- 31-05-2017 00:34
- 2
Sosyoloji mezunu olsaydım, köyden kente zorunlu göçün yarattığı sosyo-ekonomik sorunlar, kent-köy yaşamı arasında kalan insanların ruh hali ve bunlardan kaynaklı yaşanan problemleri anlatmakla başlardım yazıma...
Ama çok şükür değilim...
Lakin öyle derin analiz ve derlendirmeler, kafamı bulandırıyor çoğu zaman…
Zaten bugüne kadar sosyologların konuyla ilgili değerlendirmelerini okuyup durdunuz.
Zorunlu göçe tabi tutulan insanlar, hayvanlarını, kapacaklarını alıp şehir merkezlerine göç ettiler,
Kendilerine kent yaşamı içinde ufak bir köy yaşantısı kurmaya çalıştılar,
Hayvancılıktan başka uğraşabilecekleri, yapabilecekleri iş yoktu falan filan…
Bakmayın falan filan dediğime...
Önemli tespit ve değerlendirmeler bunlar.
Ama daha önemli konular var...
Besicileri kent merkezinden çıkarmaya çalışıyor kent idarecileri.
Ahırlardan yayılan kötü koku ve partiküllerin, kentteki canlıların sağlığına olumsuz etki ettiğini söylüyorlar.
Haksız da sayılmazlar...
Hem ahırların kent görüntüsüne etkisi de pek olumlu değil.
Zaten besiciler de kent merkezinde durmak istemiyorlar.
Hayvan sürülerini alıp gidebilecekleri,
Ahırlar kurup rahatlıkla hayvancılık yapabilecekleri,
Sağdıkları sütü kaynatmak için dev kazanlar kurabilecekleri,
Koyun yünlerini kırpıp, yıkayabilecekleri,
Meralara yakın bir yaşam alanı istiyorlar...
Kent merkezinde sıkışıp kalmanın zorluğunu yaşıyor onlar da...
Lakin “git” derken yol göstermek gerek yolcuya.
“Al başını git”
“Nereye gidersen git”
Ya da daha ileri gidip “defol git” demek yakışıyor mu Batmanlıya?
Ne olursanız olun ama nankör olmayın, benden söylemesi...
Yahu elini koymuş gibi doğal süt ve yoğurda, ev yapımı peynire ulaşan sen değil misin?
Marketten aldığın yoğurt ile koçer-besici ailelerden aldığınız yoğurt hiçbir olabilir mi?
Market sütünü kullanarak yaptığın sütlaç ile doğal süt kullanarak yaptığın sütlacın lezzeti bir mi? (Wallahi değil…Bizzat hafta sonu sevgili okurumuz Merve Kavak’ın pişirdiği lezzetli sütlaçlarda bu ayrımı fark ettim)
Her yıl yatak döşeğin yününü ucuz yoldan değiştiren sen değil misin?
Eeee madem öyle...
O halde yapılacak tek bir şey var...
Besici aileler tek tek kayıp altına alınmalı,