- 21-07-2014 20:38
- 23184
Devletin ana mekanizması denetim mekanizmasıdır. Devlet üretim ve hizmet sektöründen ayrıldıkça denetim mekanizmasını güçlendirmelidir. Aksi takdirde boşluklar oluşacaktır. Oluşan boşluklardan da suistimaller doğacaktır.
Devletin her şeyde var olması hantal yapıların oluşmasına neden oluyor. Çalışmayan, ağır aksak ilerleyen yapıların zararı görüldükçe, devlet geri çekilmeye başladı. Devlet’in geri çekildiği yerleri özel sektör doldurmaya başladı. Ancak bu sefer de özel sektör suistimalleri başladı. Bunun nedeni de denetim mekanizmasının olmaması, gereği gibi çalışmaması veya burada da suistimallerin olmasıdır.
Özel sektör suistimallerinin bedeli ağır olmaktadır. Bu ağır bedeli de vatandaş ödemektedir. Vatandaşa bu bedeli haksız bir şekilde ödettirenler vebal altındadır. Çünkü denetimlerini gereğince yapmamışlardır.
Konumuz ile ilgili günümüzde yaşanan birçok örnek vardır. Bunlardan biri belki de en önemlisi Sağlık sektörüdür. Özel hastanelerin Devletten haksız yere aldığı paralar vatandaşın cebinden vergi olarak çıkmaktadır. Bugün haksız kazanç elde etmeyen Özel hastane, hemen hemen yoktur. Ya da çok nadirdir. Peki, özel hastanelerde neden denetim yapılmaz?
Rüşvet illeti, bugün kanser gibi insanların kanına girmiştir. Özel hastanelerin denetimini normal bir vatandaş bile yapsa bir sürü suiistimal görür. O halde bu suistimalleri, Sağlık bürokratları neden görmezler? İstediklerini gören istediklerini görmeyen müfettişler, bürokratlar v.s. elbette bu vebalin bedelini bir gün ödeyecekler.
Sağlık sektörünün her tarafı kokuşmuş ve bulaşıcı bir hastalık gibi yayılıyor.
Kokuşmaya başlayan diğer Sağlık sektör kesimi ise Aile hekimliğidir. Aile hekimliği ilk basamak olması nedeniyle Özel sektörün hem yükünü hem de suistimalleri azaltacağı düşüncesi ile ortaya çıkarılan bir projedir.
Ama burada da aynı durum oluştu. Yani denetimler olmadığı için Aile hekimleri de istediklerini yapmaktadırlar. İsteyen işe gidip isteyen gitmemektedir. Mesaide her an bulunması gerekenler sıralı çalışma şeklinde istedikleri zaman hizmet vermektedirler. Biri diğerinin yerine bakarak onu idare etmektedir. Maaş sabit olduğu için değişen veya eksilen bir şey olmamaktadır.
Maaş dedim de, ister 7 milyar, ister 8 milyar isterse 10 milyar olsun. Bugün itibari ile Türkiye şartlarında çok iyi bir maaş alınmaktadır. Sadece bir memur gibi gündüz çalışılması ve bir memurun aldığı parayla karşılaştırılamayacak derecede yüksek bir para alınması bu işi cazip kılmaktadır.
Peki, Aile Hekimliğinde iyi şartlar ve iyi bir gelir olduğu halde neden suistimaller olmaktadır? Bir vatandaş Aile hekimliğinde pansuman olamaz mı? Ya da iğnesini yaptıramaz mı? Aile hekimliğinde, vatandaşa pansuman malzemeleri veya enjektör yoktur denilebilir mi? Bir Aile hekiminin bunu demeye hakkı var mı? Aldığı paranın içinde pansuman malzemeleri, enjektör v.s yok mu? Nasıl bir anlayış, nasıl bir iç etme? Anlayamıyorum. 8–10 milyar para alan biri, gözünü pansuman malzemesine veya enjektöre dikebilir mi?
Peki, 5–10 liranın hesabını yapanları kim kontrol ediyor?
Denetim olsaydı, kim bunları yapabilirdi? Sahi, Sağlık Müdürlüğü ne iş yapar? Arada bir demeç vermek, iftarlara katılmak v.s yeterli mi? Ya sendikalar ve diğer yapılanmalar,. ne yapar? Kendi adamlarını bir yere getirmek, kollamak, üst mevkiler için çalışmak ana prensibiniz olabilir. Ama unutmayın ki, vatandaşın hakkını çiğneyerek vatandaşın vebalini omuzlayamazsınız. Elbette bir gün bu hak sizden alınır.