- 16-05-2018 21:58
- 24800
Her Ramazan aynı korku ve stresi yaşıyorum.
Çocuklarımız genelde Ramazan Ayında cami ile tanışır, o manevi havayı soluma fırsatı bulur.
Lakin orada bulunan lobileşmiş zevat, onlara bu manevi havayı solutmamak ve ayaklarını camilerden kesmek için her şeyi yapıyor!
İmamlar da genelde lobileşmiş hatta çeteleşmiş bu güruhun şerrinden korkup, onların değirmenine su taşıyarak, çocuklarımızı camilerden kovuyorlar.
Dinin gerekleri, diyanetin bu konudaki uyarı, tavsiye hatta talimatlarını bile pas geçiyorlar.
Peygamberimizin varisleri, Diyanetin memurları, maalesef, Peygamber (SAV) veya Diyanetin değil sofilerin veya nefislerinin dediğini yapıyor.
Her Ramazanda ve her Kandilde şehrimizin birçok camisinde aynı manzaralar yaşanır.
Çok az imam, bu sofileri karşısına alıp, Dinimizin söylediği ve Diyanetin talimat olarak bildirdiği, “çocukları camide rahatsız eden sofilerin, evde namaz kılmaları, onlar için daha hayırlıdır” sözünü iletti.
Niye?
çünkü bunlar müftülüğe gidip şikâyet ediyor sonra imam efendi taciz ediliyor.
İmam dediğin, Allah’ın dediğini söyler, Peygamberin yaptığını yapar, öyle çocuklarımızın geleceğiyle oynayan üç beş sabunluk adamı kale almaz.
Yaşlılarımıza saygısızlık yok, ama artık şunu net olarak bildirmemiz gerekir, camiler, yaşlıların değil genç ve çocukların yeridir.
Çocukların camide oynama, koşturma ve konuşma izinlerini Peygamberimiz (SAV) vermiştir.
Siz kim oluyorsunuz da buna engel oluyorsunuz?
Haddinizi bilin!
Kimsenin, benim çocuğum camide konuştu veya koşturdu diye ona surat yapma veya onu kovma hakkı yoktur.
Ben şahsen bu tür yaklaşımlara anında tepki veriyorum
Tüm cemaatin de bunu yapmasını istiyorum.
Hepiniz çocuklarınızı ve torunlarınızı yanınızda getirin ve onlara kızanlara kızın.
Niye kızın diyorum, çünkü bunlar çocukları camiden kovmanın hakları olduğunu, caminin onların istirahatgahları olduğunu düşünüyor.
Bir de sandalyelerle camileri kiliseye benzetmişler.
Kardeşim, oturarak namaz kılmak caizken, niye sandalye getirip görüntüyü ve manevi havayı bozuyorsunuz?
Diyanet bunun uygun olmadığını açıkladı, niye hala bu sandalyeleri toplamıyorsunuz?
Şairin de dediği gibi,
Minareler süngü, kubbeler miğfer
Camiler kışlamız, müminler asker
Bu ilahi ordu dinimi bekler,
Allahu ekber Allahu ekber
Unutmayın, bu dini bekleyecek ordu o 70 yaş üzeri sofi lobisi değil.
Oturup camide çocuklardan ordu kurmaları gerekirken, camideki çocukları kovuyorlarsa, bunların hizmeti dine değil.
Daha doğrusu İslam dinine değil!
Durum tüm uyarılara karşın çok değişmediği için geçen yıl yazdığım yazıyı tekrar yayınlıyorum.
Bizi Camiden Kovmayın! (21 Mayıs 2017)
Kim kimi camiden kovabilir ki?
Demeyin, kovuluyor!
Hem de en günahsız olanlar kovuluyor.
Oraya en layık olanlar, oranın sahibinin en sevdiği olanlar...
Her Ramazan aynı tablo, aynı sahne, aynı stres!
Ben de değiştirmeyeceğim, aynı yazıyı yayınlayacağım.
5 Haziran 2016’nın yazısı.
Durumlar değişmedi, yazı da!
Ey imamlar imam olun!
Ramazan Ayı gelince strese girerim.
Hâşâ, stresim mübarek aydan kaynaklanmıyor.
Mübarek ayda, Allah’ın evlerinde, Allah’ın mübarek kıldığı varlıklara (çocuklara), mübalağalı bir şekilde müdahale edilmesinden kaynaklanıyor.
Olabilir, cahiller her yerde.
Orantısız insanlar, Allah’ın evinde de sahneye çıkabilirler.
Cahile cühelaya hükmetmek çok zordur.
Bir noktaya kadar tolore de edilebilirler lakin bu işe imamların(bazılarının) alet olmasını içime sindiremiyorum!
İmam olmak, önder olmaktır, önde olmak, yönlendirmektir, Peygamber’e (S.A.V.) varis olmaktır.
Yaratılmışların en şereflisine varis olmak, çok büyük bir şeref ve sorumluluktur.
Bu sorumluluğu alan kişi, her istediğini yapamaz!
Varisi olduğu Peygamberin çizgisinden şaşamaz!
Onun(SAV) minberine, mihrabına çıkıp, onun cübbesini sırtına giyiyorsa, onu temsil ediyordur. Bu da ona, onun gibi yaşama zarureti doğurur.
***
Olayı çok genişletmeyeceğim.
Ramazan’da camiye gelen çocukların camilerden kovulmasıyla sınırlandıracağım.
Malumunuz, Ramazan’ın manevi havasıyla birlikte insanlar camilere akın ederler.
Özellikle de teravih namazlarında camiiler cıvıl cıvıl olur.
Küçük çocuklar, babalarına özenir ve bu vesileyle cami ile tanışırlar.
Bu çok güzel bir şeydir.
Çocukların TV, bilgisayar, oyun ve zararlı diğer uğraşlarından kopup camiye gelmesi, namazı görmesi, manevi havayı soluması, aklına soruların gelip, bu sorulara cevap araması, Allah’ın evine sempati duymaya başlaması, çok güzel.
Lakin birileri tüm bu güzelliklere set oluyor.
Genelde 60 yaş üstü yaşlılarımız, sanki cami kendilerine tahsis edilmişçesine, homurdanır, tepki gösterirler.
Küçük bir gülüşme veya koşuşturmadaysa, tepkinin ötesine geçer, fiziki olarak müdahale ederler.
Kovanlar, kızanlar, tokat atanlar…
Allah muhafaza, gafletin dip noktası!
Buna “cehalet” diyorum başka bir şey demiyorum!
Tıkandığım noktaysa imamların tavırları.
Bazı imamlar bu hadsizliğe sessiz kalıyor, bazılarıysa bu zevata destek oluyor.
Her tekbirde çocuklara ve ailelerine fırça kayan imamlar var.
Ötesine geçip onları kovanlar…
Ne demiştik, Peygamber’in varisleri!
Peygamber ne yapmıştı? Namaz kıldırırken, kendi bacaklarının arasından geçen, secdedeyken sırtına çıkan çocuklara bile sevgiyle yaklaşmış, namazda bile onları ve oyunlarını bozacak hareketlerden kaçınmıştı.
Ona varis olanlarsa caminin en arka saflarında gülüşen çocuklara müdahale için neredeyse namazlarını bozacaklar!
Bu emanete ihanettir!
Günümüzde bir çocuğu camiye getirmek çok zordur.
Şayet kendi ayağıyla geldiyse, bunun tekrarı için imam ve cemaatinin çaba göstermesi gerekir.
Bunun aksini yapmak, dine değil dinsizliğe hizmet etmek olur!
Diyanet İşleri Başkanımızın da bu konuda çok net ifadeleri var.
“Çocuklara müdahale edecek yaşlılar evde namaz kılsınlar daha iyi” demişti.
Konuyu Sayın Müftümüzle de konuştuk.
Bu konuda kendisi de oldukça duyarlı.
Gerekli uyarıları yaptığını ve işin takipçisi olduğunu söyledi.
Biz de vatandaş olarak dinimize, camimize ve çocuklarımıza sahip çıkalım.
Bu tür durumlara sessiz kalmayalım.
Yaşlıları da çocukları da kırmayacak şekilde ara formüller bulalım.
İllaki seçim yapacaksak, çocukları seçelim.
Çünkü gelecek çocuklardadır!
Onlar camilerde değilse, içerisinin doluluk oranının çokta önemi yoktur…
Camilerin dünyada işi bitmiş gidiş yolcularıyla değil, dünyayı şekillendirecek geliş yolcularıyla dolduğu, çocuklara sevgi, yaşlılara saygının eksik olmadığı, Peygamber(SAV) varislerinin görevini layıkıyla yaptığı yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın