- 28-02-2023 01:44
- 27-02-2023 22:45
- 172
Ülkemizin en büyük sorunu cehalet…
Bu sorunu ortadan kaldırabilirsek, ne eğitim ne ulaşım ne sağlık ne sosyal sorunlarımız kalır ne de depremlerde binlerce insanımız enkaz altında can verir.
Bizim tek sorunumuz ve düşmanımız cehalet...
Bu düşmana karşı bilimle savaşmalıyız.
Asrın deprem felaketinde yitirdiğimiz canların tek sebebi cehalettir.
Kumdan evler yapıyorlar, sonra buna kader diyorlar!
Buna kader diyemezsiniz.
Bunun adı olsa olsa tasarlanmış cinayet olur.
50 bine yakın insanımızın katili, binaları çürük yapan, fay hattı üzerine imar izni veren, yumuşak zeminlere ve heyelan bölgelerine inşaat ruhsatı veren ve imar affına imza atanlardır.
Peki, bundan sonra her şey düzelecek mi?
Sanmıyorum.
Cehaleti ortadan kaldırmadıkça ölümler, yıkımlar ve gözyaşları devam edecektir.
Depremden hemen sonra Türkiye Uzay Ajansı Başkanı, uzaydan atılan bir silahın varlığından bahsedip depremi tetikleyebileceğini söyleyebiliyor!
Bunu uzay bilimini okumuş birinden duymak şaşırtıcı.
Bir akıllı siyasetçimiz de kalkıp “içinde sır barındıran deprem” diyebiliyor.
Vallahi bravo bu ülke tam bir tiyatro sahnesi.
Kimse çıkıp “hesap soracağız, çürük binaları yapanları, ruhsat verenleri, rüşvet alanları yargılayacağız” demiyor.
Herkes bilim dışı sözler sarf ediyor.
Mimar ve Mühendislik Fakültesi Dekanlığına ilahiyat mezununu görevlendirirsen bunun adı cehalettir.
İlahiyat mezunu gençlerimizin görev yapacağı alanlar bellidir.
Uzay Ajansı Başkanlık Müşavirliğine Sebze Üretim Tekniği Bölümü Mezunu İlyas Haliloğlu diye biri atanıyor!
Daha yüzlerce örnek vermek mümkün.
Dünyanın hiç bir ülkesinde 4-5 yerden maaş alan bürokrat veya eski vekil yok.
Ama bizim ülkede maşallah…
Çoklu maaş alan kişilerin ilimle, bilimle teknoloji ile de ilgileri yok.
Beleşten çoklu maaş alıyorlar.
Bu mesele yıllardır gündemde.
Kulak asan yok!
Sonra, deprem ve ihmaller sonrası toplu ölümlere ah, vah ediyoruz.
Çoklu maaş alan üstün zekalı bürokratlar (!) depremzedelere neden birer, ikişer maaşlarını bağışlamadı?
Hiç bir şey umurlarında değil, tek endişeleri iktidardan olmamak…
Eski maliye bakanı çıktı dedi ki “Bir yıllık maaşımı depremzedelere bağışlıyorum”
Örnek bir davranış.
Ancak, deprem vergilerini yol yapımlarına aktarırken ve bunu deklere ederken bu faciaların yaşanacağı aklınıza gelmedi mi?
Depremde yağmacıları döverek öldürdüler, ülkede yolsuzluk yapanlardan hesap sormadılar!
Öyle bir katmerli cehalet var ki bu ülkede, yolsuzluk yaparsan mubah, hırsızlık yaparsan suç!
İşe, önce eğitimle başlamak gerek.
100 yıldır doğru dürüst bir eğitim sistemimiz yok.
Sallapati giden bir eğitim formatı var.
Her şeyin başı eğitim ve bilimdir.
Üniversitelerimizin hali ortada, en prestijli üniversiteye bile parti yandaşları veya parti aday adayları rektör olarak atanıyor!
Eğitim sil baştan yapılmalı ve siyasilerin eğitime müdahalesi engellenmelidir.
Bu mesele bir ulusal mesele haline getirilip, devletleştirilmelidir.
Aksi halde her gelen siyasetçi, okulları yap boz tahtası gibi değiştirir durur.
Eğitim meselesi milli bir mesele ise siyasilerin etkisi eğitimde sonlandırılmalıdır.
Üniversitelerin yaza kadar tatil edilmesine de bir anlam veremedim.
Deprem bölgesinde olur da tüm ülkede tatil, bana mantıksız geldi.
Her meselede eğitime darbe vurulursa bu ülkede bilim insanları nasıl yetişsin?
Diyanet ise her zamanki gibi başka telden çalıp, saçma sapan fetvalar veriyor, zamansız sala okutuyor.
Din mi siyasete siyaset mi dine alet ediliyor, ortalık karma karışık…
Eğitim verenlerin eğitime muhtaç olmaları çok acı.
Dediğim gibi tek düşmanımız cehalet…
Ne yapıp edip bu düşmanla sonuna kadar savaşmalıyız.
Aksi halde güzelim ülkemde değişen bir şey olmayacak ve insanlar ölmeye devam edecek…
Ali santalu 2 yıl önce