- 27-09-2023 00:00
- 26-09-2023 16:23
- 3600
Batman’ın duayen Gazetecisi Sayın Nizamettin İzgi’yi hepiniz tanırsınız. Çoğu zaman Sosyal Medya üzerinden kendisine iletilen sorunları dile getirerek gerekli mercilerin konu ile ilgilemesini sağlıyor. Allah var, yöneticilerimiz Nizmettin Bey’in uyarılarını gözardı etmiyor.
Geçen gün yine sosyal Medya’dan halkın bir şikayetini dile getirdi. “GÖREV POLİSİN DEĞİL, AİLELERİNDİR” başlığı adı altında şöyle diyor. “Son günlerde bazı takipçilerimden Sabah erken saatlerde Ortaokul veya Lise öğrencileri olabileceği düşünülen resmi formalı öğrencilerin parklarda, kuytu yerlerde, kucak kucağa, hatta birbirlerine sarılırken görülüyorlarmış. Vatandaşlar bunun için önlem alınmasını istiyor.”Devamında “Bu konuda Polisin, Okul yöneticilerinin, ya da başka yetkililerin yapabileceği bir şey yok. Bu durum tamamen ailelerin sorumluluğundadır. Eğer aileler oğullarına, kızlarına sahip çıkamıyor ve kontrol altına alamıyorsa kimsenin yapabileceği bir şey olmaz.” Diyerek konuyu kapatıyor.
Üzülerek belirteyim ki bu konu bu kadar basit bir şekilde kesip atılacak bir konu değil.
Hele hele toplumun ahlaki ve manevi gelişimi sadece Aile’nin sorumluluğu ile sınırlı hiç değil. Ayrıca sadece aileyi ilgilendirecek bir konu da değil.
Çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki insanın yetişmesinde üç önemli faktör vardır. Bunlar Aile, okul ve Çevredir. Dolayısıyla bu konu Aileyi ilgilendirdiği kadar Okul ve Çevre ile de ilgilidir. Aileler çocuklarını ne kadar güzel yetiştirirse yetiştirsin okul ve çevrenin kişi üzerinde aileden daha büyük bir etkisi vardır.Çocuklarımızı daha çok şekillendiren çevre ve okuldur.
Vatandaş anlatıyor;“Yaşanan vahim tabloda ebevenyler kadar okul idarelerininde,Milli Eğitimsisteminin de, yöneticilerimizin de suçu çok. Bizzat şahit oldum; okul idarecisinin gözü önünde kız- erkek öğrenci birbirlerine sarılıp öpüşürlerken seyirci kalıyor.Milli Eğitim olarak öğrenciye terbiyeyi bir kenara bırakarak sadece talim vermekte de suç var.” Diyor.
Bir diğeri “Özellikle Belde mahallesi CengizAltun parkı, Habib kılıç parkı, diyerek sayıyor ve aynı durumun buralarda da gerçekleştiğini belirtiyor. Hem de kendilerinden çok yaşta olanlarla. Bunlara tüm park ve sokakları eklemek mümkün. Dolayısı ile ortada ahlaki bir rezalet söz konusu.Üstelik hepimiz, toplum olarak bu rezalete sessiz kalıyoruz.
Değerli Nizamettin İzgi Hocam maalesef hepimiz bu tür durumlara ziyadesiyle şahidiz. Parkları bırak,sokaklarda, okullarda, sınıflarda, sıralarda ders esnasında veya teneffüslerde bu tür ahlaksız davranışları yapan ve bunu normalleştiren sürü ile öğrenci var. Bu tür ahlak dışı davranışlar toplumda normalleşmiş. Doğal olması gereken hale gelmiş.
Tabi ki bu durumdan Ailelerkadar tüm toplum sorumlu. Yani hepimiz sorumluyuz.ahlaken dejenere olmuş bir toplumun kime ne faydası olabilir. Bu durum ancak fuhuşu arttırır.
Evet,Görev başta ailelerin ama aynı zamanda öğretmenlerin, idarecilerin, Milli Eğitimin, toplumun, asayişin kısacası hepimizindir. Bu sorumluluktanhiç birimiz kaçamaz.
Tabi ki sorun, Asayiş ve Güvenlik kuvvetleri ile çözülebilecek kadar basit değil.
Açıkça belirteyim ki toplumsal bir ahlaki çözülme söz konusu. Bunun başını okullardaki eğitim sistemi çekiyor.
Okullarda öğrencileri bilinçli bir şekilde bu ahlaksızlığa teşvik eden bir kısım öğretmenler var. Sınıflarda farklı cins öğrencileri bilinçli bir şekilde aynı sıralara oturtarak hayasızlaştıran, ahlaksızlaştıran bir kısım eğitimciler var. Ve de bu yaptıklarının arkasında aslanlar gibi duruyorlar. Bunu bir görev bilinci ile gerçekleştiriyorlar. Onları gerçekten taktir ediyorum. Bu tür öğretmenlere çanak tutan öğretmen ve idareciler var.Hatta ve hatta bu duruma itiraz edenlere türlü iftira ve komplolarla soruşturma açtırıp sürgün ettiren Müdürler ve bu Müdürlere bu destek çıkan yöneticiler var.
Bizler de kendi kendimize çocuklarımız neden bu kadar hayasızlaştılar, yoldan çıktılar.” Diye soruyoruz.
Maalesef Eğitim Sistemimiz buna ortam sağlıyor.
Ailelerin pırıl pırıl yetiştirdiği çocuklarımız Eğitim sistemimiz için de çok değişik kişiliklere dönüşüyorlar. Ve bizler bu suçu sadece ailelere yükleyerek işin içinden çıkmaya çalışıyoruz.
Hepimizde çok iyi biliyoruz ki Ailelerimizin “Bu hayasız akımın” önüne geçecek ne gücü, ne kudreti ve ne de cesareti var.