- 22-02-2015 20:14
- 126
2007 yılında kurulduğundan bu yana Batman basınının, eleştirilerle gündemden düşürmediği bir üniversite Batman Üniversitesi.
Bazen haklı bazen haksız yerel basında çıkan haber ve yazılarla Batman Üniversitesinin Rektörü Prof. Dr. Abdulselam Uluçam’la cumartesi buluşmaları kapsamında, bir araya geldik.
Biz sormadan kendi başladı anlatmaya. Hatta öyle bir anlattı ki neredeyse hepimiz, oyuncakları elinden alınmış çocuk misali, öylece kala kalmış ne soracağımızı şaşırmıştık. Elbette ki Sayın Uluçam hızlı hamlesiyle hepimizin sorularını, elimizden almış ve soracaklarımızın neredeyse tümünü hatta fazlasını dahi anlatmış olsa da biz anlattıklarından, yeni sorular türetme beceriklisi gazeteciler olarak, peşin bir yenilgiyi kabul etmemiştik. Galip gelmesek de mağlubiyete gark olmamış, maçı berabere bitirmiş; Batmanlıların deyimiyle pata pata ayrılmıştık sahadan.
İşin şakası bir yana, elbette ki bu bir müsabaka değildi. Sayın Uluçam’ın yoğun programı arasında, bir cumartesi sabahını bize ve sorularımıza ayırmış olması ve açıklıkla samimiyetle sorularımızı, daha biz sormadan cevaplamış olması ince bir davranıştır.
Sayın Uluçam’ı dinlerken yeni kurulan bir üniversitenin rektörü olmanın, ne kadar güç ve zahmetli olduğunu hissettim. Kurulmasından bu yana 7 yıl dahi geçse, hala en temel konularda birçok temel kaidenin yerine oturtulamadığını; ama bunu oturtmaya çalışan bir rektörümüzün olduğu kanaatine vardım.
Diğer kurumlarla koordineli çalışarak, çözüme kavuşturulabilecek birçok problemin maalesef ki kurumların, bencil ve gamsız iletişimsizlikleriyle hala Batman Üniversitesi ve öğrencilerini saçma sapan durumlara muhatap kıldığını düşünüyorum.
Büyük oranda taşındığı yeni yerleşkesinde, öğrencilerin ulaşım sorunu yaşaması, öğrenci yurtlarının kız ve erkek yurtları olarak, şehir merkezi ve yeni yerleşkeye ayrı ayrı konumlandırılmış olması. Derslikleri şehir merkezinde olan kız öğrencilerin, yeni yerleşkedeki yurtta kalmak zorunda olduğu, aynı şekilde dersliği yeni yerleşkede olan erkek öğrencilerin yurtlarının şehir merkezinde bulunması kadar abuk ve saçma bir sorun olamaz herhalde. Rektör Uluçam da bu durumdan şikayetçi. Ve bu durumun değiştirilmesini talep etmiş olsa dahi, konu üniversite yönetiminin dışında Kredi Yurtlar Kurumunun yetki ve sorumluluğunda olduğunu biliyoruz.
Sayın Uluçam’ın dikkat çektiği önemli ve ilginç bir husus vardı. Batman Üniversitesi Batman’da kızların okullaşma oranını arttırdı, kızlarını başka illerde üniversiteye göndermek konusunda, kaygılı anne ve babalara çocuklarını kendi memleketlerinde okutma imkanı sağladı. Muhakkak ki anne ve babaların bu tutumu eleştirilmelidir. Fakat eleştirirken, haklı ya da haksız kızlarını, kendilerinden uzakta okutmak istemeyen ebeveynlere Batman Üniversitesi’nin çare olduğu da unutulmamalıdır.
Evet, bu önemli ama ilginç değil. İlginç olan şu ki bu tutum, Kozluk Meslek Yüksek Okulu Çocuk Gelişimi Bölümünün talebini arttırmış ve yerleştirme taban puanını başka üniversitelerin tıp fakültelerinin puanına eşdeğer kılmış. Acı ama gerçek şu ki anne babalarının kaygısından dolayı Batmanlı ya da Kozluklu genç kızlar, yerleştirme sınavlarındaki başarılarına rağmen tıp değil, çocuk gelişimi bölümünde okumak zorunda kalıyor. En azından bu durum, hiç okumamalarından daha iyidir, deyip kendimizi teselli ediyor ve soruyoruz: Neden tıp fakültesi yok? Batman Üniversitesinin cevabı da açık; nüfusu 600 bini geçmeyen illerde, maalesef ki tıp fakültesi açılamıyor.
Sayın Uluçam, defalarca tekrarlıyor bölüm açmak kolay ama bölüme öğrenci almak, en az 3 yardımcı doçent ya da doçent kadrosuyla mümkün. Bulamıyoruz, diyor. Buyurun siz bulun, getirin, biz bölümü açıp öğrenci almaya başlayalım.
Kolay değil, elbette mevcudu bile korumak güç bu memlekette. Bakın ne diyor rektör? “6-7 Ekim olaylarında, 6 öğretim görevlisi istifa edip gitti.”
Ez cümle, hatasız kul olmaz; muhakkak ki eksiği, hatası vardır. “Ben değil, biz olmalıyız” diyor, sohbetin sonunda Sayın Uluçam ve buna inanarak, bizi de inandırarak söylüyor.