- 02-06-2019 19:20
- 16176
Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu azad olan Ramazan Ayının bir sonraki seneye kavuşmak ümidiyle üzülerek uğurlarken, bayramın sevinciyle ile bir nebze de olsa seviniyoruz.
Kaşgarlı Mahmut Divan-i lugati't-Türk'te bayram kelimesinin kökünü "bezran" olarak vermiş. Ayni kelime Pehlevi farısçasında "sevinç ve eğlence günü" anlamına gelir.
Arapça ve Süryanice'de "iyid" yani "tekrar dönmek" anlamına gelen "avd" kelimesinden türemiştir.
Türklerin islamı kabul etmeleri ile "bezran" ve bayram olarak Ramazan ve Kurban bayramlarını kutlamışlardır.
Nefsin terbiyesi, fakirin halini, açlık ve susuzluğun ne manaya geldiğini ve Allah'ın nimetlerinin hikimetini anlamamıza vesile olan bu seneki Ramazan orucunun sonuna geldik. Allah nasip ederse 4 Haziran Salı günü bayram olacak ve bizde bayram namazıyla beraber bu günü doya doya kutlamaya çalışacağız.
Hiçbir engel yokken ve de canımız çektiği halde sırf Allah rızası için yemeyip, içmeyip cinsi ilişkide bulunmayarak tuttuğumuz orucumuzu inşaAllah ahirette mükâfatını fazlasıyla görecek ve "Allah'a şükürler olsun ki orucumuzu tutmuşuz" diyeceğiz.
Sayılı günler çabuk geçer.
İşte Ramazan nasıl geçti farkına bile varmadan sonlarına geldik.
İ3 Haziran pazartesi günü arefe günüdür.
Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyuruyor:
"Beş geceyi ihya edene Cennet vacip olur: Terviye gecesi (Kurban Bayramından iki gün önce Zilhicce ayının sekizinci gecesi) Arefe gecesi, Kurban Bayramı gecesi, Ramazan Bayramı gecesi ve Şaban ayının on-beşinci (Berat gecesi) gecesidir." (et-Tergîb ve't-Terhîb)
Tutmayanlar (mazaretsiz)) ne kayıp ettiklerini ahirette gördüklerinde, "eyvah, keşke bizde tutsaydik" pişmanlıklari fayda etmeyecektir.
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Medine'ye geldiğinde Medinelilerin iki (bayram) günleri vardı. O günlerde oynayıp eğlenirlerdi. "Bu iki gün(ün mana ve mahiyeti) nedir?" diye sordu.
"Biz cahiliye devrinde bu günlerde eğlenirdik!" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah, bu iki bayramınızı onlardan daha hayırlı diğer iki günle değiştirdi: Kurban bayramı, Fıtır bayramı" buyurdu..."Ebu Davud, Nesai)
Bayramlar, Allah'ın lutfüyla ihya edilen, neşe ve sevinç günleridir. Bu günlerde günahlar dışında yapılan her şey sevap olarak amel defterimize yazılır.
Bayramlar; ayni camide, safta, inanca sahip ve kardeş olduğumuz insanlarla kucaklama, kırgınlıkların, küslüklerin, tefrikanın, ayrılık ve gayrılığın son bulması günler olarak kabul edilir.
Maalesef Ülkemiz ve Müslümanların yoğun yaşadığı bölgelerde siyasetin oluşturduğu tarafgirlik şuuru ve neticesinde oluşan tefrika bizleri korkutmakta barış ve kardeşlikten söz etme ümitsizliği vermektedir.
Allah'ı bir, Kıblesi bir, Peygamberi bir, Kitabı bir, Devleti bir, bayrağı bir, inancı bir, namazı, haccı, orucu, kıblesi... Yüzlerce biri olan Müslümanlar, diğer din ve gayrı Müslimlere gösterdiği tolerans ve muhabbeti kendi dindaşına göstermemektedir.
Bir başka acı gerçekte Müslümanları; hain, mürtet, Siyonist, hırsız, zalim ve benzeri ağır biçimde bir birlerini suçlamakta, taraftarları dışında, diğerlerini kardeş olarak kabul görmemektedir.
İnşallah bayramlar bu yanlışları görme ve hatalardan dönülmeye vesile olur.
Bizler farklılıkları, ayrılık-gayrılık vesilesi değil, Allah'ın bir lütfü olarak görmek, kusursuz dost yerine, birbirimizi kusuruyla sevmesini bilmek, birbirimizle kenetlenerek, Din kardeşin gönlünü almak, mağdur ve mazlumlara maddi ve manevi destek vermek, siyasi fikrimizi bir kenara bırakmak, kucaklama ve muhabbetimizi göstermektir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: "Müminler, bir binanın yapı taşları gibidirler. Onlar, birbirlerinin hayata tutulmasını temin ederler." (Buhari, Salat 88, Müslim)
Nasıl ki bina için her tuğlanın bir önemi varsa, fikrini ve siyasi görüşünü beğenmediğimiz her Müslümanın onemi ve ona ihtiyaç vardır.
4 Haziran Bayram Namazi;
Bayram namazı (Şaffi mez); Erkek, kadın, hür ve köle her Müslüman üzerine sünnetül müekkedir.
Münferiden(kendi başına) kılınsa da cemaatle kılınması daha efdeldır.
İki rekaat olup kamet getirilmez ve اَلصّلَاةُ جَامِعَةً (selatül camie) denilir.
Ramazan bayraminda Namazdan önce bir şey yemek sünnettir.
Teşrik tekbirleri arefe günü akşam namazından başlayıp bayram namazı kılınana kadar söylemek sünnettir.
Kaza namazı olanlar da bayram namazini kılsın.
Bayram namazı Kılınışı:
Cemaatle kılınacaksa niyet getirilir; "Niyet ettim Ramazan bayramı namazını kılmak için uydum hazır imama."
Tekbir getirilip eller bağlandıktan sonra "vecehtü" okunur ondan sonra yedi tekbir getirilir, her iki tekbir arası orta uzunlukta bir ayet kadar beklenir ve: سُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُلِلّهِ وَلآ اِلَهَ اِللّه وَاللَّهُ اَكْبَرُ (Sübhanellahi vel hemdulillahi ve la ilahe illellahu ve llahul ekber)
Fatiha ve zammı sure okunur, birinci rekaat tamamlanır.
İkinci rekata başlamadan önce bu defa beş tekbir alınır ve her tekbir arası yukarıda yazılan dua okunur.
İkinci rekaat bitirip selam verdikten sonra imam minbere çıkar ve iki hutbe okur, birincide dokuz tekbir getirilir ve hutbe okur (fıtır sadakası ile ilgili hutbe okuması daha uygundur) oturur ve ikinci hutbe için kalktığında yedi tekbir getirir ondan sonra ikinci hutbeyi okur.
Hutbe bittikten sonra namaz biter. İstenirse camidekiler birbirleri ile bayramlaşılır ve dağılır.
Hanefi mezhebi;
Bayram namazı, Erkek, akıllı, baliğ, hür, sıhhatli ve mukim olan herkese vaciptir
Kılınışı;
Kamet getirilmez yerine "Esselatü camiatün" diye seslenir. Niyet edilerek "Allah rızası için bayram namazını kılmak için uydum hazır imama" deyi tekbir getirilir ve eller bağlandıktan sonra "Sübhaneke" okunur sonra üç defa tekbir getirilir ve her tekbir arası "Süphanellehi vel hemdulillahi ve ilahe ilallahu ve Allahu Ekber" sonra normal namazlardaki gibi fatiha ve zamussure okunur birinci rekat tamamlanır ikinci rekâtta fatihadan önce yine üç defa tekbir alınır.
Hanehi mezhebine mensup birisinin Şafii Mezhebine mensup bir imamın arkasında namaz kılması ve ya tersi bir durum da hiç bir sıkıntı yoktur.
Dua ve selamlarla bayramınızı kutlarım…