DÊRİL UMUR VE KADİM TARİHİMİZ (1)

DÊRİL UMUR VE KADİM TARİHİMİZ (1)

 (Dêrilumur Manastırı)

Dünyanın merkezi olan kadim topraklarda yaşıyoruz.

Bölgemiz; Medeniyetin beşiği konumunda. İlim, İrfan, ademiyet ve insaniyet bu topraklarda yer bulmuş, yeşermiş, yaşamış, yayılmış.

Geçen hafta, bir grup öğretmen arkadaşla bu kadim toprakları bir kez daha gezme lütfuna erdim. Her gezi yeni bir bakış katıyor düşüncemize, yaşantımıza.

Bu seferimizde medeniyetin dirilişine şahit olduk. Bunlardan biri, ilim ve ibadet merkezi  “Dêrilumur Manastırı” bir diğeri “Ölüler kenti” olarak ta adlandırılan “Dara Antik kenti”

İlk durağımız kadim kentimiz Midyat’tı. Bölge ”Tur Abidin” ismiyle meşhur.

Neden mi? 

Çünkü bu bölgenin her tarafı ibadethanelerle süslenmiş, ilim ve irfan yuvalarıyla dolmuş, ruhani merkezler…

Bu nedenle “Abidler Dağı” anlamına gelen “Tur Abidin” ismi ile müsamma olmuş.Bu benim çok hoşuma giden güzel ve yerinde bir isim. Bölge,fiili ile müsemma…

Deyril Umur” Midyat ilçesine 23 km mesafede ünlü Süryani Manastırı. Süryanice “Rahiplerin Meskeni" anlamına geliyor. Ama mana olarak “Umur,” “Yaşam,” “Hayat” olarak geçiyor. Anlam aslında “Yaşam Meskeni, Hayat kaynağı” olarak yer buluyor.

Aslı Süryanice…  Süryanice dili “Sami dil grubu”na giriyor. Manastır” Miladi 397’li yıllarda Meşe ağaçları ile kaplı yüksekçe bir tepede yapılmaya başlanmış. Değişik tarihlerde içine ve dışına ekler yapılmış. Başlarda barınma ve dua yeri olarak yapılan manastır, Meryem Ana Kilisesi, Resuller Kilisesi, Kırkşehit Kilisesi, Mor Şmuel Mabedi, Theodora Kubbesi eklenerek zaman içinde son halini almış.

Kadim zamandan beri hem dua, hem ibadet, hem eğitim ve hem de barınma yeri olarak kullanılıyor. Aslında ilahi öğretilerin, ruhani eğitimin ve Allaha ibadetin yapıldığı bir medrese

615 tarihinden beri Ortodoks İsevilerin Metropolitlikve ruhaniliderliğin merkezi. Bu nedenle tüm dünya Hristiyanları tarafından tanınıyor ve önemseniyor. Deyrilumur; İlmin ilk kapılarından bir kapı… Sadece ibadet ve eğitim mekanı.

Büyük ihtimal Kudüs’ün o zaman ki zalim ve tabiatperestleri olanpagancı Romalı güç sahipleri tarafından baskı altına alınan ve Hz. İsa’ya iman eden müminler’in hicret etmek zorunda kaldıkları yurt. O zamanlarİranilerin hâkimiyeti altında bulunan bu topraklara gelmişler. Önce Musul’a, ardından Cizre’ye ve akabinde Tur Abidin bölgesine yerleşmişler. İrani yönetim, inançlarını hür ve özgür bir şekilde yaşayabilmeleri için muhacirlere büyük imkânlar sağlamış. Fırsatlar oluşturmuş. Ardından Roma ve Bizans İmparatorluklarının destekleri ile tamamen bölgeye yerleşmişler.

İseviler; sağlanan bu imkânları iyi değerlendirmiş ve önceleri Zerdüşt inancına sahip bu topraklarda ilimleri, ahlakları ve Allaha iman konusundaki samimiyetleri ile yerel halkla bütünleşmişler. İlahi dini merkez alarak Allah ve Allaha ibadet inancının halk arasında yerleşmesini sağlamışlar.

Daha üçüncü asırda bu dağ başında bu kadar güzel ve bir o kadar da faydalı bir ibadethanenin kurulması gerçekten mükemmel bir ferasetin sonucu. Zamanla buraları Allaha imanın, Ahiret inancının, hayır ve şerrin, iyilik ve kötülüğün öğretildiği, anlatıldığı yaşandığı yerler olmuş.

Çevre halklar; bu medreselerden ve içinde yaşayan âlimlerden çok etkilenmiş. Allaha imanı gaye edinmişler. Hayatlarını bu çerçevede düzenlemişler. Kalplere yerleşen Allah inancı nedeniyle putperestlik, tabiatperestlik olan pagan inançları ve Yunan mitolojisinin tanrılaştırılan insani ilahları hiçbir zaman Tur Abidin halkı tarafından benimsenmemiş. Yöre halkı her zaman Tevhid inancıyla yoğrulmuş, Allaha inanan bir toplum olmuşlar.

Bu nedenledir ki bölge insanları Hz. Muhammed (sav)in Allah’ın dini olan Tevhid inancını hemen benimsemiş ve Müslüman olmuşlar. Allah’ın tahrif edilmemiş pak, berrak ve temiz olan dini islamımübini benimseyip İslam ateslim olup tahrif edilemeyen gerçek islam ile müşerref olmuşlar.

Bu kısa fasıldan sonra tekrar “Deyrilumur Manastırın’a dönelim.

Şahsen ben bu güzel ibadethanenin ve eğitim yuvasının bölgemizde olmasından büyük gurur ve mutluluk duydum. Hele hele bundan yüzlerce yıl önce bu topraklarda Allah inancının temellerini atmaları ve bu doğrultuda çalışma ve gayret içinde olmaları bölge için Allah’ın en büyük lütuflarından biri…

Şimdi gelelim gezi nedenimize…

Bize ayrılan köşe yetmeyeceğinden bunu da bundan sonraki yazımıza bırakalım.

Gelecek yazımızda “Dêrilumur ve İsevi inançını” okumanız dileğiyle…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ