- 13-09-2018 19:41
- 15084
Devlet vatandaşına şefkat ve merhametle yaklaşmalıdır.
Vatandaşına şefkat ve merhametle yaklaşmanın bir yolu da şefkat tokadıdır.
Yani tüm toplumun huzurunu kaçıran şahısları uyarıp, gerekirse cezalandırmalıdır ki düzen huzur ve mutluluk tesis edilsin.
Ama bunu yaparken, amaç birilerini rencide etmek, korkutmak veya dışlamak değil, yanlışın önüne geçmek, düzeni sağlamak ve çıkabilecek kontra reaksiyonları bertaraf etmektir.
Bunun için de adalet terazisine dikkat edilmelidir.
Adil bir şekilde cezalandırılmayan bir suç kokar. Adil olmayan bir şekilde cezalandırılan masum fiillerde kokar.
Bu koku tüm toplumu kaplar.
Şahsi huzursuzluktan, toplumsal huzursuzluğa, oradan devlete olan güvensizliğe kadar gider.
Biz gazeteciler bu terazinin işlemesi için çaba sarf ederiz.
Ya da etmemiz gerekir diye düzelteyim.
Konuyla ilgili adalet sistemimizde eleştirilebilecek yığınla konu var.
Ben en ağırından değil en basitinden başlayacağım.
Trafik cezaları, özellikle Batman’da defteri alıp sokağa çıksanız, günde bin kişiye ceza yazarsınız.
Trafiği felç eden, insanları taciz eden, huzurunu bozan, işini aksatan o kadar çok sürücü (kasap) var ki piyasada!
Çoğu zaman, kendim 155 hattını arayıp, şurada şu plakalı araç şu fiili işleyip insanların can ve mal güvenliğini tehlikeye atıyor diye arıyorum.
Aramakta gerekir.
Çünkü insanlar bazen gerçekten koca caddenin sadece kendisine tahsis edildiğini düşünüyor. 400 bin nüfusunda kendisinin nazını çekmek zorunda olduğuna inanıyor.
Bu konularda devletin düzen tertip ve cezalandırma konusunda çok eksik olduğunu söyleyebilirim.
Bazen de bu eksikleri örtmek için midir bilmemem, çok basit ve gereksiz cezalar yazarlar.
Örneği her zaman olduğu gibi öncelikle kendimden vereceğim.
30 Haziran günü saat 7 civarında Batman Havaalanına gittim.
Uçak saat 9 gibi kalkıyor.
Çocuklar kafile ile gidecekleri için erkenden gidip organizasyon yapılması gerekiyordu. Gittiğimde havaalanı girişinde araç, yolcu, polis, hiç kimse yoktu.
Zaten uçak saat 8 civarında iniyordu. Onun içinde ne karşılamaya gelen nede yolcu kimse yoktu.
Aracı park edip valizi içeri getirdim.
Aracı otoparka çekeceğim ama alan boş olduğu için biraz rahat davranıyorum.
Güvenlikçi arkadaş hal hatır sorunca, biraz yanında duraksadım.
O esnada polis anonsu geldi.
Plakayı duymadan hemen koştum.
Çünkü benim araçtan başka park eden yoktu. Hemen gidip aracımı otoparka park ettim.
Gelip yolcularımı gönderdikten sonra da otoparktan aracımı alıp çıktım.
Tüm bu detaylar eminim ki kameralara da yansımıştır.
Ama birkaç gün sonra bana park cezası geldi.
İtiraz edeceğim, rakama baktım, dilekçe, mahkeme, git gel falan değmez dedim.
Bastım havaalanına gittim.
Oradaki herhangi bir polis memuruna, bu yaptığınız hiç doğru değil dedim.
Beyefendi görüyorsunuz insanlar girişi kapatıyor, park edip gidiyor, başkalarının hakkına giriyor dedi.
Ben de “Beyefendi öyle bir şey yapsam, hiç itiraz eder miyim?
Makbuzda saat yazıyor. Saat 07 15 bu saatte hangi yolcu geliyor, hangisi gidiyor. Kapıda kaç araç bekliyor.
Bir de anons ile benim aracı çekmem arasında kaç saniye var.
Benim otoparka giriş çıkış fişimde var” dedim.
“Sizin amacınız üzüm yemek değil bağcıyı dövmek, bu tamamıyla kul hakkıdır” dedim.
Sonra gelip babalar gibi cezamı ödedim.
Bayram tatilinde bir ceza daha geldi. Bu kez radar cezası.
Çok ilginç, ben ve radar cezası!
Halbuki hız sınırlarına azami özen gösteririm.
Baktım, 56 km. nasıl yani bir km ile mi?
Merak ettim, sistemden baktırdım.
Tam sollama anında 56 km diye bir rakam yazıyor.
Olayı hatırladım.
Tam sollama anındayken, sağımda ki araç hızlanınca bende hızımı hafif artırmak zorunda kalmıştım ama bu bile sınırlar dahilindeydi.
O anda radar aracını da görmüştüm.
Meğerse ibre bir an 56’yı görmüş. Belki de görmemiş, araç yanlış kaydetmişte olabilir.
Ne yani sollama anında 1 km yanlış ölçülmüş olamaz mı?
Hadi diyelim olamaz.
Makinene güveniyorsun. Fotoğrafı çekerken, sağdaki aracı niye çekmiyorsun.
Orta çizgiden, refüjlerden aracın sol şeritte olduğu ve sollama yaptığı anlaşılmasın diye mi?
Ben bu durumu iyi niyetle karşılamadım!
Olabilir arada denk gelebilir, kötü niyetli insanlar her yerde olabilir, lakin çok kısa sürede iki farklı olayı yaşayınca, muhtemelen bunun örnekleri çoktur ve yetkililerin bu konuda hassasiyet göstermeleri gerekir diye düşündüm.
Devletin görevi iyi niyetle yaklaşıp huzuru sağlamaktır.
Kötülere karşı kötü, iyilere karşı iyi olmaktır. İyilere karşı kötü olursa da düzen bozulur.
Kötülere karşı iyi olursa da düzen bozulur. O denge iyi sağlanmalıdır.
Kimsenin hakkı yenmemelidir.
Unutmadan dün Kira tepesinden inerken, yine radar aracını gördüm, tam inişin dibine girmiş. Araçlar rampadan inerken, tam virajı geçip hızlanmışken, kayda almışlar.
Her zaman olduğu gibi ben tedbirliydim ama dikkat ettim.
Geçen araçların hemen hepsi ceza sınırlarını ihlal ettiler. Orada o sınırları ihlal etmemek gerçekten zor.
Ben böyle bir yere radar kurmayı pusu olarak algılar, iyi niyetle de bağdaştırmam.
Olaya ben yanlış bakıyorsam, siz söyleyin.
İnsanların kurallara uyduğu, memurlarınsa kuralları keyfi olarak kullanmadığı yarınlar dileğiyle.
****
AVM SAHİPLERİNE TEŞEKKÜR ...