BU VAHŞETİ BİZ İŞLEDİK!

Bir insanı öldürmekten daha kötüsü, barışı öldürmektir, ondan daha kötüsü ise barış elçisini öldürmektir!

Siz barışı öldürdüğünüzde, birden çok insan ölür. Barış elçisini öldürdüğünüzde ise birçok barış ölür, fitne çıkar ve büyür…

Yüce Yaradan, “Fitne katilden daha büyüktür,” diyor.

Maalesef biz fitneye çok açığız. Çünkü biz barışı, barışın elçilerini öldürdük!

Dün Abdulkerim Çevik hocamız, bugün Ferit Özdemir abimiz.

Bunlar toplumun tuzu olan, kokuşmuşluğu önleyen ve huzuru tesis eden adamlardı.

Kısa aralarla katledildiler.

Barışın tesisi için çabalarken katledildiler!

Toplumun daha yaşanabilir bir hal alması için çalışırken, kanın akmasını engelleme girişimindeyken…

Aslında onları biz öldürdük!

Çünkü biz biliyorduk ki kanunlarımız, yasalarımız, bizim hoyratlığımızı frenlemek için yeterli değildi. Bir fitne durumunda üç yıl, beş yıl süren mahkeme süreçleri, bazen üç beş, bazen çok daha fazla cana mal oluyordu. Mahkemelerden çıkan sonuç ise katillerin derdest edilip beslenmesi ve tekrar aynı ortama salınması gibi sonuçlar içerdiği için bilakis fitneyi körüklüyordu.

Sönmeyen fitne ateşi, bazen mapusta, bazen de mapus çıkışında tekrar kendi adaletinin tesisi için uğraşıyordu.

İşte bu büyük zatlar, bunun önüne geçiyordu.

Şeriat diyordu, adet, örf, anane diyordu, fitnenin ateşini, olduğu yerde söndürüyordu.

Herkeste buna boyun eğiyordu.

Boyun eğmeyen, toplum içerisinde rüsva oluyor, dolayısıyla bunu göze alması olanaksızlaşıyordu.

Abdulkerim hocam şeyhti. Toplumun en hassas, en saygın, en dokunulmaz noktasıydı.

Ferit abi ise ağaydı. Ağalığı hakkıyla yapan, sözü geçen, adaleti gücü ile sağlayan, aileden gelen geleneği layıkıyla yürüten bir kanaat önderiydi.

İkisi de birçok kan davasını sonlandırmış, kan davasına dönecek birçok davayı başlamadan bitirmiş, bazı anlaşmazlıkları ellerini ceplerine de atarak nihayete erdirmişlerdi.

Katlettiler onları!

Daha doğrusu katlettik onları!

Onların değerini, ağırlığını ve varlığını bilmeyen nesiller yetiştirerek katlettik!

Onların dokunulmaz olduklarını, onların barışın, huzurun, kardeşliğin garantisi olduğunu, öğretmedik çocuklarımıza.

Kanunlarla çoğu şeyin çözülemediğini, fıtratımızla birçok kanunun çeliştiğini, bu çelişkilerin bu büyük zatlar tarafından tolore edildiğini öğretmedik yeni nesillere.

Yeni nesillere insan öldürmenin tüm insanları öldürmekle eş değer olduğunu, insan öldürmeyi engellemeye çalışanları öldürmenin ise bundan çok daha ağır bir vebale sebep olacağını belletemedik. Şeriatı, örfü, adeti kodlarına işleyemedik!

Kirli nesiller yetiştirip, temiz insanlara saygı göstermelerini bekledik!

O kirli nesiller, o temiz insanlara kıydılar!

O kirli insanları yetiştirerek, biz kıydık onlara!

O vahşette bizim elimiz var!

O kan hepimizi kirletti!

Biz kirliyiz artık, biz vahşiyiz, biz, biz…

Kendi değerlerine kıyan insanlardan beri bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın… 

 

Allah, Ferit abi ve Abdulkerim hocamıza gani gani rahmet eylesin, kalanlara sabrı cemil niyaz eylesin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ