BUNLAR NASIL REKLÂM?

Uydu üzeri yayın yapan bazı televizyonlardaki tele-marketing yöntemiyle sunulan reklamlar ahlak ve edep kurallarını çiğnerken, bazıları ise sağlığımızı hedef alıyor.

Yıllardır bu reklâmlar ekranlarda dönüyor.

Haliyle vatandaşın da kafası dönüyor!

Radyo Televizyon Üst Kurulu, bugüne kadar bunun önüne geçemedi.

‘Bal’ adı altında kandırılıyoruz.

5 kilo bal 100 TL…

Üstüne bir de bilezik, küpe, saat vs hediye veriliyor.

O da yetmiyor.

Akıllı telefon veriliyor.

O da yetmiyor.

Çekiliş vasıtasıyla ev, arsa, araba taahhütleri var.

Vatandaşı cezp etmek için her şey yapılıyor.

Yarın Miami, Avustralya, Monaco turları hatta biraz daha ileri gidelim uçak ve yat çekilişlerini görseniz şaşırmayın.

Bal bu 5 kilosu 100 TL…

Uçağı da sollar, yatı da!

***

Aklın yolu birdir.

5 kilo bal 100 TL olur mu?

İsterseniz Afrika’nın Kilimanjaro Dağı eteklerine giden, isterseniz de ayak değmemiş Amazon Ormanlarına 5 kilo balı 100 TL’ye bulamazsınız.

Bir kere bu reklâmı Afrikalılara ve amazon yerlilerine bile yutturamazsınız.

Biz yutar mıyız?

Halimiz ortada değil mi? Hem de okkalısından yutuyoruz.

Matematik profesörü veya gıda mühendisi olmaya gerek yok.

Türkiye’de balın kilosu, şekerli dahi olsa 60 TL’den aşağı satılmıyor. Yerine ve mevkisine göre kilosu 130–150 TL’ye buluyor.

Yolunuz Rize’nin Ayder Yaylasına düşerse kiloyu bin TL’den açılıyor!

Hal böyle iken, hediyesiz balın kilosu nasıl oluyor da 20 TL’den satılıyor.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2012 yılında televizyonlarda tele-marketing yöntemiyle satılan ballara yönelik denetimler gerçekleştirmişti.

Ama bir sonuç alınamadı.

 

***

 

Son dönemlerin popüler reklâmlarından biri de cinsel gücü arttıran ürünler…

Bir yayın furyasıdır gidiyor.

Pembe gecelere işaret ediyorlar!

Her reklâm 30 dakika sürüyor.

Açık ve saçık…

Çocuklar bu reklâmlarla büyüyor.

Anne baba merak edip açmasa bile zaping yaparken gözler takılıyor. Haliyle çocukların da ilgisini çekiyor.

İlgi bir tarafa bu ürünler nerede ve nasıl üretiliyor?

İçeriğinde ne var?

Tabi ki bu kimseyi ne ilgilendiriyor ne de düşündürüyor.

Beyin ve ruh tamamıyla pembeli gecelere odaklanmış…

Bir de söylenip duruyoruz.

Bu kadar kısa sürede ahlak ve edep nasıl kayboldu?

Böyle bir ortamda ahlak ve edep kalabilir mi?

Yaşama şansları var mı?

Onu da geçtim, bu kimyasal içerikli ürünlerin insan sağlığına zararları araştırılıyor mu?

Hasarın boyutu nedir?

Maalesef bu konuda da bir araştırma yok.

 

***

 

Bal ve cinsellikle alakalı ilaçların yanında bir de kanser, prostat, mide vs hastalıklara iyi gelen bir sürü ürünün reklamı var.

Hasta vatandaşlarımızın sağlığıyla oynanıyor.

Ağır hasta olan insanlar ‘bir umut’ deyip bu insanlara güveniyor.

Sonuç mu?

Büyük bir hüsran…

Ama dedim ya, farkında olmamıza rağmen oyuna geliyoruz.

Oyuna gelmemizde bu reklamı sunanlar kadar reklama sessiz kalanların da kabahati var. 

Umut tacirlerine kucak açılıyor demek istemiyorum ama umut adı altında hem parasını hem de sağlığını kaybeden insanlar var.

Lafın özü şu:

Vatandaşın duygularıyla, sağlığıyla oynayıp parasına göz diken bu televizyonlara yönelik ciddi bir denetim şarttır.

Bu da bir nevi toplumsal tehdittir.

Küçükten büyüğe herkesi etkiliyor.

Sonsöz:

RTÜK’ü göreve davet ediyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ