- 08-02-2024 16:13
- 08-02-2024 16:14
- 198
Artan hayat pahalılığı altında en çok ezilenler, özel sektör ve kamuda çalışan işçi ve emekçilerdir.
Kamu emekçileri ve işçilerin çoğu, ayın başını getirmek için banklardan kredi veya avans çekerek borçlanmış durumda.
Çoğu emekçi ile işçinin maaşı neredeyse direk bankaya gidiyor.
Emekçiler aldıkları ücretin insanca bir yaşam için iyileştirilmesi talebiyle yıllardır mücadele veriyor.
Çünkü hayat pahalandıkça emek ucuzluyor ve artan enflasyon karşısında işçinin maaşı her geçen gün daha hızlı eriyor.
Ekonomideki kötü gidişat ve belirsizlik yüzünden çalışanların emeklerine karşılık aldıkları ücret yetmiyor.
Yaşanan ağır ekonomik koşullar altında yaşam mücadelesi veren kamu emekçilerinin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi talepleri, hiçbir dönem tam olarak karşılanmamıştır.
Zamlar en çok emekçiyi vuruyor.
Artan gıda fiyatları yüzünden iyi ve sağlıklı beslenemeyen işçiler bile vardır.
Telefon, elektrik, su, doğalgaz faturasını ödeyemeyenler var.
Bozulan ekonominin sorumlusu elbette emekçi ve sendikalar değil.
Emekçilerin ve işçilerin insanca yaşamasına yetecek ücret almaları, sosyal hakları, iş güvenceleri, işveren ile ilişkilerinin düzenlemesinde en büyük rol, sendikalara düşmektedir.
Bu nedenle sandıkların öncelikli görevi, üyesi oldukları işçi ve emekçilerin ekonomik sosyal refahını artırmaktır.
Bu doğrultuda sendikalar icap ettiğinde ve yeri geldiğinde demokratik hak arayışını başlatıp eylem ve etkinliklerde bulunmaya öncülük etmektedir.
Sendikaların temel görevi dar günde işçinin yanında olmaktır.
Sendikaları da var eden ve güçlü kılan, işçi ve emekçilerdir.
Çünkü sendikalar, gücünü emekçiden alır.
Sendikalar bu bilinç doğrultusunda sürekli emekçinin yanında olmalı, halinden en çok onlar anlamalıdır, talep ve isteklerini dikkate almalıdır.
Sendikalar, emekçilerin hak ve ücret konusunda kendilerinden şikâyetçi olacakları bir yaklaşım içerisinde olmamalıdır.
Sendikalar tam tersine işçi ve emekçinin hakkını savunmalı, sahip çıkmalı, zor günde yanlarında olmalıdır.
Yaşanan zor ekonomik şartlarda yeterli bir ücretin, işçilerin en önemli talebi olduğunu en çok sendikalar bilir.
Yakın bir zaman içerisinde Batman Belediyesinde çalışan 1 binin üzerinde belediye şirketi personelini kapsayan yeni Toplu İş Sözleşmesi (TİS) imzalanarak yürürlüğe girdi.
Batman Belediyesinin şirket işçileri dört gözle bekledikleri zamlı maaşlarını hayırlısı ile bu ay alacak.
İşçilerin yeni TİS ile birlikte sendikadan şikâyetçi olduğu, kulağımıza kadar geldi.
İşçilerin ekonomik haklarla ilgili sıkıntısı olunca akla ilk gelen işveren oluyor.
Ancak emekçiler, bu kez işverenden değil, onların haklarını savunan sendikadan şikayetçidir.
Batman Belediyesi şirket çalışanları, üyesi bulundukları DİSK’e (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) bağlı Genel-İş’in (Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası) her üyeden aldığı 1 yevmiyelik sendikal aidat kesintisini çok buluyor.
İşçiler bu oranın 3’te 1 kesinti oranına düşürülmesini talep ediyor.
Sendikanın her belediye işçisinden aylık olarak aldığı aidat, ücrete göre 750 ile 900 lira arasında değişiyor.
Özelikle yılsonuna doğru vergi dilimi arttıkça çalışanın maaşı azalıyor.
Sendika üyeliğinden dolayı kesilen bir yevmiye, maaşa bölündüğünde neredeyse bir buçuk yevmiyeyi buluyor.
Yani Kasım ayında bir işçi 20 bin lira aylık maaş alacaksa, sendika aidatı olarak 900 lira kesinti yapılıyor.
Bu rakam da işçinin cebinden çıkıp sendikanın kasasına giriyor.
Her işçiden 900 lira kesilmesi, az bir miktar değil elbette.
İşçinin hayat pahalılığı altında zor bir dönem geçirdiğini önce sendikanın anlaması gerekir.
İşçiler 1 yevmiyelik kesinti konusunda sendikadan anlayış bekliyor.
Sendikanın hiç aidat almamasını savunmuyorlar, sadece makul bir rakama indirilmesini istiyorlar.
Bir yevmiyelik kesinti, işçiyi mağdur ediyor.
Bu yüzden emekçiler, sendikaya tepkilidir.
Sendikanın, bu haklı tepki ve talepleri göz ardı etmeyerek, emekçilerin bu mağduriyetini bir an önce gidermesini umuyorum.