- 01-07-2022 14:58
- 42
Hayır, bu şekilde davranma!
Düşünceni belli etme yoksa kırılır!
İyi davran, nazik ol!
Her zaman sevgi göster!
İllaki birileri ya da bir şeyler için kendinize bu şekilde telkinlerde bulunmuşsunuzdur.
O kişi ya da o iş sizin için değerliyse tabi ki bu ve benzeri düşünmek normal ama bu kendinizden büyük ölçüde fedakarlıkla, bir diğer ifadeyle kendini neredeyse yok saymakla sonuçlanıyor, orada durup bir düşünmek gerekir.
Kendinizi yıpratacak derecede bu tür değer ve kıymet hem fiziksel hem ruhsal anlamda sizi yorar ve bitirir.
Birine değer vereceğimiz vakit onun ölçüsü kendi benliğimize verdiğimiz değerden fazla olmamalıdır. Yahut eşit olmalıdır.
Ya da bir işe, eşyaya kıymet biçeceğimiz vakit yine aynı şekilde kendi benliğimizi yıpratmayacak ölçüde kıymet biçmeliyiz.
Bu şekilde değer anlamda, ölçüye dikkat edersek ve edebilirsek hiçbir sorunumuz olmaz.
Aksi takdirde birçok sorun ortaya çıkar.
Bunlardan en önemlisi kaybetme korkusudur.
Bu yazımızda kaybetme korkusu üzerinde duralım biraz.
Kaybetme korkusu, normal bir duygudur tabi ölçülü olduğu takdirde.
Dozunu fazla kaçırırsak ne olur?
Bir kere en korkuncu benliğimizden uzaklaşırız.
Kendimiz olmaktan çıkar her şeyimizle kaybetmekten korktuğumuz o kişi ya da o şey oluruz.
Bir diğeri güvensizlik ve şüphe oluşur.
Bu da stres ve gerginlik yaratır. Ve bu şekilde sağlıklı bir iletişim, ilişki ve yahut bir iş yapamayız.
Bu ve benzeri daha birçok olumsuz sonucu vardır kaybetme korkusunun.
Bunu düzeltmek ve ölçüsünü kontrol etmek gerekir. Ki olumsuz sonuçlardan kötü anlamda etkilenmeyelim. Çözüm için de öncelikle niçin’ini sorgulamalıyız.
Neden böyle hissederiz?
Tabi birçok nedeni olabilir ama bence en başlıca kaynak, aile.
Ebeveynlerin evhamlı olması bu duyguyu tetikleyebilir.
Özgüvensizlik de burada etkili olabilir.
Birine ya da bir şeye bağlanma ihtiyacı.
Ya da çok sevilen birinin kaybedilmesi yahut çok sevdiğiniz işten çıkarılma gibi durumlar da etkilidir.
Dediğim gibi dozu fazla kaçırınca bu tür bir duygu ruhsal çöküntüye, tükenmişliğe hatta fiziksel sorunlara yol açabilir.
Peki, nasıl baş edilebilir?
Öncelikle nedeninin bilinmesi gereklidir dedik.
Daha sonra bu duyguya odaklanmamak, manevi anlamda iyi hissettirecek bir şeylerle meşgul olmak önemlidir.
Ve de bu duyguyu normal görmek. Benim en çok yaptığım da budur, normalleştirme.
Bunu yaparak küçük sorunları büyütmemeye gayret ediyorum.
Bir diğer önemli nokta yüzleşme.
Bu bence çok önemli. Neyden korkuyorsak onu hayal etmeliyiz ve onunla yüzleşerek aslında biraz olsun rahatlayabiliriz. Tabi ki de yüzleşmek burada zor bir aşama bunu peyder pey yapmak daha doğru olacak.
Zor olsa da bunu yapın, başardığınızda göreceksiniz korkularınız azalacak.
Ben de galiba kaybetmekten çok az korktum. Herhangi bir şeyi ve birilerini kaybederim diye.
Bu bana doğru gelmiyor çünkü bunun sonucunda kıymet bilmemek ve şükürsüzlük ortaya çıkabilir. Mevcut olanların kıymetini bilmek, onları kaybetmekle olmuyor.
Gerçekten olmuyor.
Bunu deneyimledim çünkü.
Kıymet bilmek farkına varmakla olur.
Sahip olduklarını kaybedip onların değerinin farkına hâlâ bile varamayanlar var, şahit oldum ben.
Kişi ne vakit bir şeylerin ve birilerinin kıymetinin farkına varırsa işte o zaman değer bilmiş olur ve artık sahip oldukları için kaybetme korkusu yaşar.
Bu korkuyu yaşamak ölçüsünü kaçırmadığımız sürece gereklidir, bunu belirtmiştik.
Fark etme durumu için de ayrıca şöyle ki bunun belli bir zamanı yoktur.
Bu durum bilinç altından ne zaman çıkar, hangi olay ya da durumlar bunun ortaya çıkmasını tetikler bilemeyiz.
Burada kişilere göre değişkenlik söz konusu. Çünkü herkesin birbirinden farklı yaşantıları vardır.
Kimisi erken bir farkındalık yaşar, kimisi çok geç, kimisi bir olay ya da durum gelişince.
Kimisi de en dibi görmeden farkındalık yaşayamaz.
Bunun için yapılacak pek bir şey yoktur. Çünkü ne, ne zaman yaşanacaksa, edinilecekse vakti dolmadan yapabileceğimiz bir şey yoktur.
Tek şey o zaman gelene kadar kendi doğrularımızı yaşamak olacak. Ki doğrusu da bu.
Bu durumun aksi için kendimizi kötü hissetmek doğru olmaz.
Çünkü verdiğimiz kararlar ve hissettiğimiz duygular yaşadığımızı "an"ın doğrusudur.
BEREKET BAŞAK 2 yıl önce