BU YAZIDA NE ARARSAN VAR

Sıcakla yoğrulmuş, yorgunlukla süslenmiş, açlık ve susuzlukla lezzeti arttırılmış bir günle merhaba sevgili okur.

Uzun süre susuz kalmak bünyeme iyi gelmiyor olacak ki, yazmaktan da uzaklaştım epeyce.

Çaktırmadan Ramazan’ı bu şekilde geçiririm diye düşünürken, aranızda gizlenmiş bir grup okur, gerek face’den gerekse mail yoluyla attığı kışkırtıcı mesaj ve yorumlarla gaza getirdi beni.

 “Sonunda sen de sıcaklara teslim oldun, yazmayı unuttun” diyerek damarıma damarıma basan mesajları okurken, tozlanmış klavyemin başına geçmiş buldum kendimi. (Ama söylemeden geçemeyeceğim. Bir yazar, ancak bu kadar profesyonel bir şekilde yazması için kışkırtılabilir, tebrik ederim)

Her neyse, yazmak isteyip de içime attığım, Ramazan sonrasına ertelediğim onlarca konu vardı zihnimde.

Eeeee sen misin Hatice’yi yazmaya kışkırtan diyerek başlıyor ve bu yazımı beni klavye başına çekmeyi başarmış okurlarıma armağan ediyorum. Zira çoğunluğu, can sıkıcı şeylerden oluşan bir yazı derledim sizlere. (Önce galeyana getirip sonra da yazımı yarıda keseniniz olursa fena bozuşuruz ona göre)

***

Evvela Kobanê’den bahsetmek istiyorum size. Din adı altında yapılan katliamlardan, ölüm giymiş çocuklardan ve kadınlardan... Görüntülere baktıkça insan olduğu için utanıyor insan.

Çin’de, Arakan’da, Filistin’de, Mısır’da hep aynı manzara. Vahşeti gerçekleştiren de, destekleyen de helak olur inşallahhh. (Amiiinnnn)

***

Şimdi de Türkiye’ye getireyim sizi… “Suriye’ye asker gönderelim” deyip savaşın fitilini ateşleyen zatı muhteremlerden bahsedeyim size. Evladını uyandırmaya kıyamayan annelere, “çocuklarınızı savaşa gönderiyorum” diyor birileri. Lüks anlayışı sarayları aşıp fakir fukaranın çocuğu hakkında ölmelerine ya da yaşamalarına karar vermeye kadar ulaşmış birilerinin.

***

Elimizde kadın cinayetleri var bir de. Epey acılı ve oldukça insanlık dışı bir mesele. Özgecan’lar, Cansu’lar, Nuran’lar… Ne ararsan var. Anlayacağınız liste epey bir kabarık. Peki, hangisinin acısı, diğerininkinden daha azdır diye sorsam size? Acılar yarıştırılır mı sahiden?

***

Batman’la ilgili yazacaklarım da var merak etmeyin. Lakin önce ülke gündemini şöyle bir gözden geçirelim. Mesela koskoca Türkiye’de başını koyacak yer bulamayan mülteciler… Hani günlerdir TV’lerde çıkıyorlar ya, o şehirden bu şehre, o köyden bu kente sürüklenip duruyorlar. Kimisi çoluk çocuğuyla parklarda yatıp kalkıyor, kimisi botlarda denizin ortasında ölüp gidiyor. Onlar için ne demeli sizce? Sanıyorum alkışa tutmalı birilerini?

***

Diyarbakır’da haftalardır kendisinden haber alınamayan bir asker var. Adı Osman Karadeniz. HDP’nin Diyarbakır mitingde gerçekleşen saldırıyı kınamış, bu gerekçeyle taburdaki bir grup askerle kavgaya tutuşmuş, askeriye yönetimi tarafından İzmir’e gönderilmiş. Gönderilmiş de, bir daha gören olmamış Osman’ı.

***

Roboski de var listemizde. Hani 28 Aralık 2011’de yaşanmıştı. Askeri bombardımanda 34 insan, lime lime edilmişti. Şimdi yine aynı bölgede katırlar öldürülüyor. Köylüler, asker ablukası altında yaşıyor (!)

***

Şimdi gelelim gözümüzün nuru, başımızın tacı Batman’a. Umarım takip etmişsinizdir (aksi halde kocaman bir kınanmayı hak etmiş olacaksınız, benden söylemesi) “Adresler Aynı, Dramlar Farklı” başlığı ile manşete getirdiğimiz haberimizi. Yoksulluk, sefalet, acı yüklü bir haberdi. Batman’da ne bakanlar, ne işadamları, ne vekiller yetişti de işsizlikte at koşturuyoruz at, iyi mi?

***

Peki, yaptığım istatistiklere göre her 4 günde bir çıkan kavgalara ne demeli? Şu, şunu vurdu. Bu, bunu yaraladı.  Bu, onun tavuğuna kış dedi. O, bunun parasını vermedi? Bir durun, bir sakin olun yahu. Nedir bu “cinnet geçiren koca” haliniz? Evet, yapılması gerekeni söylüyorum, kollarınızı birbirine bağlayıp ikinci bir talimata kadar çiçek oluyorsunuz.

***

Haaaa tabi bir de sinekler… İlk günler şakaya vurup “sinekleri kanı tatlı olanlara gider. Benim de kanım tatlıdır kahretsin” diyerek havalanmışsam da, şaka maka beş dakika. Bre çekilin evlerinize, kuytu köşelerinize. Ne istiyorsunuz bizden sinek kardeşler? İlaçlarınız mı yetmiyor yoksa yanlış ilaçlama mı yapılıyor, gidin sorununuzu sineksavar ağabeylerinizle çözün yahu.

***

TPİC işçilerini de yazmadan geçmeyelim, öyle değil mi? Petrolün kraliçesi Batman’da petrol emekçileri, kapı dışarı ediliyor pes wallaha. Koooskoca şirkette (TP, TPOC vs.) sadece Batmanlı, Diyarbakırlı, Adıyamanlı, Siirtli işsizlere yok öyle mi? Alkış sizlere...(!)

***

Anız yangınları var sırada. Avaz avaz bağırıyoruz, her gün yazıyoruz, yahu kardeşim yakmayın şu anızları gözünüzü seveyim. Toprağı öldürüyorsunuz, canlıları yok ediyorsunuz, nefes aldırmıyorsunuz.

***

Ohhh be… Wallahi rahatladım sonunda. Tüm bunları içime ata ata, kilo almaya başlamıştım yeminle. İçimdekileri kustum, yazdıklarımı size, yazamadıklarımı kendime anlattım. Yine kışkırtıcı mesajlarla harekete geçene kadar kendinize iyi bakın…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ