- 16-10-2018 18:55
- 98
İliklerine kadar sevmiş,
Tüm hücrelerine kadar bağlanmış,
Sonra hiç beklemediği bir anda,
Büyük bir kayıp yaşamış,
Ayrılık acısını tatmış,
Sevgili gibi.
ŞIRNAK…
Kaybetmiş gibi
Ama halen ayakta.
Gülümsüyor ama hüzünlü bakışları.
Yaralı.
Kayıpları da yıkıntıları da büyük.
Oradaydık, geçtiğimiz hafta.
Sokaklarında yürüdük,
O yıkık dökük şehirde gazetecilik yapmaya çalışan
Meslektaşlarımızla bir araya geldik.
Burada herkes aynı.
Gülümsüyor
Ama hüzünlü bakışları.
…
Üniversitesini gezdik.
Devasa bir kompleks.
Öğrenci yurtları, öğrenim binaları, lojmanları, havuzları…
Gelen herkesi kucaklamaya hazır.
Evet, o yıkımlarda epey öğrenci kaybına uğramış.
Ama halen hedefi olan bir üniversite.
Küçük ODTÜ olmak gibi.
Olmaz mı?
Olur elbette.
Çünkü sancılı olur, her doğum.
Sancısını yaşadı Şırnak,
Şimdi hayata “merhaba” demenin zamanı.
…
Yerlisi de esnafı da biraz dertli biraz ümitvari.
Her birine yeni binalar yapılıyor şimdi.
Yakılan, yıkılan yuvaları gibi olmayacak belki,
Bahçeli değil, toprağa yakın değil,
Üst üste onlarca katta,
Alışık olmadıkları
Ve eminim, hiç hayal etmedikleri bir yerleşim biçimi…
Ama kabul edelim,
Çevre illerde, virane evlerde,
Evsiz yuvasız, bir sığıntı gibi yaşamaya çalışmaktan çok daha iyi…
Belki de ufacık bir teselli…
…
En acısı,
Yaşananlar, yatırımcıyı da uzaklaştırmış.
Haklı tabi, ürkek olur yatırımcı.
Güvende olmak ister.
O yüzden belli ki uzunca bir süre uğramayacak buraya.
Babalar, çoğu zaman evlerine boş gidecek gibi…
İşsizlik, en fazla da onların canını yakacak bu şehirde.
Bir de şüphesiz ki gençlerin…
Üstelik birçoğu da üniversiteli.
Oysa iyi bilirim,
Çok da çalışkandır, girişkendir,
Şırnak’ın Kadınları, Erkekleri…
Ve halen, her şeye rağmen gülümsüyor hepsi
Ama hüzünlü bakışları.
…
Oysa Şırnak,
Küllerinden yeniden doğabilir.
Ve tüm acılarına, kayıplarına koca bir mesaj;
“Biz yok olmadık, varız”
Diyebilir.
Hem de eskiye nazaran
Daha güçlü,
Daha dimdik…
Sadece biraz şefkat lazım, biraz da ilgi…
Gidin, görün bu kenti.
Hatta mümkün olduğunca daha sık.
Çünkü sıkı sıkı kenetlenme zamanı, tam da şimdi.
Yalnız bırakmayın, öğrencisini, öğretmenini, yerlisini, esnafını, gazetecisini…
Boş bırakmayın, üniversitesini, sokaklarını, fabrikalarını…