BU ELBİSE BU BEDENE UYMUYOR!

Her elbise her bedene uymaz.

Fıtratın giyilen elbise ile uyumlu olması lazım.

İslam fıtratı üzerine olana Frenk elbisesi uymaz, uyduramazsınız.

Her şey Frenk mukallitliği (Batı taklitçiliği) ile başladı. Batı giysileri, Batı adetleri, Batı yaşantısı bizi bizden almaya çalıştı.

Ancak; onların alışkanları, onların yaşantıları, onların durumları ile bizimkiler çok farklı idi. Zorla giydirilmeye çalışılan “Deli Gömleği”ne; ne biz alıştık, ne de bizden öncekiler.

Bir kan uyuşmazlığı vardı.

Bir türlü istenen huzuru bulamadık.

Mutlu ve başarılı olamadık.

Ne kendimiz olduk ne de onlar gibi olduk.

Onların elbisesini, onların huylarını, onların hayatlarını kopyalayıp kendi hayatımıza yapıştırmaya çalışsak da eğreti durumların oluşmasına engel olamadık.

Kanunlarını, nizamlarını ve teorilerini kendimize düstur edindik.

Ancak kendi düsturlarımız ile onların düsturları çakıştı.

Ne tam kendimiz olduk, ne de tam olarak onlar gibi.

Ancak şu bir gerçek ki, dejenere olduk ve olmaya devam ediyoruz.

Kanunlarını kopyalayıp kendi kanunlarımız olarak yürürlüğe koyduk.

İsviçre’nin kantonlarından aldığımız Medeni Kanun aile yapımızla, inançlarımızla çelişti.

Katolik İtalya’nın Ceza Kanunu bizim Ceza Kanunumuz oldu.

Ancak Toplum’un vicdanı, işlenen suçlara karşılık gelen cezalar karşısında rahatsız oldu.

Avrupa Birliğine üye olmak adına Zina gibi Aile kurumunu temelinden sarsan, Aileyi paramparça eden suçlar suç olmaktan çıkarıldı.

Buna karşılık 6284 sayılı Ailenin Korunması Kanunu getirilerek iş telafi edilmeye çalışıldı. Ancak bir defa sıratı müstakim çizgisinden sapmıştık.

Her şey fıtratı üzerinde yürümelidir.

Aksi takdirde iş çözülmez huzur bulunmaz.

Her şey olması gerektiği gibi ve olması gereken kadar olmalıdır.

Osmanlının son demlerinde Mecelle Kanununda yer alan düsturlar fıtratımıza, bugünkü kanunlara göre çok daha uygundu.

Örneğin İslam Ceza hukukunda “Kısas” ilkesi suçun karşılığı, mağduriyetin telafisi, Toplum Vicdanının rahatlaması için uygulanması gereken bir ilkedir.

Avrupa Birliği istemiyor diye İdam cezasını kaldırdık ama ne oldu?

Suçlar azalacağına bilakis arttı.

Hem de öyle bir arttı ki olmadık şeyler ortaya çıkmaya başladı.

Bu elbise bize ne huzur getirdi, ne de başarı.

Onun için fıtratımıza uygun elbiseyi bir an önce giymeliyiz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ