- 09-09-2016 20:52
- 86
Heyecansız bir bayrama daha merhaba…
Sevgili Bayram;
Yıllar oldu gelişinden heyecan duymayalı. Erken uyanıp tiril tiril kıyafetlerimi giymiyorum artık. Belki inanmayacaksın ama 1. gününde bile uyuyabildiğim kadar uyuyor, en paspal halimle, pijamalarımla karşılıyorum seni şu son yıllarda.
Aramızda şiddetli geçimsizlik var, sen de farkındasındır mutlaka.
Nedenleri sıralanabilir. Hatta tartışabiliriz de saatlerce. Kim haklı çıkar bilmiyorum ama bu kavga günlerce sürer eminim.
Sen de benden uzaklaşmış olmalısın ki pek bir donuk ve soğuk geliyorsun son zamanlarda.
Verdiğin o haz, o mutluluk, yerini hüzne bırakıyor giderek. Hele şu son yıllar…
Oysa harıl harıl hazırlık yapmalıydık sana. Ev temizliğiyle sınırlı kalmamalıydı bu hazırlık.
Çocuklara cıvıl cıvıl kıyafetler, Kesilmeyi bekleyen o mahzun koyunlar,
Birbirinden lezzetli şekerlemeler, mutfakta çatallayıp çatallayıp aşındıracağımız tatlılar…
Velhasıl, hiçbiri yok şimdi.
Neden mi? Savaşmakla meşgulüz çünkü… Savaşın orta yerinde geçen bayram(!)lık günler…
Savaş ve bayram?
Yan yana durabilir mi hiç? Durmaz elbet!
Kurban kesilir Bayram’da. Dağıtılır fakir fukaraya. Eş, dost, akraba ziyaretleri yapılır,
Varsa dargınlıklar, giderilir. Savaşlara son verilir. Öfkenin yerine dualar alır.
Ama nerdeeee? Dedim ya, biz bu bayram da savaşmakla meşgulüz…
Sahi, bu kaçıncı bayram, savaşmakla geçen? Sayamadım ben… O kadar çok ki! Her biri kursağımda kalıyor ve hepsi, bir öncekinden daha çok acıtıyor.
Her bayram, bir öncekinden daha kırılgan ve daha hüzünlü…
Her bayram biraz daha eksiğiz. Biliyorum böyle giderse yok olacağız…
Offf…
Efkârlandım yine.
İçim daralıyor yeminle…
Oysa ben, bayramı bayram gibi yaşamak istiyorum sadece…
Sanırım sen de kırgınsın bize. Bu şekilde karşılandın diye…
Belki de seneye…
Ya da boşver, adettendir hoş geldin sevgili Bayram!