- 26-05-2020 13:06
- 7156
Hiç gülümserken gözlerinin ta içine baktığın oldu mu? Bilir misin bir sıcak bakışın üzerini örttüğü ayaz geceleri? Umuttan dem vurduğun her cümlenin hayattan vazgeçmeye ramak kalmış elleri öptüğünü ve yaşamaya döndürdüğünü…
Bayram geliyor. Bayram!
Sevgili analar, bacılar, abiler ve kardeşler…
En kıymetli misafirinizi karşılar gibi karşılayın bu bayramı. En yeni kıyafetlerinizi çekin üzerinize. Şerbetli tatlılardan daha tatlı gülüşlerinizi eksik etmeyin bu bayram. Varsa büyüğünüzün ellerinden tutun sımsıkı öpün. Harçlığınızı almayı da unutmayın. Bir müziğin ritminde unutun kendinizi.
Geçecek kötü günler sebebiyle elimizde ki güzel anları ziyan etmeyin. Bayramın hakkı sevinçtir. Kutlamadır. Yoksulun kapısını çalarak bayramı bayram edelim. Acılarımızı rafa kaldıralım. Bize biz kaldığımız şu günlerde unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizin kıymetini anlayalım.
Bizim olan bizimdir. Onları sakınalım ve koruyalım. Sevgi henüz dünya üzerinde tercümesi yapılamayan en kutsal dildir. Yanıbaşınızdaki bedensel yada ruhsal hastalığı olan yakınlarınıza hiç bir şey yapamıyorsanız “sevin” efendim. Kimin kiminle son bayramı olacağı bilinmez. Bir gönlü kırarken onun son kırgınlığı olacağınızı unutmadan sevin. Yüzüne bakınca hayatı durdurduğunuz insanı kaybetmemek için edebiliyorsanız son nefesinize kadar mücadele edin.
Ruhun dans ederse hayat seni mutlaka dansa kaldırır. Yıldım dediğin an yılgınlığın üzerine toprak atar. Öyleyse kalk, doğrul ve tırnaklarını kazayarak tutunduğun yaşamına ve kaderine aşk ile bir daha sarıl. Senin olanı koru olamayana tamah ederek içlenme.
Bayram geliyor dedim. Hakkını ver yoksa küser bir daha çalmaz kapını. Kalakalırsın. Yapma bunu canım. Ekmeğinin kokusuna, aşının buharına, kaybettiği yakınlarına hasret binlerce insan var. Vatan toprağından ayrı bayramı yaşayanlar var. Bir hastane odasında güne uyananlar var. Kaybetmeden kıymetini anlamalısın zenginliklerinin. Anlamalı ve yaşamayı kutsal kitabın gibi öpüp başına koymalısın. Sonra yükseğe kaldırmalısın. Zira yaşamak kutsaldır.
Ve son sözüm bu yazımı hasta yatağında hastane odasında okuyan canım okurlarıma…
“Bir yaz akşamı gibi inecek
Ağır, yeşil dalların ardından rahatlık.
Hastalar, kardeşlerim,
Biraz daha sabır, biraz daha inat.
Kapının arkasında bekleyen ölüm değil, hayat.
Kapının arkasında dünya, dünya cıvıl cıvıl
Kalkacaksınız yatağınızdan,gideceksiniz.
Tuzun, ekmeğin, güneşin tadını
yeni baştan keşfedeceksiniz.
Sararmak limon gibi, mum gibi erimek,
devrilmek kof bir çınar gibi ansızdan,
kardeşler, hastalar,
biz ne limonuz, ne mum, ne çınar.
Biz insanız çok şükür
Çok şükür biliriz,
ilacımıza
umudu katmasını
yaşamak gerek diyerek
ayak direyip
dayatmasını…”