- 18-07-2021 11:16
- 18-07-2021 11:17
- 4008
Korona gölgesinde kutlayacağımız bu 4. Bayram.
Her geçen Bayram hep deriz ya nerde kaldı o eski bayramlar.
Artık eski bayramları bırakın, 4 bayram öncesini aramaya başladık.
Sevgili okurlar, bayramda ne yapılacağını düşünürken, okuduğum bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum,
Tek nefeste okuyacağınız bu hikayeden dersler alınmasını dilerim.
Herkesin bayramda büyüklerinin kalbini alması ve hal hatır sormaları dileğiyle herkese iyi bayramlar…
***
Sabahın altısında uyandı. Aslında çokta derin uyumadı bu gece, heyecan uykusunu bölüp durdu. Duşa girdi, su sanki sevinçle akıyordu bugün. İçinden en güzel duaları ederek çıktı duştan.
Bugün bayramdı, çocukları gelecekti, torunları gelecekti.
Günler öncesinden çamaşırhaneye verip yıkatıp ütülettiği beyaz gömleğini ve siyah pantolonunu huzurevinin kirlenmiş duvarlarına aldırmadan, büyük bir sevinç içinde giydi Erol amca. Yakınlarda ki camiye gidip bayram namazını eda ederek bir an evvel odasına döndü.
Seksen yaşındaydı uzun yıllar memlekete öğrenci yetiştiren bir öğretmen emeklisiydi. Öğretmenlikten emekli olmuştu lakin babalıktan emekli olunmuyordu işte, aylardır gelmeyen çocuklarının bu gün geleceğini umuyordu. Telefonda geleceğini söylemişti kızı, keza oğlu da hatta gelini ve çocuklarını da getireceğini söylemişti.
O gün Erol amca yatağının üzerinde ütülü elbiseleri kırışmasın diye hiç kıpırdamadan gözü kapıda bekledi her çıtırtıda yüreği hopladı. Akşama doğru cep telefonu çaldı arayan kızıydı. “ Babacığım kusura bakma Tayfun arkadaşlarına söz vermiş, hep beraber tatile çıkmak zorunda kaldık çok özür dilerim. Dönüşte ziyaret edeceğim bayramın kutlu olsun ellerinden öperim.” dedi. Erol amca Sesini dik tutmaya çalışarak “ Zararı yok kızım zaten arkadaşlarla çok eğleniyoruz çocuklar gibi şeniz bu bayramda. Siz keyfini çıkarın tatilinizin.” diyerek telefonu kapattı. Gözlerinden yaş süzülürken telefonda elinden yatağa süzüldü. Birden oğlu aklına geldi. O gelirdi mutlaka, gelirdi. Yeniden umutlandı, üstelik torunlarını da getirecekti. Umutla beklemeye devam etti. Bir müddet sonra telefon yeniden çaldı arayan oğluydu “ Babacığım bayramın kutlu olsun. Bir görev için Amerika’ya gittim gelinin Zerrin de çocukları alıp Antalya’ya annesinin yanına gitmiş en yakın zamanda ziyaretine geleceğim.” dedi. “ Sesinin titremesini gizleyemeyen Erol amca “ Sorun yok oğlum, işlerinizi aksatmayın, kendinizi dikkat edin, hem ben çok iyiyim burada, keyfim yerinde, merak etmeyin” dedi ve telefonu kapattı.
Yatağa sırtüstü uzandı gözlerinden akan yaşlar gözlerinin iki yanından yastığa kaydı.
Oğlu bir mühendis, kızı ise bir doktordu. Hastayken onların başında beklediği, dersleri için uykusuz kaldığı geceler, onları hayata hazırlayışı aklından hızla geçti. Ben nerede yanlış yaptım? Hayat böyle miydi? Gibi sorular onu yordu. Öyle özlemişti ki aylardır onları görmüyordu yüreğinin başında özlem adeta yangın çıkarmıştı. Beklenti ve umut pik yaptığı zaman gerçekleşmediğinde dip yapardı. İşte o an insanı da dibin en derinine çekerdi. Gece heyecandan uykusuz kalmış ve gündüzde kıpırdamadan kapıyı gözlemiş olan Erol amca, ortalık alaca karanlığa bürünürken uykuya yorulmuşluğa ve hayal kırıklığına direnemedi, kendisini derin bir uykunun kollarına teslim etti.