız, insanları da yönlendirebilirsiniz.
Sosyoloji, ekonomi, tıp ve daha birçok bilim dalında, algılar sonucu bilirler. Siz algılara hükmettiğiniz anda ne ilaç verdiğiniz, ne yaptığınız ve ne sattığınızın anlamı olmaz. İstediğinizi, istediğiniz şekilde sonuçlandırırsınız.
Korona mevzusunda müthiş bir algı operasyonu var. Ülkemizde ölüm vakası yok, şehrimizde hastalık vakası yok.
Hastalığın çıkış noktası olan Çin’de bile, sigara, kanser, diyabet veya trafik kazası değil belki de erik yerken boğazına kaçarak ölen kadar ölüm vakası var. 1,5 milyar nüfusu olan ülkede yaklaşık 3 bin kişi ölmüş. Bunlarda genelde 70 yaş üstü insanlar.
Ama ne oldu, Çin tecrit edildi. Malları, paraları ve imajı yerle bir edildi. Niye, çünkü algı operatörleri öyle istedi.
Bizde kendi evimizde oturup korkudan, dedikodudan ve yalandan ölüyoruz.
Annemin hastalığından dolayı 2 hafta önce, bölge hastanesinin acil kapısının karşısında oturuyordum, telefonum çaldı. Abi, Batman’da korona virüsü bulunmuş. Yok öyle bir şey deyince, abi arkadaşımın kızı bölge hastanesinde çalışıyor o söylemiş. Bir hasta gelmişi acili kapatmışlar. Hastayı da yoğun bakıma almışlar...
Ben acilin tam karşısındayım, acili çıplak gözle görebiliyorum, ağabeyimde bu hastanede acil serviste çalışıyor ve şuan yanımda oturuyor. Annem yoğun bakımda olduğu için günde birkaç kez oraya giriş çıkış yapıyoruz. Olsa biz biliriz mutlaka, dedim. Ama maalesef insanlar doğrulara pek inanmak istemiyor.
Yurtdışından gelip test için hastaneye getirilen bir vatandaş, sanki hastaymış gibi anlatılmış, olay patlayıp gitmiş.
Günde yüz binlerce tetkik yapılıyor hastanelerde. Yapılan tetkiklerin yüzde 10’u pozitif çıksa ayakta sağlıklı insan kalmaz.
Diyabet, sarılık, hiv...
Diyelim ki hastalık var ne yapacaksınız?
Bu dünyanın sonu mu?
Birincisi, hastalığın ölüm oranı % 2,5.
Yani her yüz hastadan 2.5’ü ölüyor. Çocuk ölümü hiç yok. Genç ölümleri de çok nadir. Olanlarda muhtemelen altında başka hastalığı olanlar.
Ölümler genelde 70 yaş ve üstü insanlar.
Bunlarda iş ve sosyal hayatta aktif olmayan insanlar. Bunlara sahip çıkıp, kontrol altına almak daha kolay.
Kolay olan diğer husus ise temizlik kurallarına uymak. Bizim din ve kültürümüzde el, yüz ve çevre temizliği noktasında ciddi bir hassasiyet mevcut. Yani hepimizin genetiğinde var bu alışkanlıklar. Unutanlara sadece basit hatırlatmalar yapmak yeterli.
Kalabalık ve kapalı alanlardan uzak durmakta önemli. Bunlarda hayatı ciddi anlamda kısıtlayan hususlar değil.
Camii ve Cuma meselesine gelince, camiye gitmeyen milyonlarca kişi Cuma namazı iptal edilsin diyerek yaygara koparıyor. A benim gominist gardeşlerim, aynı hassasiyeti kafe, meyhane ve barlara da gösterseniz iyi niyetli olacağınıza inanacağız.
Yani anlayacağınız, korona meselesini bile siyasi ve ideolojik zemine çektik.
Ulan hastalanırken bile ötekileştiriyoruz birbirimizi!
Anlayacağınız her şeyi abartıyoruz. Sakin olun, kendinize gelin. Sağlık bakanlığı çok iyi çalışıyor. İlgili siteleri takip edip, orada belirtilenleri yapın yeter.
Stok yapmaya, maskelerle dolaşmaya, eve kapanmaya gerek yok.
İşin uzmanları ne diyorsa onu yapın. Sakin ve temiz olun yeter.
Birde Allahın, “Başınıza bir iyilik gelirse o bendendir, başınıza bir musibet gelirse, o sizin amelinizdendir”, ayetini de unutmayın.
Algıların, doğruların önüne geçmediği yarınlar dileğiyle sağlıklı ve mutlu kalın.