COVİT-19 VE AF

COVİT-19 VE AF

Corona virüsünün yayılmasını önlemek için alınan tedbirler ve bu tedbirler neticesi alınan kararlar doğu ve elzemdir.

Ancak, kararlar çerçevesinde kurallara uymayanlara uygulanan cezalar adilane olmadığında, var olan sıkıntıların yanında yeni mağdurların oluşmasına sebep olmuştur.

Daha önce çıkarılan af yasaları ile nice suçlular af edildiği gibi; birbirimizin duasına ve yardımına daha fazla ihtiyaç duyulduğu günümüzde Corona cezalarının affedilmesi ve mağduriyetlerin sonlandırılması iyi olacağı fikrindeyim.

Ana muhalefet partisi CHP’li Zeynel Emre “Covid-19 cezaları iptal edilmeli, ödemesi yapılan cezalara ilişkin paralar da iade edilmeli” yönündeki kanun teklifini, başta iktidar ve diğer partilerin de uzlaşacağı bir metin ile kabul edilmesi doğru olacağı görüşündeyim.

Partilerin, teklifin CHP den gelmesi yerine, siyasi düşünceleri bir kenara bırakarak teklifi desteklemeleri gerektiği kanaatindeyim. Hastalıkla boğuşan vatandaşların bir de ceza ile uğraşmaları faydadan çok zarar olacağı gerçeğidir.

Doğrudan yana olmak, tarafgir olmaktan kat be kat iyidir. Doğru olanın kim veya kimler tarafında söylediği değil, doğru olduğu için destek verilmelidir. Doğru olan, siyasi veya şahsi çıkarımıza aykırı olsa da doğrudan taraf olmak bir erdemlik, insanı ve İslami bir değerdir.

Tanıdığım birisine misafir olmuştum. Ev sahibimin 100 yaşına dayanmış babası vardır. Güngörmüş, sohbeti hoş bir adamdı. O konuşuyor ben dinliyordum bir ara “Hocam eskiden buralarda aşiretler vardı. Toplumun düzenini onlar sağlıyorlardı. Köyümüzün aşiret reisi çok adil idi.” Ben ona “Onun adaletinden bir örnek gösterebilir misin?” o “Evet çok örneklerden bir tanesini anlatayım” diyerek sözü şöyle devam ettirdi. “O zamanlar böyle bol su yoktu. Köyün bir çeşmesi vardı. Çeşmenin önüne havuz yapılmış, (aklınıza borulu beton lu havuzlar gelmesin her şey doğal) sular orada birikir, kadınlarımız sıra ile bu kıt suyu evlere getirirlerdi. Bazen işi acil veya huysuz olanlar sıra alamayınca bu suyu bulandırır kavgalar çıkardı. Olaylar bir türlü önlenemiyordu. Bir gün aşiret reisi köylüleri toplayarak ‘Kimin hanımı bundan sonra suyu bulandırır ise büyükbaş bir hayvan kesecek ve etini köylülere dağıtacak’ diye karar aldı.

Reis aynı günün akşamı hanımına baskı kurarak yarın erken gidip suyu bulandırmasını istedi. Hanımının tüm ısrarları fayda etmedi. Sabah millet suya gidince ağanın hanımı gelip biriken suyu bulandırdı. Çeşmede sesler yükselmeye başlayınca ağa olay yerine gelip vatandaşları toplayıp aldığı kararı hatırlatarak yaverine; ‘madem eşim suyu bulandırmış o zaman cezasını vermem lazım. Git sürüde en iyi öküzümü getir, kes ve etini köylüye dağıt.’ Ve öylede yaptı. Eşine kestiği bu ceza çeşme başındaki olayların bitmesini sağladı”

Şimdi iktidarın, kongreleri, törenleri, ziyaretleri… Esnasında kurallara uymayanlara cezai işlem yapmayıp ve kongrelerdeki doluluğu “leba leb” diyerek övünülmeseydi, vatandaş tedbirlere uyma konusunda daha bir titiz olur belki de cezai işlemler istisna olur af teklifinin yapılmasına bile gerek kalmazdı.

Madem böyle yapılmadı. O zaman kurallara uymayan kişilere kesilen cezaları af ederek bir nebze de olsa iktidarın vicdanları rahatlatması gerekir.

Selam ve dua ile. 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ