- 05-01-2015 15:26
- 178
Demokrasi dedikleri şey klasik anlamı ile insanların kendi kendini yönetme biçimidir. Genel anlamı ile Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Yunanca "dimokratia" sözcüğünden türemiştir. Türkçeye, Fransızca démocratie sözcüğünden geçmiştir. Genellikle devlet yönetim biçimi olarak değerlendirilmesine rağmen, üniversiteler, işçi ve işveren organizasyonları ve bazı diğer sivil kurum ve kuruluşlar da demokrasi ile yönetilebilirler
Kulağa hoş gelen ve ideal bir yönetim biçimi gibi gözüken Demokrasi, Batı’dan ithal edilmiştir. Peki Batı’dan ithal edilen yönetim biçimi Batı’da ne şekilde uygulanmaktadır? Gerçek anlamı ile uygulanan bir ülke var mıdır? Aslında medeniyet ve uygarlığın beşiği denilen Avrupa’da sembolik deseler de Krallık mevcuttur. Bugün İngiltere Kraliçesinin buyrukları hala hakimdir. İspanya Krallığı, Danimarka Krallığı, İsveç Krallığı ve daha bir çok krallık, Avrupa’da Krallığın Feodal yönetimlerden sonra devam ettiğini göstermektedir. Bazı Avrupa ülkelerinde Krallar sorgusuz sualsiz harcama hakkına sahip, bazı Avrupa Ülkelerinde ise sorgusuz sualsiz yasa çıkarma hakkına sahiptir. Krallıkların yaşandığı Avrupa’da Demokrasi ne kadar yaşanabilir ise o kadar yaşanmaktadır.
Avrupa’dan göç edenlerin oluşturduğu Amerika Kıtasında da Demokrasi, Avrupa’daki gibi hatta daha da kötü işlemektedir. Amerika’nın asil sahipleri olan Kızılderilileri katlederek yeni kıtaya taşınanlar böylelikle kıtaya ayak basar basmaz vahşet ve katliam yapmış oldular. Dolayısıyla Demokrasi denilen safsatayı da uygulayabilecek birikimleri yoktu. Karaya yerleşen eski Avrupalı yeni Amerikalılar zencileri köle olarak kullandılar. Halen zencileri insan yerine koymayan Amerikalılar tüm Dünya’yı Demokrasi getireceğiz yalanı ve hilesi ile kandırmaya çalışmaktadır. Oysa ki Irak’a, Suriye’ye, Afganistan’a ve daha birçok ülkeye kan ve gözyaşı getirdiler. Cezayir’de halkın seçtiği partiyi yok sayıp deviren zihniyeti desteklediler. Aynı Amerika ve Avrupa Mısır’da halkın çoğunluğu tarafından desteklenip seçilen Mursi’nin devrilmesine ve tutuklanmasına göz yumdu.
Dünya üzerinde Demokrasi ile yönetilmenin aslında olmadığını gerçekte halkın kandırılması için ortaya atılan bir argüman olduğunu görmekteyiz. Pekâlâ, Dünya’da durum böyle iken Ülkemiz ve Bölgemiz için ne diyebiliriz? Aslında Ülkemizde de değişen bir şey yoktur.1960,1970 ve 1980 darbeleri sivil yönetimlere dahi tahammülümüzün olmadığını göstermektedir. Yakın yılların 28 Şubat’ı ise halkın eğemenliğine ve yönetimine rıza göstermemek olarak gösterilebilecek diğer bir örnektir.
Diğer taraftan Ülkemizde Demokrasiyi amentüleri gibi ezberleyenler, Demokrasi ile halkı en fazla kandıranlardır. Bir taraftan Demokrasi yani diğer bir deyişle halkın hakimiyetini savunacaksınız ama size muhalif bir düşünceye tahammül edemeyeceksiniz. Herkes benim gibi olmalı aksi takdirde yok ederim pratiği ortada iken kusura bakmayın teoriye de kimse kanmaz.
İnsanları, sırf farklı düşüncededir diye görmezseniz ve onları yok sayarsanız bu sizin Demokrasi argümanını kandırma niyetiyle kullandığınızı gösterecektir. Devletin inkar politikası güttüğü propagandasını yapıp sonradan siz daha beterini yaparsanız “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” özdeyişini hatırlatırlar size. İnsanlar farklı düşüncelerde olabilir ve bu gayet normal karşılanmalıdır. Ama bunun propagandasını en çok siz yaparken iş pratiğe gelince teoriniz ile taban tabana zıt durumlar ortaya çıkarırsanız inandırıcılığınız kalmaz. Halkın ezilmesi üzerine teoriler geliştirip, iş pratiğe gelince en çok siz buna muhalefet ederseniz burada da “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” derler. Halkına her türlü sıkıntıyı yaşatıp, yakıp yıktıktan sonra halka hizmet ediyorum diyebilir mi? Kendinden olmayana değil siyaset yapmayı onu öldürmeyi, yaralamayı ve yakmayı reva göreni kim mazur görebilir? Eğer benim insanın, benim halkım ezilmiş diyorsan o halde onun daha fazla ezilmemesi için gayret göstermeli değil miydin?