Deprem tedbirleri

Deprem tedbirleri

6 Şubat tarihinde yaşadığımız depremi tüm belliğimiz ile hissettik.

Artık depremle yatıp depremle kalkıyoruz.

Her insanın etkilendiği kadar bende depremden etkilendim.

Son günlerde artık TV dahi izlemeye çekiniyorum.

Her an sallanacakmış gibi hislere kapılıyorum.

İnternette depremden korunma yöntemleri ve deprem için çözüm önerileri için araştırmalar yaparken,  İTÜ Maden Fakültesi Em. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan kaleme aldığı yazı çok ilgimi çekti.

Tarafsız, çok değerli bir yazı olduğu için mutlaka okumanızı tesviye ederim.  

***

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlamayı hazırlanırken, 6 Şubat 2023 sabaha karşı halk derin uykudayken ve yaklaşık 13,5 milyon kişinin, 4 milyon yapıda yaşadığı, 11 ilde (Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye, Adana, Hatay, Kilis, Elazığ)   yaklaşık 200 ile 250 bin kişiyi göçük altında bırakmıştır. Depremler, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek erkli yönetimde, tek yetkili AFAD’ın, arama-kurtarmacılıkta, ilk günü çok önemli olan, “ivedi durum yönetiminde”, 160 bin km2 etki alanı ile bir çok ülkeden geniş alanda oluşan göçüklere el koymasının gecikmesiyle, olağanüstü bir kırana dönüşmüştür.

Deprem dokuncalarını savmak için kentlerimizi tarım ile sulak alanlarda değil, kayalık tepelerde, toplumu mutlu edecek biçimde yeniden kurmalıyız. Becerimizi göçük altından kişileri kurtarmaya değil, depremde yıkılmayacak yapıları yapmaya yönlendirmeliyiz.

***

Boğaziçi Aydınlar topluluğundan çözüm önerileri

ÇÖZÜM

1. Üretimi arttırmak, laik eğitimi çağdaşlaştırmak

2. Birinci önemde deprem ülkesi olan ülkemizde, İnşaat Mühendisleri, Mimarlar ile Jeologlar deprem konusunda ders almadan mezun oluyor. Bu dalların lisans eğitimlerine,

a. Uygulamalı Deprem Bilimi(Sismoloji)

b. Yapı ile Yapılaşma Jeofiziği dersleri zorunlu ders olarak konmalıdır.

3. Yapıları kasap, bakkal değil yalnızca İnşaat ile Mimarlar yapmalıdır.

4. Yapı Denetim Kuruluşlarının adı ile işlevi “Yer-Yapı Denetim Kuruluşu” (YYDK) olmalıdır.

5. YYDK yerin denetimi için jeofizik, jeoloji, geoteknik mühendisleri bulundurmalarıdır.

6. Ayrıca YYDK’ler, denetlediği her yapının sigorta kurumu olmalıdır. Yapı göçerse katlı olarak bedelini ödemeli, canlılar ölürse katlı olarak para ödemeli, yetkisi geçersiz kılınmalıdır.

7. Her yapı için “Yer-Yapı Güvenlik Belgesi” oluşturulmalı, tapuya işlenmelidir. Yapıyı kiralayacak ya da satın alacak kişi tapudan durumu öğrenmelidir.

8. Ovalarda tarım alanları, sulak alanlar, göl, deniz, ırmak kıyıları yeşil alan olarak ayrılmalı, asla yapılaşma izni verilmemelidir.

9. Yerleşim alanları tıpkı Roma ile Osmanlı dönemlerinde olduğu gibi tepe ile yamaçlarda kurulmalıdır.

10. Bir yerde kaç katlı yapı yapılacağını, jeofizik mühendisleri titreşim ile sarsım (sismik) ölçüler alarak karar vermeli, bunun dışına çıkılmamalıdır.

11. İlk, orta okullara Kıran(afet) ile Kurtarmacılık dersleri konmalı, Jeofizik ile Maden Mühendislerince bu dersler, kursalar verilmelidir.

12. Deprem görmüş yerleşim alanları, yeni yerleşimlere kapatılmalıdır. Sarsılmış yapılar kısmen ya da bütünüyle onarılıp yerleşime açılmamalıdır.

13. “Deprem teknolojileri ile endüstrisi” kurularak sağlam yapı gereçleri ile sarsım yalıtıcıları (seismic isolator) üretilmeli, yaygın olarak kullanılmalıdır.

14. Betonarme yapılaşma bırakılmalı, çelik omurgalı yapılaşmaya geçilmelidir.

15. Hasar belirlenmesi, yalnızca beton karotu alınarak, gözle incelenerek belirlenemez. Yer ile yapının rezonansına, yerin sarsıntı büyütmesine, yeraltısuyu düzeyine, yerin taşıma gücüne, yapının uzun kıyısının kırığın uzantına göre durumuna bakarak karar verilmelidir.

Daha yapılacak birçok iş vardır.  Durmak yok.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ