- 19-01-2017 21:41
- 76
Cazibe Merkezleri Yatırım Programları, ilk kez 4 Eylül 2016’da Başbakanımız Binali Yıldırım tarafından Diyarbakır’da açıklandı.
Kars, Van, Diyarbakır, Erzurum ve Elazığ merkezli olmak üzere 23 ili ve 5 bölgeyi kapsayan bir teşvik paketi olarak tanıtıldı.
Paket ilk açıklandığında bu merkezlerde mal alım garantisi, bedava yatırım yeri tahsisi, fabrika binasının devlet tarafından yapılması, makine için faizsiz kredi gibi başlıklara sahip özel bir ekonomi kalkındırma paketiydi.
Bu taslak 11.01.2017 tebliğ tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Programın amacı az gelişmiş bu illerde istihdam, üretim ve ihracatı artırmak, bu kapsamda imalat sanayi, çağrı merkezi ve veri merkezinin yanında yarım kalmış ya da çeşitli nedenlerden dolayı üretime geçemeyen firmaları faaliyete geçirmek ve yeni firmalar kazandırmak.
Dünyada anahtar teslimi fabrika ile ilgili örnekler olduğunu duymuş ve bu örnekleri incelemiştim.
Benzer uygulamalarla başarılı sonuçlar alan örneğin İrlanda ve İspanya gibi ülkeler var.
Cazibe Merkezleri Programının uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkındaki karar ile Başbakanın yaptığı açıklama arasında ilk gözüme çarpan “Mal Alım Garantisinin” teşvik paketinden çıkarılmış olmasıdır.
Başbakan, teşvik paketini ilk açıkladığında şu ifadeleri kullanmıştı “Yeni ekonomik paketi ile fabrikayı biz yapıyoruz. Makine için faizsiz kredi veriyoruz. Ürettiğiniz mala da alım garantisi veriyoruz. Daha ne olsun” demişti.
Açıkça söylemek gerekirse “Mal Alım Garantisi” ifadesini ilk kez o zaman duydum.
İlk duyduğumda uygulanabilirlik açısından sıkıntılı ve suiistimale açık bir durum olarak gördüğümü, çevremdekilere ifade etmiştim.
Bu gibi sorunlar öngörüldü ki Resmi Gazetede açıklanan kararda bu ifade çıkarılmış oldu.
“Mal Alım Garantisi” yerine bölgede üretim yapan firmalar için kamu ihalelerine öncelik verilmesinin çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
***
Bir sanayici olarak, bu paketin içinde mal satılmasını kolaylaştıracak desteklerin bolca olması gerektiğini düşünüyorum.
Örneğin, yurt içi ve yurt dışı fuarlara katılım destekleri, reklam ve katalog desteklerinin arttırılması gerekir.
Ayrıca cazibe merkezlerindeki illerin hepsi limana ve pazara uzak oldukları için nakliye desteklerinin konulması gerekir.
Çünkü bu bölgede üretim yapan firmaların en önemli sorunu, pazara ve limana uzak oldukları için rekabet edememeleridir.
Amaç fabrika kurulduktan sonra ürün satış sorunu yaşamamalarıdır.
Nakliye desteği hariç diğer tüm örneklerde verdiğimiz destekler Türkiye’deki tüm firmalarda çeşitli oranlarla destekleniyor.
Cazibe merkezlerinde bu oranın en az diğerlerine göre % 20 oranında arttırılması gerekir.
Bu sayede firmaların sürekliliği sağlanır.
Kısa bir süre önce DİKA tarafında düzenlen cazibe merkezi programının tanıtım toplantısında, Vali Bey’in toplantıdaki açıklamaları, tüm bölge yatırımcılarının duygularına tercüman oldu.
Vali Beyin, önceliği yarım kalmış veya başka bir sebeple faaliyete geçemeyen yatırımların faaliyete geçirmek olduğunu belirtmesi, sanayicilere ve iflasın eşiğindeki diğer yatırımcı adaylarına umut oldu.
Sahaya her zaman yakın olması ile tanınan Sayın Valimiz Ahmet Deniz’in, hiç zaman kaybetmeden sonraki gün Organize Sanayi Bölgesine (OSB) ziyaret gerçekleştirmesi bu şöhretinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdi.
Ziyaretinde kapalı olan fabrika sahipleri ile görüşmeler yapması toplantıda yaptığı açıklamaların hayat bulduğu şeklinde yorumlandı.
Cazibe Merkezleri Projesinin başarılı olması, o illerdeki valilerin başarısına bağlıdır.
Sayın Valimiz Ahmet Deniz, bu bakımdan Batman için büyük bir şanstır.
Makamında oturmayan, her gün, her saat halkın arasında olan bir Vali olmadan bu proje hedeflerine ulaşamaz.
Devletin kaynakları hak edenlere ulaşamaz.
Bu konuda sanayiciler olarak bizler valimizin arkasındayız.
Aynı şekilde siyasiler ve STK’lar da eşine dostuna rant sağlamak için çalışmak yerine bu proje kaynaklarının hak edenlere ulaşması için Vali Beyin arkasında durması gerekir.
Fabrika bacalarının daima tüttüğü yarınlar dileği ile...