- 05-12-2017 20:03
- 11366
Uzun yıllardır siyasete odaklanmış bir vatandaş olarak nelere nelere şahit oldum.
Kimler geldi geçti, bu siyaset sahnesinden, yaşayanlar bilir.
Ama bildiklerini konuşurlar mı?
Yazarlar mı?
Açıklarlar mı?
Onu bilemem.
Yargılama hakkına da sahip değilim.
Olmak da istemem bu şartlar altında.
Zira şartlar eşit değil adil hiç değil.
Adaletsizliği ve zulmü ve inançsızlığı kendilerine meslek edinmiş zalimlerden asla adalet beklenemez hakkaniyetse hiç beklenmez.
Ama bildiğim şu ki ister olumlu yani rahmani, ister olumsuz,
Şeytani alanda plan program yapanlar, bu konulara odaklananlar -ki onlar kim olurlarsa olsunlar- makam mevki şan şöhret anlamda unuttukları yahut hiç bir zaman hatırlamak istemedikleri bir hakikat var ki o da Allah’ın hesapları, planları mutlak olarak devreye girer ve maskeler düşer.
En mahir mühendislik plan ve projeleri bile allak bullak eder
Zira adı üstünde Yaradılanın değil Yaradanın planlarıdır bu planlar.
Yaşadığımız bu gezegende bir şekilde gücü elinde bulunduranlar yahut ne edip edip güçlü olmayı başaranlar gerek birey olarak gerekse Devlet olarak ellerindeki güçten faydalanarak güçsüzleri tarumar edenler, ezenler, baskı altına alanlar, adaletsizliklere, zulümlere başvuranlar, açıkça bilmeliler ki yaptıkları yanlarına kalmaz.
Eninde sonunda hesap verecekleri günler vardır.
Mutlaka vardır.
Hatta bizler göremesek de bu Dünyada olmasa da bu işin bu yaptıklarının kendilerine sorulacağı bir ahiret vardır.
Biz buna ilahi adalet diyoruz.
Mutlak tecelli olur.
Aslında Dünyada da tecelli olduğuna şahit oluyoruz.
Bunun örnekleri yok değildir.
Türk siyaseti ve siyasileri bunu çok ağır bedellerle ödediler.
Kimi mazlum olarak ödedi kimi de hak ettiklerinin bedelini ödedi ama ödediler.
Sizler bunların kim olduklarını ve nasıl ödediklerini de çok iyi biliyorsunuz.
Peki, bizler bu gerçekleri bildiğimiz halde, şahit olduğumuz halde, tarihimiz bu konuda yaşanmış olay ve belgelerle dopdolu olduğu halde akıllanmayıp uslanmayıp bile bile hatalar zinciri oluşturmak nasıl bir iştir?
Aklım hafızam almıyor alamaz da.
Bilmem ki değerli okur sizlerin aklı alıyor mu?
Her şeye rağmen rahmetle anmak istediğim ve deneyimli eski siyasi liderlerimizden Sayın Demirel bir ara seçim programlarında üç adet anahtar sloganıyla yola çıkmıştı.
İş yeri anahtarı, araba anahtarı ve ev anahtarı vereceklerini vaat etmişti.
Seçimleri de aldı mazlum seçmen inanmıştı rahmetliye.
Peki, ne oldu?
3 üç adet anahtarı hakikaten verdi mi?
Yani rahmetli sözünde durabildi mi?
Bakın ne oldu milli irade bu vaatleriyle onu iktidar yaptı.
Sonunda o vaat ettiği anahtarları bırakın vermeyi o anahtarları olanlar kötü giden ekonomilerini düzeltebilme uğruna mevcut anahtarlarını bile satmak zorunda kaldılar.
Ne oldu sonra?
Partisi siyasetin çöplüğüne gitti, atıldı.
Halen orada toparlanamadı, toparlanamaz da.
Arşiv oldu.
Titanik oldu.
Tarihte kötü bir örneğin ispatlı belgesi durumuna geldi.
Oysa rahmetli yıllarca defalarca iktidar olmuştu adeta bir ömür boyu.
Siyasiler milli iradeyi ilk etapta kandırabilmeyi başarabilseler de ve bu yapay suni yalanlarla ambalajınmış zaferlerini yutturmayı başarabilseler de o havaya girip yüksek irtifa kazansalar dahi eninde sonunda son Osmanlı tokadını yine milli iradeden yiyorlar.
Tepetaklak gidiyorlar.
Yaptıkları kötülükler yeddi cetlerine lanet okunmasına yetiyor artıyor bile.
Peki, şimdi Süleyman Demirel nerede?
Allahın ahiretinde rahat bırakacaklar mı rahmetliyi?
Yargılamıyorum,
Ona ceza biçmiyorum.
Sadece Dünyadayken ektiklerini biçecek diyebiliyorum.
Bir hadis şöyle der bu Dünya ahiretin tarlasıdır burada ektiklerinizi orada biçeceksiniz.
Rahmetli ne ektiyse biçecek.
Başarısı varsa ödüllendirilecek yoksa olmayan başarılara da ödül beklememek gerekir.
En önemlisi nerede ve kendisine icraatlarından ötürü sorulacak sorgu suallere nasıl cevaplar verebilecek?
Ben bu rahmetliyi hali hazırda yaşayan ve millete çok vaatlerde bulunan tüm siyasilere örnek olsun diye yazma gereği duydum.
kale alırlar mı, almazlar mı?
Benden hatırlatması…
Unutulmamalı ki yaptıklarımızın da yapmak zorunda olup; yapmadıklarımızın da bedellerini ödeyeceğimiz sınırlı bir Dünya hayatımız ama ebedi bir uhrevi âlemimiz vardır, biline…
Herkes kendine düşen payı almalıdır. Tüm siyasilere ithafımdır.