- 05-05-2022 08:22
- 05-05-2022 09:22
- 282
Her sözün bir hikayesi vardır “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” sözünün de bir meteforu var isterseniz bir dinleyelim;
-“1823-24 yıllarında Habeşistan'da bir zürafa yakalanır ve Kavalalı Mehmed Ali Paşa dönemin padişahı II. Mahmud Paşaya bu zürafayı hediye olarak gönderir. Paşa zürafaya bakar ne işe yaradığını anlamaya çalışır ve yaverinin Zürafanın üzerine binmesini ister. Zürafa korkar ve sağa-sola koşmaya başlar yaver de ne yapacağını şaşırır ve yıllarca dilimize pelesenk olmuş bu sözü söyler; “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete”
Bu söz yıllarca geçmesine rağmen günümüzü çok güzel özetlemektedir.
Düne kadar pandemi vardı şimdi de geçim sıkıntısı bakalım yarın ne olacak?
Kıyamet olmayacağı kesin ama alametleri her geçen gün daha da belirginleşiyor.
Bu alamet zürafaya binildikten sonraki alamet değil daha vahim, daha acı ve daha keskin bir alamet…
Yargının, adaletin, eşitliğin, ifade özgürlüğünün alabildiğine tartışıldığı, hak aramanın neredeyse imkânsız hale geldiği, her alanda siyasi görüşlerin tercih edildiği günümüz Türkiye’sinde insanlar artık daha da fakirleştirilip, köle şartlarına alıştırılmak isteniyor.
Herkese adalet ve hukuk derken birileri savunma hakkına kafa atıp (!) yanına kar kalabiliyor.
Savunma her nedense savunulamıyor çünkü yukarıdan siyasi kaygılar dile getirilip baskılar kuruluyor, aksi uygulamalar görevden almalarla sonuçlanıyor.
Güvenliği tesis etmekle yükümlü olan birini tamamen savunmasız hukuk adamını darp etmesi çok vahimdi ancak daha vahim olan ise, hukuk kimliği ile siyasi kimliğini bir arada taşıyan Akif’lerin sessiz kalmasıydı.
Dün sessiz kalanlara sessiz kalınmaması için birilerinin çığlık atması gerekmiyor mu? Sesiz çığlıklar yıllar önce haksızlıklara uğrayanlar için yükselebilseydi bugün bu çığlıkları umut olarak beklemezdik. Kimse yarın ne olacağını bilemez bu nedenle mazluma sahip çıkmak olası haksızlıkları da önler.
Alametler biter mi?
Bitmez elbet daha nice alametler var.
Baksanıza Arife günü Gazetemizde manşetten verdiğimiz haberi hatırlarsınız;
Komutanımız bir sohbet sırasında Bakanı yerdiği için merkeze alınmış.
Bundan böyle herkes fısıltı ile konuşmak zorunda, kuşlar her zaman birilerine haber uçurabilir! Büyük alimler her zaman söyler kıyametin alametlerinden biri de; insanların birbirleri ile fısıldayarak konuşması…
Alametler bitmez dedik ya aynen öyle kimileri doğal gaza yapılan zamların çaresini kuru fasulyede görüyor (!) kimileri elektrik faturasını ödemeyerek siyasi rant elde etmeye çalışıyor, kimileri zamlara inat sokaklara süs ışıklar yapıyor. Birileri de yapılan zamlara ‘mini zam’ diyerek meşrulaştırıyor. Birileri de çıkıp gözleri ışıldayarak, ‘bayrak inmeyecek, ezan susmayacak’ diyerek, hayat pahallığına kılıf uydurmaya çalışıyor. Birileri de çıkıp garantili yolları, köprüleri, havaalanlarını ekonomi dahiliğine benzetiyor.
Daha neler neler…
Biz mi binmişiz bir alamete, yoksa bizi mi bindirmişler bir alamete gidiyoruz kıyamete kimse bilmiyor!
Herkes bir şey bekliyor ama neyi beklediğini bilmiyor. Halinden memnun olanlar inadına asılıyor siyasi tercihine, biniyor Padişahın zürafasına, isyanlarda olanlar ise öfkesini biriktiriyor büyük bir fıçıda…
Hadi bakalım hayırlısı…
Umarım her şey gönlünüzce olur, iyi Bayramlar Türkiye…