DENİZİMİZ OLMASIN MI?

Biz layık görmüyoruz kendimize. Layığımızı çok asgari düzeyde tutuyoruz.

Temiz bir nefes almayı, yeşile doymayı, yürüyebileceğimiz temiz düzgün yollarımızın olmasını, su kenarında oturup dinlenmeyi, çocuklarımızın tabiata yakın tabiatın içinde büyümesini çocuklarımıza layık görmüyoruz.

Hatta şimdi fark ettim ne acı ki şu an “nedir layığımız” diye sorsanız belki hiçbir şey söyleyemeyeceğim.

Yukarda zikrettiğim birkaç yoksun ve yoksul cümleden fazlası aklıma gelmeyecek.

Aciz ve mahrumiyeti ne çok kanıksadığımız o kadar bariz ki. Ne diyeyim nasıl yazayım bilmiyorum. Neyi layık görmediğimizi yazmaya çalışıyor ama hiçbir şey söyleyemiyorum. Nedir layığımız?

Bir Batmanlı olarak: Hama ele hoş olsun yaşamağ makamında, tramvaylarımız olsun, spor salonlarımız olsun, yollarımız çukursuz ve temiz olsun, otobüslerimiz olsun bizi istediğimiz yere götüren, çay bahçelerimiz olsun, parklarımız olsun, mesela suyumuz olsun, nehrimiz olsun kıyısında piknik yapacağımız.

Sonra elektriklerimiz, suyumuz kesilmesin mesela. Çocuklar sokakta çalışmak dilenmek zorunda kalmasın.

Havamız temiz olsun, idarecilerimiz, müdürlerimiz, vekillerimiz havasız olsun mesela, burnu havada olmasın. Bu milletin vekili olsun yalanların, yalancıların değil.

Nedir layığımız? Darmadağın ettim yazıyı toplaması güç artık. Ama nedir layığımız. Beklentilerimiz ufkumuzu, ufkumuz beklentilerimizi daraltıp durmuş. Nedir layığımız? İş aş mı? Onu kendinizden bekleyin başkalarından değil.

Ama sanırım ben de sizin gibi layık görmüyorum kendime. Neyi mi? İşte bu soru dengemi bozuyor. O kadar alıştım ki ben de hepiniz gibi bu mahrumiyete. Biri çıkıp da bize layık gördüklerini anlattığında bu milletin hakkını, layığını yükselttiğinde, kimsenin inanası gelmiyor artık.

Ne kadar zavallı, ne kadar aciz bir haldeyiz.

2 gün önce AK Parti Aday Adayı Hüseyin Demirhan’ı dinledim. Bildiğimiz politikacı siyasetçi profilinden uzaktı. Bura da büyümüş burada yetişmiş bir hemşerimiz.

Bize denizi layık görüyor. Ve bize artık olmayacağına inandığımız ve vazgeçtiğimiz ne kadar güzel şey varsa hepsini layık görüyor.

Batman Çayı kenarında 500 dönüm üzerine kurulu ve içinde 5 bin kişilik minyatür dalgalı deniz, 6 yıldızlı otel, dinlenme tesisi, spor ve sosyal alanlar, mesire ve piknik yerleri, eski Midyat taşlarıyla yapılacak olan bürolar, otantik tek katlı moteller, alışveriş merkezleri, kamu büroları, eski tarihi semt pazarları.

Ne kadar olmaz dediğimiz şey varsa hepsini layık görüyor.

1976 yılında Adıyaman’da yapılan yerel seçimlerde hem kişiliği hem de seçim vaatleriyle adını tarihe yazdıran “size deniz getireceğim” cümlesiyle politik propaganda literatürüne dahil olan Postacı Dursun Çavuş geldi aklıma.

40 yıl önce esprilere konu olabilecek bir vaat bugün gerçekleştirilebilecek bir vaade döndü. Nasıl 40 yıl önceyi bırakın 30 yıl önce dahi bilimkurgu filmlerinde gördüğünüz telefon ve benzeri teknolojiyi bugün hepimiz cebimizde görmeye başladıysak, Batman’da minyatür bir deniz görebiliriz inanın buna. Daha neler görebiliriz buna da alan açın ufkunuzda.

Ama bizim ufkumuz daralmış kırk yıl öncenin esprisinde çürümüş bir ufkumuz varsa bir cacık olmaz bizden. Çünkü bizi o kadar inandırdılar ki bu şehrin rezalet formlarında yaşamaya, aksi bize komik geliyor. Hadi gülün yine “Batman’da deniz” olmasın mı? Boğazın altında tünel oluyor ama. Batman’da deniz neden olmasın. Türkiye Ankara ve İstanbul’dan ibaret değil ya. Siz inanın ve isteyin. Bunu yapmasanız dahi inanın azmini kırmayın destek verin.

Hüseyin Demirhan AK Parti Batman Milletvekilliğine aday adayı olmuş. Dinlerken fark ettim yapmak istedikleri varmak istediğinin çok ötesinde daha doğrusu varmak istediği meclisin geyik derisi koltukları değil Batman’ın İluh Deresinin dalgalı minyatür denizinin kıyıları. Yalnız başına değil elbette bütün Batmanlılarla.

O bizim, hepimizin çok daha temiz ve güzel bir şehir ve şehir yaşamı hak ettiğimize inanıyor. Peki, siz bunlara layık olduğumuza inanmıyor musunuz?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ