- 28-06-2021 17:21
- 28-06-2021 17:23
- 52
Mevsim normallerinin üstünde süren hava şartları ile ilimizin ve ülkemizin sorunları ile sizi yormak istemiyorum.
Deveye boynun eğri, demişler; nerem doğru ki, demiş…
Bizimkide o mesele o kadar sorun var ki, kafa yormamak için son günlerde internette dolaşıp, ilginç ve ders alınacak hikayeleri okuyorum.
Size de tavsiyem son günlerde ana haber bültenlerini izlemeyin.
Gazete okumayın.
Ülkenin ve ilinizin sorunları ile ilgilenmeyin kafa yormayın.
Bırakın olacağına varır zaten.
Çünkü, bu ilde sizi dinleyen yok.
Çünkü, bu kentte tek akıl var, tek çözüm var.
Bu hafta sizler için seçtiğim iki ders alınacak hikayeyi okuyun…
***
BİR LİRALIK KAHVE
13-14 yaşlarındaki bir delikanlı sokakta bir cüzdan bulur ve hemen karakola götürür.
İçine dahi bakmadan verir cüzdanı. Karakoldaki komiser cüzdanın içini açar ki cüzdan şehrin en zenginlerinden birine ait.
Hemen adamı arar, cüzdanı alması için çağırır.
Adam cüzdanı almak için gelir, ama içeriye böyle hiddetle girer ve çocuğa bağırır.
“Bütün parayı bu almış! Paranın hepsi bu değil, soyup soğana çevirin şunun üzerinde ne varsa alın!.”
Çocuk der ki;
“Amca, ben hiçbir şey almadım, cüzdanı olduğu gibi getirdim.”
Adam çocuğun üzerini silkeler, cebinde bir lira çıkarır. Bir lirayı alır üzerinden.
Çocuk der ki;
“Amca o benim simit param, alma paramı!...”
Adam çocuğu dinlemez.
Komiser adama der ki; “Tamam ikiniz de gidin. Olayı araştıracağız. Sizi tekrar ararız.”
İkisi de karakoldan ayrılır. Çocuk ağlayarak çıkar karakoldan. Okula gider, bir azar da okul müdüründen işitir, geç kaldığı için.
Okul bitince döner. Dönerken vakit ikindi. Bir cenaze görür.
Cenazede komiser çocuğu görünce “Buraya gel, der. Çoçuk komisere yaklaşır.
“Bu cenaze kimin biliyormusun?
Kimin der çocuk?
“Sabah bir liranı alan adam var ya, cüzdanını bulduğun adam. Onun cenazesi.”
Çocuk şaşırır, ama adamın neden vefat ettiğini anlamaz.
Tam oradan uzaklaşırken iki kişinin konuşması gelir kulağına;
Biri arkadaşına aynen bunları söyler;
“Bu kadar zenginlik, bu kadar varlık… Koskoca dünyada boğulmaz da insan bir liralık kahveyi içerken mi boğulur ölür?”
Çocuk cebinden alınan bir lirayı hatırlar.
Yoluna devam eder.
Yürürken mırıldanır;
Hak sillesinin sedası yoktur.
Bir vurdu mu devası yoktur…
***
Mahkûmların aklı…
Mahkûmların kendilerine eziyet edip rüşvet alan gardiyandan kurtulabilmek için yazmadıkları şikayet mektubu, başvurmadıkları makam kalmamıştı.
Ama sonuç elde var sıfır.
Kimse onları dikkate almamıştı.
Bir gün hapishaneye müfettiş gelir.
Tabii mahkûmlarla da görüşerek onları dinler.
Konu hayli usandıkları gardiyana gelince hepsi bir ağızdan gardiyan hakkında; ”Allah ondan razı olsun. Çok hoşgörülü. Dışarıdan her istediğimizi getirebiliyoruz. Bize yasak uygulamıyor. Sağ olsun; arada sırada dışarı kaçamak yapabiliyoruz. Onun hakkını ödeyemeyiz, çok iyi bir insan” diyorlar.
Sonuç malum: Müfettiş durumu raporuna geçiriyor ve gardiyana hem disiplin hem sürgün cezası veriliyor.