- 23-03-2017 22:28
- 132
Hani bir kurumun alanıyla ilgili temel çalışmalarını yapması takdire ya da habere konu olamaz derim birçoğunuz gibi ama.
Kurumlarımız bunu göz ardı edip durmuş ve en temel hizmetlerini yapmamış ise Yapmaya başladığında takdire konu olabilir.
“Mezarlıklar temizleniyor” diye haberi okuyunca sevindim.
Amiyane tabirle, helal olsun diyesim geldi.
Geçmişine saygısı olmayanın geleceği olmaz diyenlerden biri olarak çalışmayı çok yerinde ve Belediyenin, yıllardır göz ardı edilen bir konu olarak artık mezarlıklara el atıp biraz da olsa çeki düzene kavuşturmaya çalışması önemlidir diye düşündüm.
Geçen yaz Aydınkonak mezarlığında mezarların arasında uzayıp kurumuş yaban otlarının sözüm ona temizlenmesi niyetiyle ateşe verilmesi, mezarlığı savaştan kalma kapkara bir hale sokmuş ve birçok insanı yaralamıştı.
Umuyorum ki bu sene belediyenin söylendiği gibi haftada bir yapacağı mezarlık temizliği yukarıda bahsettiğim cahilce davranışları gerekli kılmaz ve insanlar çalı çırpıya çöpe pisliğe takılmadan kaybettikleri sevdiklerini ziyaret edebilir.
***
Sempatik Değil Ama Empatik
Almanya ve ardından Hollanda ile başlatılan krizin geldiği boyut devletler ve devlet büyükleri açısından rezil bir haldir.
Avrupa ülkeleri bir-bir kapılarını kapatmaya, referandumla ilgili evet çalışması yapacak hükümet bakanlarını ve temsilcilerini engellemeye başladığından beridir o bildik tavır sergileniyor.
“Haddinizi bileceksiniz” “Misliyle karşılık verilecek” vs.
En son kapılarını kapatanların kervanına İsveç de katıldı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker'in İsveç'in Başkenti Stockholm'de anayasa oylaması kampanyası kapsamında dün yapacağı toplantı için kiralanan lokalin sözleşmesi iptal edildi.
Ne oluyor, koparılan bu vaveylanın sebebi nedir diye düşünürken bir haber sitesinde “Hollanda’nın Skandal Kararının Sebebi Ortaya Çıktı” başlıklı bir haber yorum yayınlandı.
Haberde Hollanda'da çarşamba günü yapılacak seçimler öncesi, kampanyaların Türkiye ve Müslüman karşıtlığı üzerinden yürütüldüğünü, yaşanan krizin ardında da bu gelişmenin yattığı dillendiriliyordu.
Haber yaşanan krizi özetle şöyle açıklıyordu.
Hollanda’da yapılan son anketlere göre; aşırı sağcı Geeert Wilders önde gidiyor.
Türkiye ve Müslüman karşıtlığı üzerine seçim kampanyasını kuran Wilders'i; Başbakan Rutte takip ediyor.
Ve aralarında yüzde bir gibi küçük bir fark varmış.
Anketlere göre Rutte yüzde 17 oranına sahip, Wilders ise yüzde 16 oranına kadar yükselmiş, Başbakan Rutte de, koltuğunu kaybetmemek için Wilders gibi nefret dolu açıklamalar yapıyormuş.
Mantıklı bir yorum diye düşünüyorum hatta düşüncemi bu yakada da devam ettirirsem.
Avrupa ülkeleriyle dört başı mahmur nur topu gibi krizimiz neredeyse ana muhalefet partisi başkanı Kılıçdaroğlu’nu bile “evet” çi yapacak yapacak diyenler var.
Daha geçen hafta krizin Almanya ayağı henüz yeni başlamışken, Almanya’da yaşayan bir dostumun “Kararsızdım ama Almanya kararımı netleştirdi ve sandığa gidip evet oyu vermem gerektiğini gösterdi” mealinde yaptığı paylaşım gerilimden beslenenin sadece Hollanda gibi, seçime giderken milliyetçi oyları toplamaya çalışanların olmadığını hissettirdi.
Doğrusu, uçağı engellenen ya da karayolunda önü kesilen bakan ya da milletvekili görüntülerine alışkın bir coğrafyanın insanı olarak, yaşananlar çok da ilginç gelmiyorsa da bize bu durumu kabul etmek mümkün değil.
Çok da ummuyorum ama yapılan haksızlığın, haksızlığa uğrayanda daha önce benzer haksızlıklar yapanlar olarak empati duygusunu geliştirmesini dilerim.