Değerli okurlarımız!

Değerli okurlarımız!

Uzun bir yılı geride bıraktık. Bu süre içinde mümkün mertebe sizlerle Hasbihal etmeye çalıştık. Gördüğümüz, duyduğumuz, fark ettiğimiz, güzellikleri, noksanlıkları, farkındalıkları dile getirmeye çalıştık. Kimi zaman sizlerin sözü, sizlerin gözü, sizlerin sevgisi, sizlerin öfkesi olmaya çalıştık.  Kimi zaman taleplerinizi, dileklerinizi dile getirdik.

Yanlış gördüğümüz noktalara dilimizin döndüğünce, dokunmaya çalıştık. Halkımızın ve toplumun faydasına olan konulara parmak bastık.

Batman halkının sevincine, kederine, ortak olduk. Amaç hoş bir seda bırakmak, farklı bir gözle meselelere bakmayı sağlamaktı. Bu süreçte kimilerini üzdük, kimlerini sevindirdik, kimilerini de kızdırdık. Bunların farkındayız… Ama hiçbir zaman şahıs ve kişilerle işimiz olmadı. Hedefimiz yanlış fiille mücadele oldu. Kişilerle değil, kişilerin yanlış fiilleri ile mücadele ettik. Bundan sonra da mücadeleye devam edeceğiz.

Rabbime hamd olsun! Çoğu kişiden olumlu tepki aldık. Çoğu zaman “Keşke gördüklerimizi görebilseler ve de bildiklerimizi söyleyebilsek” diye hayıflandık. Çarpık uygulamaların altına imza atmadık. Dilimizin döndüğünce kalemimizin yazdığınca çarpıklıkları sayfaya taşıdık. Bu konularda da etkin olduğumuza inanıyorum.

Kanaatimce ses getiren, olumlu veya olumsuz tepki oluşturan her yazı, hedefe varmıştır.  

Bilhassa Gazze, Filistin, Kudüs ve Mescidi Aksa konularında yüreğimizin yanışını dile getirdik. Şartlar müsaade etse her gün bu konuyu dile getirmek isteriz. Maalesef bu konularda birçok kez uyarılar aldık. Siyonist tekelci medya gereğini fazlasıyla bizlere hissettirdi. Ama yine de bildiğimizi yazmaktan geri kalmadık.

Her zaman eleştiriye açık olduk. Sayfamızı kendilerini ifade edecek kimselere kapatmadık. Yanlış anlaşıldığını söyleyenlerin yanında olduk. Birçok vatandaşın sorunlarıyla muhatap olduk. Karşılaştıkları sıkıntıları, gördükleri yanlışları, dile getirmek isteyipte getiremediklerini gündeme getirmemizi isteyen birçok kişi oldu.

Maalesef zamanımızın darlığı, köşemizin sınırlılığı, konumumuz ve mevcut şartlar içinde hepsini yerine getirmemiz mümkün olmadı. Bunlardan başlıcaları “İşkur elemanı olarak görevlendirilen çalışanların sorunları, Marketlerde meydana gelen fiyat dengesizlikleri, Okul mezuniyet törenlerinde karşılaşılan sıkıntılar, İşsizlik sorunları, yapılan çalışma ve başarıların göz ardı edilmesi, Sivrisinek istilası, uygulamada karşılaşılan hukuksuzluk ve haksızlıklar, sokak hayvanlarına çözüm üretilmemesi, gibi birçok sorunla muhatap olduk.

Her konuyu dile getirmek nasip olmadı. Vatandaş, çoğu zaman sorunlarını konunun muhatabı idari kadrolara yöneltmekten çekiniyor. Ya da konunun muhatabı idari kadrolar, sorunları çözmekten uzak kalıyorlar. Bu durumda vatandaşların sorunlarını konu ile ilgili parti, cemiyet, dernek vb. sivil Toplum Kuruluşlarına iletmeleri gerektiğini bilmeleri gerekiyor. Aynı şekilde bu kurumların da sorunlara çözüm üretmek için harekete geçmesi gerekiyor.

Usul ve yol tabi ki budur. Ama bunlardan bir netice alamayan vatandaş, son çare olarak konuyu basına taşımak zorunda kalıyor.  Tabi ki bu konular basının görevlerinden…

Keşke her sorunun muhatabı, sorunları hak ve hukuk çevresinde çözebilseler de bu sorunlar gündeme gelmeseler!... Maalesef durum hiçte öyle olmuyor. Zaman öyle bir zaman ki Cahit Zarifoğlu’nun deyimi ile “Taşların bağlandığı, köpeklerin salındığı” bir zaman…

Peygamber Efendimiz (sav)in bahsettiği “Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hâin sayılacak, hâinlere güvenilecek. Kişi kendisinden şâhitlik etmesi istenmediği halde şâhitlik edecek, yemin etmesi istenmediği halde yemin edecek.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, XXIII, 314; Heysemî, VII, 283) hadisinin muhatabı olduğumuz bir zamanda yaşıyoruz.

Eğer bu zaman o zaman değilse de o zaman için söylenen bu sözler bu zaman ile aynen uyuşuyor. Bu zaman da yapılanlar, tam da o zaman için söylenenlerin aynısının tıpkısı…

Maalesef; Suçluların suçsuz, suçsuzların suçlu, haklıların haksız, yalancı ve iftiracıların doğrucu, itibarsızların itibarlı, doğruların yedi köyden kovulduğu, bir zamanda yaşıyoruz.

Böyle bir dönem için Ebu Ümeyye eş-Şa’bani Ebu Sa’lebe’ye şu ayeti gösteriyor.

«Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz hidayet üzere oldukça, sapıtmış olanlar size zarar vermez.» (Maide 105)”

Evet, böyle bir zamanda da öncelikle bizim, kendimize bakmamız gerekiyor. Ve Allah’ın istediği hidayet üzere olup olmadığımızı kontrol etmemiz gerekiyor. Ayetler, bizlerin yol göstericileri. Onlardan alacağımız çok büyük dersler var.

Netice itibarıyla doğrusuyla yanlışıyla, iyisiyle kötüsüyle uzun bir yılı geride bıraktık. Önemli konulara dokunduk. Bir söyledik bin ah işittik. Ama yine de yazmaya devam ettik.

Öncelikle bizlere bu imkânı sağlayan ve sunan Gazetemize bir teşekkür borcumuz var. Bu konularda özgürce yazmamıza fırsat tanıyan SONSÖZ Gazetesinin tarafsız ve dik duruşunu kutlamak gerekiyor. Bilhassa Gazete Temsilcisi ve imtiyaz Sahibi Sayın Ercan ATAY ve Sorumlu Müdürü Sayın Hatice TÜRKAN’ın bu konudaki destekleri için teşekkür ediyorum.

Yaz tatili nedeniyle bir ara vermek gerekiyor. Çok önemli gördüğüm bir konu olmaması halinde siz değerli okurlarımdan müsaade istiyorum.

Gelecek dönemde beraber olmak dileğiyle Allaha emanet olunuz.

Wesselam…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ