- 03-09-2015 20:39
- 34
Türkiye’de 7 Haziran’da heyecanlı geçen seçim dönemini atlattık. Heyecanla ve inanarak herkes sandıklara gidip oy verdi.
Washington merkezli Pew Araştırma Firmasının yayımladığı en son verilere göre Türkiye, 2011 yılı genel seçimlerindeki yüzde 84,4 oy kullanma oranıyla OECD ülkeleri (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü )arasında ikinci sırada bulunuyor.
Yani oy verme oranı en yüksek ülkelerden biri Türkiye çıkmış.
7 Haziran seçimlerinde de tatillerini yarıda kesip yine sandıklara gittiler.
İnsanlar oy vermeyi vatandaşlık görevi bilip sandık başında iradelerini gösterdi.
Buraya kadar her şey yolunda görünüyor.
Aradan geçen zaman dilimi 3 ay oldu. 4 parti, hükümeti kuramayanınca halka yeniden seçim sandıkları göründü. 1 Kasım’da yeniden ve yine oylar kullanılacak.
Seçim demek bütçe demek, ekonomi demek, maliyet demek. Ebette ki bu yükü çeken halk. Seçimlerin halka geri dönüşümü kocaman kocaman vergilerle oluyor. Neyse ki vergi ödeyen bünyemiz alışık kaldırıyoruz. İki söylenir üç öderiz. Orda sıkıntı yok!
Sıkıntı bu seçimlerden sonra ne değişeceğidir.
Elimizde 4 parti var. Bu 4 partinin oy yükseltme gibi bir durumu yok. Çünkü bu süre zarfı içinde halkın fikrini değiştirecek herhangi bir icraat yapılmadı.
Ekonomide bir iyileştirme mi oldu? Refah mı yükseldi? Özgürlük demokrasi mi geldi? Bakıyorum hiç birinde bir adım ileriye götürecek icraat yok elimizde.
Ülke ateş topuna döndü. Katliam gibi ölümler yaşandı. İnsanlar tedirgin huzursuz. Her gün “bugün daha kötü neyle karşılaşırız” düşüncesi kafamızda yer ediniyor. Ne yazık ki huzursuz edici olaylar da yanı başımızda yaşanmaya devam ediyor.
Bu dört partiyi incelediğimde elimde oyunu yükseltecek hiçbir veri göremiyorum.
MHP belli bir kesimden oy almaya mahkûm bir parti. Belli dönemlerde barajı aşamayacak kadar yetersiz. Bu dönemde barajı aşacak ama oylarını yükseltebileceği herhangi bir icraatı yok.
CHP, sosyal demokrat olduğunu savunan, emekçi sınıfın sosyal, ekonomik ve kültürel haklarının genişletilmesi amacını kendine ilke edinmesi gerekirken burjuvazi bir particilikten öteye gidememiş sadece yetersiz bir muhalefet olarak yerinde durmuştur.
HDP yüksek bir çıkış yakalamış bunu sadece kendi tabanından alarak değil de yeni bir oluşum adı altında belki de ilk defa Türk’lerin bu anlamda güven duyup oylarını vermesiyle barajı aşmıştır.
Tabi PKK’nin yeniden seçim sürecinde eline silah alarak sanki bile isteye HDP’nin oylarını düşürme çabasına girmesi ayrı bir olay. Kimin, neye ve kime hizmet etiği belli olmayan bir döneme girmiş durumdayız.
AKP’nin ise ülkenin kaos ortamına girmesinde en büyük etkenlerden biri olduğu ortada. Barış dilinden uzaklaşarak baskıları artırarak ülkeyi çıkmaza sokmakta. Halkı ve medya kuruluşlarını sindirerek oyları yükseltme çabasına girmiş
Gidişat benim gözümde öyle parlak değil. Tabi böyle kaos ortamında insanlar çıkış kapısı için kendilerine en uygun partiye oy verecekler. Ya da değerlerine en yakın olan partiye diyelim.
Ben bu süreci ve partileri değerlendirirken anlayacağınız boşa koyuyorum dolmuyor doluya koyuyorum almıyor.
Tabi değerlendirmeler ve bakış açıları farklı. Bu yüzden yeni seçim sizler için hayırlı olsun.