- 31-07-2018 17:56
- 4
Korkunç iddialar geliyor kulağımıza.
Cezaevleri, kontrol edilemez hale geldi.
Açık söylemek gerekirse;
Doğruluğunu teyit etmek,
Ve bilgiye ulaşmak zor (hatta neredeyse imkânsız) hale getirildiğinden
Yazamıyoruz da…
Öğrendiğimiz ve üzüldüğümüzle kalıyoruz çoğu zaman.
Bir iki ufak çırpınma,
Sonra sindirilme…
Bu durum;
İçimi acıtmaya başladı.
İçimi yakan son iddiayı, siz okurlarımla paylaşayım istedim.
***
Bilhassa 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Ülke çapında, birçok alanda, yönetim boşlukları oluştu.
Sarsılıyoruz adeta…
Artçı depremler yaşıyoruz,
En acısı da
Duyduklarımıza,
Yaşadıklarımıza,
Alışmaya başlıyoruz.
***
Bir anne,
Beyaz tülbentli
Türkçesi çat pat…
Gözleri öyle buğulu
Öyle dertli ki…
Geçen gün çat kapı gazeteye geldi.
“Beni dinleyecek birini arıyorum” dedi
Belli ki,
Gittiği bütün kapılardan geri çevrilmiş…
Oturttum,
Çay teklifimi reddetti,
Soğuk suyunu içerken başladı anlatmaya.
Oğlu Ahmet,
Siyasi tutuklu.
Yaşı henüz 18…
Fotoğrafını çıkarıyor siyah tişörtünün içinden
Göğsüne, tam da kalbinin üzerine saklamış…
Baktım,
İhmal edilmiş,
Belli ki Batman’da sokakların çarpık düzeninden geçmiş,
Asi, isyankâr bir tip.
Yaşı henüz 18…
Sonra mahkeme kâğıtlarını sıkıştırdı elime, gözü yaşlı anne.
Tebligatlar,
Cezalar.
Biri 6 Bin, biri 7 Bin TL ve dahası…
“Ben bunları nasıl ödeyebilirim ki?” dedi.
Ahmet, cezaevinde.
Bir oğlu, askerde.
Bir oğlu hasta.
Kızı, yanında…
Anne, 60’larında…
Ev kirası borcu, biriktikçe birikmiş…
3 ayda bir aldığı yaşlılık maaşı var sadece.
Dertli, kederli…
Anlattı da anlattı, sitemli sitemli…
Aldım tebligatları, “Avukata danışayım, Pazartesi günü yanıma mutlaka gel” dedim.
“Allah razı olsun, hiçbir şey yapamasan da en azından dinledin, kovmadın” dedi…
Anne, Pazartesi günü yanımda…
Çekti beni kenara “Oğlum, firar etmiş” dedi.
3 gündür gözüne uyku girmediğini,
Üzüntüden ölebileceğini…
İddialar vahim…
Oğlu Ahmet, Elazığ Açık Cezaevine ansızın sevk edilmiş. Gittiği koğuşta, cezaevi görevlileri tarafından baskı görmüş, “İstediğimiz zaman gelip yatağımıza gireceksin” denmiş…
Fırtına kopmuş.
Ahmet, hortumla dövülmüş…
Açık cezaevi olduğundan, fırsatını kollamış, firar etmiş…
Annesini aramış “ölsem de oraya gitmem” demiş…
Şimdi nerede, bilmiyor annesi…
Ama meraklı ve çok üzgün…
Neredesin Ahmet?
Gerçekten bu iddialar doğru mu?
Gerçekten cezaevleri, bu kadar kontrolden çıkmış olabilir mi?
***
İddialar bitmiyor;
Hasta tutsaklar, kaderine terk ediliyor, kimisi ölüyor.
Keyfi muameleler, diz boyu…
Çıplak aramalar,
Mahpuslara su kısıtlaması,
Bunun gibi, onlarca iddia…
Yazıyoruz kimi zaman,
Vekillerin soru önergeleri sayesinde haberdar oluyoruz tabi…
Bu böyle gitmez,
Gitmemeli…
İlgili Bakanlık, iddiaları tek tek incelemeli.
Ve siz,
Lütfen bu haberlere alışmayın…
Acı duyun, o zaman merhamet sahibi olursunuz çünkü.
“ne yapabilirim?” diye sorun kendinize.
Ben, kahroluyor ve çırpınıyorum, çıkaramıyorum aklımda…
Ben alışamıyorum çünkü…