- 13-11-2014 19:20
- 116
Bunun adı kaza değil. Bunun adı ihmalkârlık, bunun adı vurdumduymazlık, bunun adı umursamazlık.
Bunun adına ne derseniz deyin ama kaza demeyin.
Başladığından bu yana üstünden aylar geçmiş hala bitirilmemiş birçok nahoş duruma yol açan kazalara davetiye çıkaran bir köprülü kavşağımız var.
Diyarbakır’a gitmek üzere Van’dan yola çıkan gıda malzemesi yüklü tır, bitirilmesi geciktirilmiş köprülü kavşağımızda, 10 metre yükseklikten aşağıya düşerek, tırın sürücüsünün, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmasına yol açtı.
Buna ilişkin hiçbir şey demeye lüzum yok. Zaten gazetemiz her gün köprülü kavşağı haber yapıyor. Ama ne hikmetse hiçbir şey değişmiyor.
Bazen arkadaşlar yahu şunu da yazsanıza niye yazmıyorsunuz diye çeşitli konularda sitem ediyor.
Haklılar haksız demiyorum ama her yazdığımızla birilerine bir şeyleri hatırlatsak da pek bir hükmü olmuyor. Kimsenin harekete geçtiği soruşturduğu sorguladığı yok.
Öyle dediğimizle kalıyoruz, yazdığımızla kalıyoruz. Valilik desen aynı Belediye desen aynı.
İki güç odağı var ikisi de birbirinden beter.
Biri hükümet ki AKP, diğeri belediye ki o da BDP ya da HDP.
Elbirliğiyle bir barışı doğrultamadılar. Biri dediklerinden caymaya başladı güvensizliği besliyor. Diğeri yaklaşan seçimlere dilini daha da sertleştirerek hazırlanıyor. Biri kurumlarda kadrolaşma derdinde memuru amiri ne yapmış ne yapmamış vatandaş ne kadar mağdur umurunda değil. Diğeri zaten vatandaşı delik deşik çöp içinde yanık yıkık bir şehirde belediyecilik yaptığını sanıyor.
İki parti var ama tek partili dönemleri mi yaşıyoruz. Alanlar paylaşılmış, her biri kendi alanında alternatifsizliğinin sefasında.
Hükümet saçma sapan muhalefet partilerinin ve liderlerinin abuk subuk politikalarıyla, alternatifsizlikten kendi iktidarının devamını sağlamaya dönük yasal düzenlemeler ve icraatlarla şımardıkça şımarırken, adına çözüm süreci dediği ve korkak ürkek adımlarıyla gündemde tutmaya çalıştığı bir çözümsüzlüğün reçetesi olarak yasaklar ve abartılı güvenlik tedbirleriyle güvensizliği artırıyor.
Kürt muhalefeti de aynı şekilde hükümetin abartılı güvenlik tedbirlerini haklı olarak gerekçe göstererek dilini ve tehditlerini sertleştirdikçe sertleştiriyor ve bu dille kontrol edemiyoruz dediği gençlere yakıp yıkmaları için alan açıyor ya da mevcut alanları genişletiyor.
İnsanlar barıştan, barışın dilinden ve umudundan uzaklaştıkça uzaklaşmaya başladı.
Tarafların birbirine güven ve inancı azaldıkça vatandaş tarafların ikisine de lanet okumaya başladı.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir parti de kalkmış “mağdurum da mağdurum” nakaratını her yerde okumaya devam ediyor. Arkadaş ne kadar pis bir memleketimiz var nerden tutsan elinde kalıyor. Nasıl bir ruh halidir üstümüze yığdınız.
Hani her kış olduğu gibi bu kış da her yeri is ve duman kapladı ya.
Doğal gaz kullanımı artsa kısmen çözüm olacak ona ben de inanıyorum ama hani şunu diyenler var Batman yerleşim yeri olarak çukurda kurulmuş, kentin üstüne çöken bu kir is ve dumandan hiçbir zaman kurtulamayız diyorlar ya.
Kentin haleti ruhiyesini kirleten bulandıran katlanılmaz kılan onca politik bağnazlık haline de aynı yorum yapılabilir mi diye düşünüyorum.
Mevcut çukurumuz yetmiyormuş gibi çukuru daha da derinleştiren ve yaşamak zorunda bırakıldığımız bunca saçmalığa, beni, sizi, hepimizi bu çukura ve bağnazlıklarına gömen zihniyetlerin hepsine lanet olsun.