- 23-03-2016 20:42
- 21764
Geçmiş yıllardan bu yana, siyasi sorunları en derinden yaşayan şehirlerden biridir Batman.
Ülke ve bölge sorunlarından ayrı tutamayacağınız, 90’lı yılların sancılarını da, 2000’li yılların gelgitlerini de birebir yaşamış kentlerden biridir.
Ve politiktir Batman halkı.
En küçüğü de en yaşlısı da siyasetçidir kendi çapında. Siyasi düşünür burada herkes, düşünmekle yetinmez konuşur ve hatta birebir siyaset yapar ayrıca.
Sohbetler de döner dolaşır siyasete gelir burada. Otobüste, sokakta, okulda, evde, işyerinde… Kısacası en az iki insanın bulunduğu her yerde siyaset konuşulur mutlaka.
“Siyaset konuşabilecekleriniz” ve “siyaset konuşamayacaklarınız” diye bir kategori de yoktur haa.
Arkadaşlarınızla, eşinizle, çocuklarınızla, komşunuzla, meslektaşlarınızla… Kısacası gün içinde muhatap olduğunuz herkesle siyaset konuşabilirsiniz. Tartışa da bilirsiniz, aynı noktada buluşa da bilirsiniz hiç fark etmez.
Böyle politik bir kentte vekillik yapmak ise ayrı bir hassasiyet gerektirir. Zordur şüphesiz.
Zira bütün buhranlı günlerde en önde olmayı gerektirir Batman’da vekil olmak.
Halkın arkasından sallana sallana değil de en ön sırada kendini arkandakilere siper ede ede yürümeyi gerektirir.
Herkesten daha yüksek sesle eleştirmeyi, herkesin hissettiğini en doğru cümlelerle ayıklayıp anlatabilmeyi gerektirir.
İçinde bulunduğunuz partinin A ya da B partisi olması hiç fark etmez, halkı önce anlamak gerekir.
Anlamak için ise birebir yaşamak gerekir.
Öyle damdan düşer gibi “bölge halkının acılarını biliyorum” demekle olmaz bu iş. Gerçek manada o acılarla yoğrulmak önemlidir.
Sadece demeçlerle değil, tepeden tırnağa bütün eylem ve tutumlarınızla barışın en büyük savunucusu olmanızı ve bunun için emek harcamanızı gerektirir.
Bu evrelerden geçip halk tarafından vekil seçilebildiyseniz o halde siz, bir vekilden daha fazlası olabilmişsinizdir.
Batman Milletvekilleri Mehmet Ali Aslan, Saadet Becerikli ve Ayşe Acar Başaran gibi…
***
Batman Milletvekillerini ayrı bir yazımda detaylıca ele alacağım ancak son günlerde haksız eleştirilere maruz kalan Mehmet Ali Aslan’a ayırdım bugünkü yazımı.
Sayın Aslan, bir vekilden daha fazlası olabilenlerden…
Neden mi?
2015 yılının Kasım ayında Meclise girdiğinden bu yana hemen hemen bütün zamanını bölgede geçirdi.
Seçim sonuçlarının açıklandığı haftayı henüz dün gibi hatırlıyorum.
Meclisteki yemin törenine dahi katılmadan Milletvekilleri Ayşe Acar Başaran ve Saadet Becerikli ile birlikte soluğu, çatışma ve operasyonların baş gösterdiği Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde aldı.
Yemin töreninden sonra yönünü Şırnak’ın Cizre, İdil ve Silopi ilçelerine çevirdi.
Bölge yanıyordu çünkü. Ankara’da kendilerine ayrılan makam odalarında oturmak yerine, bölge halkı ile omuz omuza olmayı seçti vekiller.
Ateşlerin yükseldiği Mardin’in Nusaybin ve Dargeçit ilçelerine ve Sur’a gittiler sonra.
Savaşın yaşandığı yerlere gözlerini ve kulaklarını kapatmadılar.
Nerede bir haksızlık yaşandıysa “dur” demek için oradaydılar.
***
Milletvekili Aslan’la ilgili haber arşivimizi karıştırıp, sosyal medya hesabındaki Meclis konuşmalarını da büyük bir titizlikle inceliyorum şimdi.
Meclis konuşmalarının hemen hemen hepsinde Hasankeyf’i gündeme getirerek, antik kenti ön planda tutmuş, ömrü 50 yıllık bir baraj için 12 bin yıllık tarihi Hasankeyf’in heba edilmemesi gerektiğini savunmuş ve bu savları hem dini hem ekolojik olarak açıklamış Sayın Aslan.
Batman ve Mardin’de, hakkında soruşturma açılan eğitimcileri konuşmuş Meclis kürsüsünde.
Sınavlarda en başarısız iller arasında yer alan Batman’ın eğitim sorununu gündemleştirmiş.
Batman’ın işsizlik sorununu, Mecliste yaptığı konuşmada konunun muhatabına soru olarak yöneltmiş.
Batman’da tarihi geçmiş gaz fişeklerinin kullanımını yine Meclis kürsüsünden eleştirmiş.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Arapça yazılı soru önergesi vermiş.
Yaptığı bütün konuşmalarda Süryanice, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe selamlamalar yaparak bütün dillere ve bütün dinlere saygı duyulması gerektiğini öğretmiş.
***
Ülke bir yangın yeriyken, her gün onlarca insan hayattan kopup giderken, canımızı en çok savaş acıtırken vekillerden Batman’ın arka plandaki sorunlarına odaklanmalarını bekleyenlerden miyim?
Asla!
Lakin eleştirilerini bu yönde gerçekleştirenler var aramızda.
Yapılan bazı eleştiriler ise katıldığı cenaze törenleriyle alakalı. Yahu ortada ölüm varken, söz bitip boğaz düğümlenmişken, acıyı paylaşıp taziye yerinde bulunmayı hata sayacak kadar mı kin ve nefret dolusunuz?
Cenazede yaptığı konuşmasında “Anne ve babalar çocuklarını kaybettiği halde başka çocuklar ölmesin diye barış diyor. Biz hep barış diyoruz ama barış dedikçe katlediliyoruz” sözlerini kullanmış Sayın Vekil. Peki, bu sözlerin neresi yanlış söyler misiniz?
Cizre’de, bodrumlarda karşılaştığı vahşetleri örnekleyip “kadınlarımız, çocuklarımız, gençlerimiz buralarda katledildi, onlar şehittir ve biz onlarla gurur duyuyoruz” dediği için mi hedef aldınız kendisini? Peki, o bodrumda katledilenlerden biri sizin çocuğunuz olsaydı ne hissederdiniz?
Yoksa Sayın Aslan, barışı gerçek manada istediği için mi bu kadar kızgınsınız ona?
Yapmayın Allah aşkına…
Savaş çığırtkanlıkları her geçen gün daha güçlü yankılanırken, halen barışı haykıran insanları daha fazla sahiplenmemiz gerekmez mi?
O vekil ki Batman’da olaylı geçen bir eylemde güvenlik görevlilerine dönüp “Biz sizin de ölmenizi istemiyoruz, sizin için de buradayız” diyerek koca bir alkışı hak etmişti. Ama siz bunları dahi görmezden geldiniz.
Birçok demeciyle ve eylemiyle aslında çok büyük mesajlar vermesine rağmen sanırım kalbi paslanan insanlar tarafından yanlış anlaşılıyor Sayın Aslan.
Mütevazılığı veya samimiyetinden şüpheli misiniz?
Samimiyetini anlayabilmeniz için, hemen hemen her gün Batman’da bulabileceğiniz Sayın Vekille bütün önyargılarınızı ve öfkelerinizi bir kenara bırakarak sadece birkaç dakika konuşmanız yeterlidir.
Ayrıca lüks ve konforu elinin tersiyle ittiğini, kullandığı araçtan dahi çok rahat anlayabilirsiniz.