- 05-04-2018 22:38
- 32
İslamiyet, Allah tarafından seçilen ve insanların gücü nispetinde uyulması zorunlu olan bir dinin adıdır. Emir ve yasakları ile uyulması ve sakınılması gerekenleri, Allah tarafından belirlenmiştir. Kişi, tercih etme konusunda kendini özgür kabul edip İslam’ın dışında bir din veya ideoloji seçip kabul ettiği zaman da ahrette sonucuna katlanmak zorunda olacağıdır. İslamiyet hayatımızın en detaylı ve gizli kalmasını arzuladığımız tümüne müdahale etmekte, helal ve haram ile sınırlamalar getirmektedir. Dinin mahiyetti Allah tarafında belirlemiş, peygamberler vasıtasıyla insanlara tebliğ edilmiştir. Son din olan İslam da Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selem e Cebrail (as) vasıtasıyla öğretilmiş, öğrendiğini bil hakkıyla insanlara tebliğ etmiştir. Yine sahabeler de öğrendiklerini eksiksiz ve tam olarak günümüze kadar gelmesinde büyük emekleri olmuştur. Allah tarafından gönderilen, koruma altına alınan İslam tam ve mükemmeldir. Yeni bir şey eklemek veya lüzumsuz diye çıkarmak büyük günah hatta şirke dahi girmektedir. Biz Müslümanlar da, bu hakikati bildiğimizden, ibadet konusunda var olan ehl-i sünnet ve cemaat mezheplerine itimat ederiz. Din, konuşurken, yürürken, su içerken, yemek yerken, yatarken, insanlarla konuşurken kısaca her an Allah ile irtibatımız güçlü olmalı, Allah’ın her anımızı gördüğünü, meleklerin kayıt altına aldığı şuuruna sahip olmalıyız. Yaptığını, gücümüz nispetinde yapmaya çalışmak ve kendimize örnek alacağımız tek kişi ve makam HZ. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile onun sünneti dir. Çünkü O Kur’an’a göre yaşamış ve nasıl yaşayacağımızı bize göstermiştir. Camide namaz kılmak İslam’ın önem verdiği bire yirmi dört ve daha fazla sevabın kazanılacağı, manevi havası ile Allah’a en yakın olduğumuz yerlerdir. İbnu Ömer (ra) Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cemaatle namaz, ayrı kılınan namazdan yirmi yeddi derece üstündür.” (Buhari, ezan) İmkânlar dâhilinde günde beş vakit namazımızı cemaatle veya camilerde kılma gayreti içinde olmamız en doğru olanıdır. Şayet imkânımız yoksa mahallemizdeki camiye günde bir vakitte olsa namaz kılma gayreti içinde olmamız gerekir. Ancak sebep ve mazeret ne olursa olsun dinin direği namazı kılmamız ve imkânlar dâhilin de camiye gitmemiz elzemdir. Camiler ibadet yerleri, kişinin kendisini Allah’a en yakın his ettiği ve manevi duyguların taban yaptığı mekânlardır. Hz. Ali Allah ondan razı olsun den rivayetle Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Camiye komşu olanın namazı, (imkanları musai ise) ancak Cami de (tam olarak) kabul olunur.” Hz. Ali (ra) ye: “Caminin komşusu kimdir?” denildi. O da: “kendisine müezzinin sesi ulaşan herkes!” cevabını verdi. (beyheki) Camiler ihtişama göre değil ihtiyaca göre yapılmalıdır. İhtişamıyla göz kamaştıran birçok cami gerek yapım aşamasında gerekse cemaat açısında, içindeki nakış ve süslemeleriyle hiçte hoş değildir. Kocaman camiyi Cuma günleri dışında boş olduğu veya cemaat kapasitesinin olmadığıdır. Yine yapım aşamasında maliyetin yüksek olması, cemaatten para toplanması, imamı zor durum da bırakmakta ve cemaatin itirazları artmaktadır. Camilerde Özellikle kıble tarafı cami içi süslemeleri mekruh, hatta tahrimen mekruh olacak biçimde yapılmaktadır. Özellikle bayanların ibadet etmesi, çocuklarının bakımı ve ya diğer ihtiyaçlarının rahatlıkla karşılayabilecek biçimde olmalıdır. İnsan yoğunluğunun çok olduğu yerlerde camilerin ihtiyaca cevap verecek kapasitede olmalıdır. Cami adabına uyma konusundaki sıkıntılar ya fazla abartılmakta ve uyulmamaktadır. Ağzı kötü kokanın buna dikkat etmemesi, cami içerisinde dünyevi işlerin konuşulması, ön saflarda boşluk varken arka saflarda namaz kılarak gelen ve çıkan kişilere engel olacak biçimde namaz kılması da doğru değildir. Ön safta yer kapmak için başkasına eziyet etmemek, boş bulduğu yerde ibadetini yapmak ve başkasının camiye giriş ve çıkışını engellememek güzel olanıdır. Hz. Nafı; İbnu Ömer (ra) diyor ki: Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellm kişinin bir başkasını kaldırarak yerine oturmasını yasakladı.” Nafi’ye: “Bu Yasak Cuma’ya mı mahsus?” diye sordum. “Cum’a ve diğer günlerde!” diye cevap verdi. (Buh. Cuma) Camiye girdiğinde itikaf niyetini (Niyet ettim itikafa girmeye) getirmek, yeterli zaman var ve kerahet vakti değilse iki rekat “tehiyetül mescid” namaz kılmak, vaiz veriliyorsa dinlemek, varsa kaza namazlarını yerine getirmek, tefekküre dalmak, ikaz için olsa dahi kimse ile münakaşa etmemek, çocukları azarlamamak, telefonu çaldı diye kişileri kınamamak, ibadetle uğraşmak ibadetin güzelliklerindendir. Selam ve dualarla.