- 15-07-2023 00:01
- 14-07-2023 17:28
- 48
Tarih boyunca yaşanan ve hala yaşanmakta olan acılar, göçler, savaşlar, katliamlar… İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçer. Zaman zaman duygularımızı sarsar, yüreğimizi dağlar. Ancak bazı romanlar vardır ki, bu trajedileri dile getirerek okuyucuların hem zihninde hem de yüreğinde derin izler bırakır.
İşte Fabio Geda’nın imzasını ve Pegasus yayınları etiketini taşıyan“Denizde Timsahlar Var” adlı roman, tam da böyle bir hikâyeyi konuyu işliyor.
2002 yılında on yaşındaki Enayet’ in köyü, hükümetin kontrolünden çıkar ve silahlı güçlerin eline geçer. Tüm köy halkının hayatı tamamen değişir. Kimi umutlarını kimi ailesini kimisi de malını kaybeder…
Hikâye başlar.
Bir sabah uyandığında yapayalnızdı küçük Enayet. Ülkesinde yaşanan savaşta tüm ailesini kaybeder, çaresiz bir çocuk olarak ortalıkta kalır. Onun kırılgan yüreğinde sadece geçmişteki çocuksu ve masum hatıralarıyla annesine verdiği sözler kalır. Yalnızlıkla ve yoklukla baş başa kalır. Hayat- ölüm, umut-umutsuzluk arasındaki sınırların ortadan kalktığı yurdundan, bir daha dönmemek üzere ayrılır. Umudunu hiç kaybetmeden, büyük bir kararlılıkla yürümeye başlar. Doğudan Batıya, bilinmezliklerle, belirsizliklerle dolu bir yolculuğa çıkar. Hiç arkasına bakmadan…
Yıllarca çaresizce dört bir yana savrulur. Hayatta kalmak için insan kaçakçılarına sığınır. İran, Pakistan, Türkiye ve Yunanistan gibi ülkelerde zorlu süreçlerden geçer. Umutla İtalya’ ya ulaşmak isteyen kahramanın tek isteği, kendisini yeniden ait hissedebileceği bir yer bulmaktır. Belki de hepimizin ortak paydasıdır,“aitlik hissi”. Bir yere karşı aitlik hissi belirmiyorsa içimizde işte orası bizim gurbetimiz ve oradakiler de yabancılarımız oluverir. Fakat bu kutlu dileğe ulaşmak çokta kolay olmayacaktır. Yollar karanlık, tehlikeli, ürkütücü, engellerle dolu…
Tıpkı timsahlarla dolu bir deniz gibi…
Kitap, bir mülteci özelinde, aslında tüm mültecilerin hikayesini anlatıyor. Kahramanın yaşadıkları, bilinmeyen bir konu değil; ama görmezden gelinen bir konu. Her gün tüm dünyanın gözleri önünde binlerce kişi, insan kaçakçılarının ellerine düşüyor, denizlerde boğuluyor. Ölüm haberlerini gazetelerde, dergilerde okuyoruz; televizyon kanallarında izliyoruz. O kadar çok duymaya ve görmeye alıştık ki boğulan, ölen, öldürülen mülteci haberlerini; ölüm haberlerine artık üzülemez olduk. Ne acı verici bir tablo. Bu tablo aslında insanlık olarak hangi seviyeye geldiğimizi de gösteriyor. Bu hikaye aynı zamanda bir insanlık hikâyesidir.
Sonuç olarak, gerçek bir yaşam öyküsüne dayanan Fabio Geda’ nın “Denizde Timsahlar Var “ göçmenlik meselesini cesurca ele alan önemli bir yapıt. Göçmenlerin trajik yaşamını konu edinerek tüm dünyaya gerekli dersi veriyor. Bu meselesinin tüm insanları ve devletleri etkilediği bir gerçek. Umarım tüm dünya, Küçük Enayet’ in hikâyesinden gereken dersleri çıkarır. Göçmenlerin de kendi ülkelerinde insanca yaşamalarını sağlayacak gerekli desteği verirerek, oralarda da umutların yeşermesine katkıda bulunur. İnsanlığın temel hallerine tanıklık etmek istiyorsanız, “Denizde Timsahlar Var” tam size göre. Kitaptan bir alıntıyla bitiriyorum yazımı: “ sadece insanın kendini kaybolmuş hissederken çevresinde rahat, sakin ve güvenle gezinen bir sürü insan görmesi tuhaftı. Ama dünya böyledir. Öyle değil mi?” (syf.159)
Keyifli okumalar…